Jaehyun, eşyalarını dolabından alırken içeriye Doyoung girdi. Jaehyun ve Doyoung'ın dolapları çarprazdı. Doyoung eşyalarını alırken Jaehyun ona doğru ilerlemeye başladı ve tam yanından geçecekken arkasından Jaemin'in ona çarpmasıyla Doyoung'ın üstüne düşmüştü.
Doyoung ise ne olduğunu anlamadan kendini yerde bulmuştu. Üstünden kalkması için Jaehyun'a doğru bakıyordu ancak o, sanki donmuş gibi bomboş gözlerle ona bakıyordu. Bir dakika kadar böyle kaldıktan sonra seslenmeye karar verdi.
"Jaehyun? Şey... Kalksan diyorum."
Jaehyun duyduklarından sonra afalladı ve hemen üzerinden kalktı. Doyoung ise Jaehyun'un neden böyle yaptığını düşünüyordu. O sırada kendi sırasında oturan Ten ona doğru bakıp gülüyordu. Doyoung ise ona sinirli bakışlarını yollayarak gülmesini durdurdu. Ve kendi yerine doğru yürümeye başladı.
-----------------------------------------------------------
Yine teneffüs vaktiydi ve Jaehyun geleneğini bozmayarak, Jungwoo ya bağırıyordu.
"Jungwoo!! Kütüp!"
"Geliyorum gerizekalı!"
Ve daha sonra ikisi de gülerek kütüphaneye gidiyorlardı. Oraya gitmekteki amaçları test çözmekti ancak onlar test çözmekten çok dedikodu yapıyorlardı. Neyse, şimdi Doyoung bunları düşünmemeliydi. Kafasını Jaehyun'un sırasına oturan Ten'e çevirdi.
"Yine neye gülüyorsun?"
"Diyorum ki, bunu Taeil'e anlatmam lazım. O yüzden B'ye gidiyoruz. Hadi kalk."
Doyoung bu sözle kalktı çünkü Ten B'ye gitmekten nefret ederdi. Taeil ve diğer arkadaşlarını sevmediğinden değil, pek yakın olmadıklarındandı. Şimdi oraya gidiyordu çünkü DoJae yeni moment vermişti (Ten'e göre) ve bunu 'no#1 shipper ' Taeil'e anlatmak onun göreviydi.
B'ye vardıklarında hemen Taeil'i bulup olanları anlatmaya başladı Ten. Doyoung ise Johnny'nin yanına gitmiş ve onunla saçma sapan şeyler hakkında konuşuyorlardı. Ta ki Taeil yanlarına gelene kadar... Taeil yanlarına gelip olanları diğerlerine de anlattı. Ve,
"DoJae real demiştim ama ben size." diye kendi kendine söyleniyordu. Doyoung ,gerizekalı, diyerek sınıftan çıkıp kendi sınıfına,A'ya, doğru ilerledi. O sırada kütüphaneden dönen Jungwoo ve Jaehyun'la karşılaştı.
"Selam DoDo!"
"Selam Junguwu!"
"Gelsene bir konuşalım."
"Tamam."
Jungwoo ve Doyoung oturup Wanna One hakkında konuşmaya başladılar.
"Dağılacaklar ya... Çok üzüntülüyüm o yüzden."
"Ben de ama başka gruplarda en azından görebileceğiz o yüzden mutluyum."
"Ulan bu nasıl bir duygu karmaşası. Biliyor musun Lucas dağılacaklar diye ağladı. Ben o yüzden de biraz üzgünüm."
"Ya sen sevdiğin ağladı diye mi üzgünsün. Ay seni yerler. Merak etme sen yanındasın ya. Ağlamaz artık."
"Senin sevdiğin de yanında sen de ağlamıyor musun artık?"
"Sevdiğim?"
"Jaehyun işte ya. DoJae diyorum real diyorum. Ama Jaehyun gerizekalı hiçbir şey anlamıyor diyorum."
"Sana sadece Jaehyun'un gerizekalı olduğu konusunda katılıyorum Jungwoocuğum."
"Ben bilmem. DoJae real."
"Seni Taeil'le tanıştıran da kabahat ya. Hep o sokuyor kafana şöyle şeyleri dimi?"
"Yoo. Ben Bay Kwon'u örnek alıyorum. DoJae evimiz, Bay Kwon babamız zisnzjsn."
Doyoung onun koluna vurmaya başladı.
"Tamam vurma ya."
Doyoung da Jungwoo da gülmeye başladı ve gülmelerini yarıda kesen yine o lanet zil olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my classmate//dojae
Fanfiction••tamamlandı☆•• Doyoung şimdi -neredeyse hiç - onunla konuşmayan, burnu havada, umursamazın teki olan Jaehyun'la mı oturacaktı? Ne günahı vardı da bunları yaşıyordu acaba?