Ulu orta,deli gibi öpüşüyorduk.Elleriyle kalçamı tutup havaya kaldırdığında,bacaklarımı beline doladım.Sırtım duvarla buluşunca ağzının içine doğru inlememle dillerimizin buluşması eş zamanlı olmuştu.Dudaklarını dudaklarımdan çekip rotasını boynuma doğru çevirdi.Duyduğum müthiş hazla öleceğimi hissettim.Elleri blüzümden içeri girince her şey yavaş yavaş kafama dank etmişti.Biz,sevişiyorduk.Tamam,bu istediğim bir şeydi fakat o sarhoşken ve onun hislerinden haberim yokken değil.Onu ani bir şekilde ittiğimde sarhoşluğundan ve böyle bir şey beklemediğinden sendeleyip homurtulu bir ses çıkardı.Ben ise bacaklarımı belinden aniden çekişimle dengemi zor toparlamıştım.
"Eris,olmaz."
Dudakları alayla kıvrıldı."Neden?Başın mı ağrıyor yoksa?"Cümlesini duymazdan geldim.
"Eris,yapma."Beni dinlemeyerek bana yaklaşmaya devam etti.Mümkünmüş gibi duvara daha çok yaslanmaya çalıştım ve elimi onun omzuna koyarak onu durdurdum.
"Hayır Eris,lütfen."Hışımla omuzundaki elimi itti ve bağırmaya başladı.
"Üzgünüm,sana o herif kadar etkileyici gelemedim.Onun gibi dokunup,tahrik edemedim seni."Neler söylüyordu böyle?Sanki o adamla olmayı ben istemiştim.Sanki bu tercihi isteyerek yapmışım gibi.Şuan beni öptüğünde ona karşılık verdiğim için o kadar pişmandım ki...
Cevap vermedim.Boş gözlerimle onu süzdüm.Arkasını dönüp hızla kapıyı açtı ve içimi titretecek kadar sert bir şekilde kapattı.Ağır ağır dizlerimin üzerinde çöktüm.Beni frijit gibi mi görüyordu?Onun için önemli olan zevk miydi?Kolumun üzerine düşen yaşla ağladığımı fark ettim.Fakat tutmadım kendimi,sessizce sonu gelmeyen gözyaşlarımı saldım gözlerimden.İç çekişlerim koridorda yankılanıyordu.Beni bunun için mi çıkarmıştı oradan?Ona zevk vermemi mi istiyordu?Duvara tutunarak ayağa kalktım ve üzerimi değiştirmek için odaya doğru yürümeye başladım.Çekip gitsem buradan,nereye;kime gidecektim?Tanıdığım bir Yıldız Abla vardı.O da olmazdı.İçinde bulunduğum ev Eris'e aitti.Giydiğim kıyafetleri Eris almıştı.Yediğim yemekler ve oturduğum koltuk bile Eris'in parasıyla alınmıştı.Her şey Eris'indi.Tabii kalbim de öyle...
-------------
Ertesi sabah kazan gibi bir kafayla uyandım.Gece yatağımın ucunda,bana saldırmak için uykuya dalmamı bekleyen kabuslarla boğuşmuştum.Yorganı üzerimden yavaşça çektim ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım.Eris'e nasıl davranmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.Tek yeşil ışık yaktığım düşünce buradan gitmekti.Yıldız Abla iş bulmama yardım ederdi belki.Banyoya ayaklarımı süre süre nihayet ulaştığımda soğuk suyla yüzümü yıkadım.Soğuk tenimde hızla yayılırken rahatladığımı hissediyordum.Saçlarımı bileğimdeki lastikle sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra eşofmanlarımı giydim ve Eris'le karşı karşılaşmamak için dua ederek odadan çıktım.Eris'i seviyordum ama beni ona kendii anlattığım halde kendi bildiği gibi görmesi koymuştu.Bu sayede mantığımı devreye sokmayı başarabilmiştim.Mantıklı düşünmek için acı gerekiyordu.Koridordaki komidini inceleyerek yürümeye devam ettim.Bu evin içinde kesinlikle bir toz canavarı vardı.Ben bu evi daha dün temizlemedim mi?Evde ses yoktu.Yıldız Abla daha eve gelmemişti anlaşılan.Bu iş aramam için bir fırsat olabilirdi.Gültepe zaten küçük bir köy gibiydi ve herkes yetim olduğumu bildiği için başlarına iş açarım diye iş vermek istememişlerdi.Keşke bana iş verselerdi.Keşke o kafede iş başvurusu yapmasaydım.Keşke Doğan Abi beni bulmasaydı.Hayatımda bir sürü keşkeler vardı ve ben bundan hiç memnun değildim.Ama geçmişi geri getiremeyeceğime göre geleceğimi keşke dememek için planlamalıydım.Kendim için buradan gitmeliydim.
Son kez aynada kendime çeki düzen verdikten sonra dışarı çıktım.Kapının önündeki iri adamlar beni bir müddet süzdükten sonra önlerine döndüler.Umarım kaybolmazdım.Sonuçta bu ilk dışarı çıkışımdı.Sokakta yürürken duvarın üzerindeki tabela dikkatimi çekti.Yağmur Sokak.Evet sanırım kaybolmayacaktım.İnsanlara sorarak bulurdum sokağı.Bir müddet daha yürüdükten sonra caddeye varmıştım.
Etraf kalabalıktı ve ben nereden başlayacağımı bilemiyordum. Öncelikle etrafı gezme kararı aldım ve yürümeye başladım. Karşılıklı manavlar, butikler, lokantalar vardı. Buranın şehirden ayrı minik bir havası vardı.Bir saat kadar dolandıktan sonra bir pastaneye girdim. İçerisi zaten küçüktü ve kalın rengarenk masalar ortamı ısıtıyordu. Simit aldıktan sonra pastaneden çıkıp tekrar dolaşmaya başladım.
Bir lokantanın önünde bayan eleman aranıyor yazısını görünce içeri girmeye karar verdim. Lokanta büyüktü. Uzun beyaz masalar, siyah ince sandalyeler ve duvardaki sıradışı tablolar uyum içerisindeydi. Bunları düşünürken sanırım biraz fazla ayakta durmuş olmalıyım ki hafif tombul beyaz sakalları olan bir adam yanıma geldi.
"Buyurun?"
"Şey, ben iş ilanı için gelmiştim."
"Gel,"diyerek beni bir odaya soktu. Sanırım patron olan kişinin odasındaydık. Lokanta ne kadar ferah dursa bile bu oda insanı boğacak cinstendi.Adam sandalyeye oturduktan sonra benim de kahverengi deri koltuklara oturmam için eliyle işaret verdi. Adam beni baştan aşağı gözlemeye başlayınca bundan rahatsız olup boğazımı hafifçe temizleyip konuya girdim.
"Vereceğiniz iş nedir?"
"Hemen ne çabuk emin oldun işi vereceğimden. Belki vermeyeceğim, anlaşamayacağız?" Bu adamla işimiz vardı. Bir milim yol kat edemezdim ki ben.
"Pekala.Ne tür bir iş için eleman arıyorsunuz?"
Sarı dişlerini göstererek sırıttı "Yemek yapmak için ve buranın temizliği için. "
"Yemek konusunda yardımcı olamam ama temizliği yapabilirim."
"Maalesef, ben temizliği ve yemeği aynı anda götürebilecek tek kadın arıyorum. " Adamın cümlesinden sonra "Hayırdır, evlenecek misin? "diye sorasım gelmedi değil hani.
"Olmaz diyorsunuz yani."
"Aynen öyle,"deyip yavaşça ayağı kalktı . Bu kısaca kalk git biran önce demekti sanırım. Ben de ayaklandım.
"İyi günler o halde,"diyerek elimi uzattım. Adam elimi tutup tersini kendine doğru çevirdi ve elimi çekme isteği uyandıracak kadar iğrenç şekilde öptü.
"İyi günler hanimefendi. "Hızla kapıdan çıktım ve derin bir nefes aldım. Lokantadan da çıktıktan sonra biraz daha etrafı gezdim. İşim olmamıştı ama duygularım ikilemdeydi.
Bir yanım işi ne olursa olsun başarabileceğimden eminken,diğer yanım işe alınsam bile bu adam sayesinde uzun sürmeyeceğini, zorlamamam gerektiğini söylüyordu. Cadde boyunca yürüdükten sonra geldiğimin tersi yönünde yürümeye başladım. Elimi cebime attığımda elime gelen yüzlük kağıt sevinmemi sağlamıştı. Taksiyle eve dönme fikri oldukça cazipti.
Yoldan geçen hamile bir bayana taksi durağını sorup oraya doğru yürümeye başladım. Neyseki yakındı. Taksiye bindikten sonra adama sadece "Yağmur Sokak'a" diyebildim.
Parayı uzattıktan sonra indim ve yokuş yukarı çıkmaya başladım nihayet evi bulup merdivenleri tırmanırken kapı açılıp karşıma Yıldız Abla çıktı.
"Kızım, nerelerdesin sen çatladım vallahi meraktan."
"Etrafı dolaşmaya çıkmıştım. Hazır Eris de evde yokken. O, geldi mi?"
Bir umut sorduğum soruya "Gelmedi eve hiç,"diye cevap gelince umutlar da çöpe uğurlanmış oldu.
"Sen nereye böyle? "
"Tabii sen etrafı dolaşmaktan saat kavramını unuttuğun için normaldir böyle sorman. Ben eve gidiyorum."
"Yaa, kalsaydın azıcık daha?"
"Olmaz gideyim ben," diyerek resmen yanımdan sıvışmıştı. Buna oturup anlam vermeye çalışmak yerine mutfağa geçip güzelce karnımı doyurdum. Bulaşıkları makineye attıktan sonra biraz televizyon izledim. Günün yorgunluğu da beni ele geçirince odaya gittim. Pijamalarımı giyip Eris' li rüyalar görmemeyi umarak gözlerimi yumdum.
Eğer Biz'li rüya görürsem senin elinin içine hemencecik düşerim ki garip herif.