Jungwoo Doyoung onu çağırınca Jaehyun'u da çağırmıştı. Çünkü ikisinin bir araya gelip artık evlenmelerini istiyordu. Jaehyunsa Doyoung ismini duyunca hemen gelmişti. Birlikte Doyounglara gittiklerinde Doyoung'ın kapıyı açtıktan sonraki yüz ifadesi tahmin edilemez derecede gülünçtü. Jungwoo bunları düşünürken Doyoung'ın Jaehyun'un elini tutup kaçırdığını ve kendisini de Lucas'ın önüne ittirdiğini fark etti.
Lucas, o daha şaşkınlığını üzerinden atamamışken konuşmaya başladı.
"Jungwoo, şuan çok şaşkınsın. Beni görmeyi beklemiyordun biliyorum. Öncelikle seni buraya getirmek için Doyoungla biraz ama biraz seni kandırmış olabiliriz. Bundan dolayı çok özür diliyorum. Şimdi söyleyeceklerimi dikkatlice dinle ve ben bitirene kadar yorum yapma olur mu? Çünkü eğer sen konuşmaya başlarsan senin sesinin güzelliğinden söyleyeceklerimi unuturum."
"T-tamam."
"Seni çok seviyorum Jungwoo'm. Seni her gördüğümdeki kalbimin atışı, gülümseyişini gördüğümdeki içime dolan huzur ve senin yanında kendimi bulutlarda gibi hissedip karnımda kelebeklerin uçuşu beni bu kanıya vardırdı. İşte hayatımızın en önemli gününde yani senin doğum gününde bu duygularımı sana açmaya karar verdim. Meleğim, Jungwoo'm, izinsiz bir şekilde çaldığın kalbimi sana artık izin vererek vermek istiyorum. Senin de kalbinin sahibi olmak istiyorum. Jungwoo benim kalbimin gerçek sahibi olur musun? Benimle çıkar mısın?"
"Aman Tanrım! Sen ciddi misin?"
"Çok ciddiyim."
"Sevdiğim çocuk bana çıkma teklifi ettiiii. Salak bu da sorumu tabii ki evet!"
Jungwoo bağırarak bunları söyledikten sonra Lucas'a sarıldı. Lucas da elindeki yüzüğü Jungwoo'nun parmağına taktı.
"Teşekkür ederim Jungwoo. Kalbinin sahibi olmama izin verdiğin, duygularımı karşılıksız bırakmadığın için."
"Asıl ben teşekkür ederim şapşal. Bana o güzel kalbini verdiğin ve beni çoook mutlu ettiğin için."
İkili birbirine biraz daha sarıldıktan sonra, parkta dolaştılar. Vakit geç olunca da dudaklarına bir öpücük bırakıp -istemeseler de- evlerine doğru gitmek zorunda kaldılar.
Jungwoo mutlulukla eve döndükten sonra teşekkür etmek için Doyoung'a mesaj atması gerektiğini düşündü. Eğer Doyoung olmasaydı emindi ki, Yukhei tek başına bunu beceremezdi.Junguwu :
Hey! DoDo.
Lucas
Bana
Çıkma
Teklifi
Ettiiiii!DoDo :
Biliyorum gerizekalı seni oraya ben götürdüm ya hani?!
Neyse, kabul ettin dimi?Junguwu :
Mal, yıllardır sevdiğim çocuk bana çıkma teklifi edecek ve ben kabul etmeyeceğim?!
O tam bir gerizekalılık olurdu.
Tabii ki kabul ettim!!DoDo :
Sen gerizekalı olduğun için, heyecanlanmışsındır ve çocuğa tokat falan atmışsındır diye düşündüm.
SksjzksnzkskJunguwu:
Ha ha ve ha!
Çok komik.
Neyse, bu arada Jaehyun'u elinden tuttuğunu fark etmedim değil.
Ama sana aşkla bakıyordu.
O da sana karşı boş değil ♥_♥
Shipper kalbim is durdu yani.DoDo :
Her şeyi mükemmel shipim LuWoo için yaptım salak.
Sen eğer Jaehyun'u getirmeseydin hayat daha iyi olabilirdi.
O salak bana Wanna One'lı anahtarlı aldı. Ama sarılmak istediğimde itti!Junguwu :
Oha! Bunu Taeil'e anlatmalıyım!!!
DoJae shipper is die now.DoDo :
Sen de Taeil'in numarası yok gerizekalı.Junguwu :
İnstagram ne güne duruyor bebişim.
Hadi ben kaçtım!
Bay bayy!DoDo:
Lanet olsun -_-Doyoung mesajlaşmayı bitirdikten sonra testlerine geri döndü. Ancak bir türlü çözemiyordu. Çünkü aklının içinde dolaşıp duran bir adet Jaehyun vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my classmate//dojae
Fanfic••tamamlandı☆•• Doyoung şimdi -neredeyse hiç - onunla konuşmayan, burnu havada, umursamazın teki olan Jaehyun'la mı oturacaktı? Ne günahı vardı da bunları yaşıyordu acaba?