Sıkıcı bir okul günü, sıkıcı dersler ve dalga geçmekte master yapmış arkadaşlar. Eğer böyle bir hayata sahipseniz ne kadar mükemmel olabilirdi ki? Doyoung, çok şanssız biri olduğunu biliyordu. Ama bu kadar da mı şanssızdı, hiçbir fikri yoktu.
Şimdi diyeceksiniz ki yine neden isyanlarda bu Doyoung? Şöyle ki, Edebiyat dersinde hocadan izin alarak Ten Doyoung'ın yanına, Jaehyun da bir önüne oturmuştu. Bir arkasına da Jungwoo oturmuştu. Evet burada bir sorun yoktu. Sorun şuydu ki, Edebiyat'tan bir ödev vardı ve sıra arkadaşlarınla yapman gerekiyordu. Doyoung ve Jaehyun da birlikte yapmak zorunda kalmışlardı. Ve derste Bay Jeon, Jaehyun'u kaldırınca birlikte yaptıkları ödevi okumuş ve hoca beğenince Jaehyun arkasını dönmüş ve Doyoung'a gülümsemişti. Daha sonra eliyle çak işareti yapmıştı. E, tabi onun mükemmel arkadaşları hemen shipimiz moment verdi diye sevinmiş ve gün boyunca başına kakmışlardı bu durumu. Doyoung da gün boyunca onlardan kaçmaya uğraşmıştı. Ancak tabi ki başaramamıştı.
Ten yine ona bir şeyler söylemeye çalışırken Doyoung kafasını sırasına koymuş uyumaya çalışıyordu.
"Doyoung sen beni dinlemiyor musun? Hey!"
"Ne oldu Ten? Dinliyorum işte."
"Dinlemediğin bal gibi ortada Doyoung. Beni kandırmaya çalışma. Neyse seni şimdilik affediyorum. "
Ten tekrardan bir şeyler anlatmaya başladı. Doyoung ise tekrardan onu dinlememeye devam etti. Zil çaldığında Ten yerine geçti ve Jaehyun yerine geçtiğinde Doyoung'ın sırasında uyuduğunu gördü.
Jaehyun, Doyoung'a bakarak düşünmeye başladı. Güzel gülüyordu, zekiydi ve dahası çok fazla güzel özelliği vardı. Uyuması çok tatlıydı. Şimdi öğretmene söyleyecek bir yalan bulmalıydı Jaehyun. Bayan Kim içeri girdi. Herkes ayağı kalktıktan sonra yerine geçti ve oturdu. Tam Doyoung'a seslenecekti ki o anda Jaehyun parmak kaldırdı.
"Efendim Yoon Oh ?"
"Hocam, Doyoung bugün biraz hastaydı ve bazı kişisel meselelerden dolayı morali bozuktu. Bugünlük izin verseniz de biraz uyusa olmaz mı? "
"Sırf senin hatrına izin veriyorum Yoon Oh. Bir daha olmasın."
"Teşekkürler hocam, bir daha olmayacak."
Jaehyun bu işi de başardığı için derin bir 'oh' çekmişti. Dersi dinlemeye çalıştı ancak yanında o kadar güzel uyuyan bir Doyoung vardı ki bu onun dikkatini dağıtıyordu. Jaehyun da ,dinlesem de bir şey anlamıyorum zaten bari Doyoung'ı izleyeyim, diye düşünerek onu izlemeye koyuldu.
Jaehyun , Taeil ve diğerlerinin Doyoung'la kendisini shiplediklerini biliyordu. Zaten bunu fark etmemesi için gerizekalının önde gideni falan olmalıydı. Çünkü Jungwoo ve Taeil neredeyse kulağının dibinde 'DoJae real ' diye bağırmışlardı. Tanıdıkları iki tane Jae vardı biri Jaemin diğeri ise Jaehyun du. Jaemin'in sevgilisi olduğu var sayılır ve Doyoung'ın Jeno'yu kardeşi gibi gördüğü için Jaemin olması imkânsızdı.
Eh, geriye bir tek Jaehyun kalıyordu ki zaten, Doyoung ve Jaehyun'a bakıp kalp yapan Ten'den, birlikte oturmaya başladıklarında Ten, Taeil ve diğer arkadaşlarının gelip tebrik etmesinden, Taeil'in 'Düğün ne zaman?' demesinden anlamalıydı zaten.
' Ne kadar çok şey yapmışlar, Doyoung çok utanıyor olmalı' diye düşündü Jaehyun. Dalmış bunları düşünürken Bayan Kim'in
"Yoon Oh! Anlattıklarım Doyoung'ın yüzünde yazmıyor! Evet, derse geçelim..." demesiyle tahtaya dönmüştü.
Jaehyun bilmiyordu ki, şuan ona gülerek bakan biri vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my classmate//dojae
Fanfiction••tamamlandı☆•• Doyoung şimdi -neredeyse hiç - onunla konuşmayan, burnu havada, umursamazın teki olan Jaehyun'la mı oturacaktı? Ne günahı vardı da bunları yaşıyordu acaba?