"Bu biletleri satın almak için benden izin istemeyi düşünmedin mi?"
İki şey vardı. Adrien babasını arasa bile babası onun için bunu yapmazdı. İkincisi ise zaten para o kadar da fazla değildi.
Adrien sinirliydi. Azar işitmesine ve yemesine rağmen bunun Marinette'e değecek olduğunu biliyordu. Yine de babası Adrien Agreste gibi hayatında biraz eğlenmeye çalıştığı için onu azarlıyordu.
"Bilmiyordum baba. Üzgünüm."
Gabriel oğluna kaşlarını çattı, açıkça onun itaatsizliğini takdir etmiyordu.
"Ve iki tane aldın, neden? Yanında gitmek istediğin ikinci kişi kimdi?"
"Nino," diye Adrien yalan söyledi. Babası bu teklifi bir kıza, bir fırıncının kızına sorduğunu öğrenirse, onun gitmesine asla izin vermeyeceğini biliyordu. Marinette hakkında yalan söylemekten hoşlanmıyordu, kimseden utanması ya da saklanmaya çalışması gereken bir şey değildi, ama babası geldiğinde onu saklamak zorunda kalmıştı.
Tüyleri diken diken olurken titremesini engelledi. Öğrenirse, babasının Marinette'in kendisine ve bir moda tasarımcısı olarak kariyerine neler yapabileceği düşüncesiyle omurgasından bir titreme geçti Adrien onun için riske giremedi, bu onun rüyasıydı.
Gabriel sesini temizlemeden önce oğluna baktı. Bundan memnun değildi ama oğlunun gidebileceğini umuyordu.
"Oraya gidersen derslerini ve fotoğraflarını iki katına çıkarırsın."
Gabriel uyardığında Adrien soğuk ofisten ayrılmadan önce sessizce başını salladı. Kapı arkasından kapanır kapanmaz Plagg gömleğinin cebinden fırlayarak genç erkekten bir parça peynir kopardı.
"Vay, bu çok katıydı evlat."
Adrien, kwamisi ile aynı fikirdeydi. Plagg'in Camembert teklifini redd ettiğinde, küçük kwami gözlerini devirerek, kendine uygun bir şeyden bahsetti.
"Bu yüzden sana peynirin kadınlardan daha iyi olduğunu söylemeye devam ediyorum."
"Peki, şimdi hazırız, neden prensesime gitmiyoruz?"
................................
"Adrien senden Avatar'a gitmeni mi istedi?"
Marinette, durgun bir şekilde mırıldandı, Kedi'in bir süre önce doğum gününde ona vermiş olduğu siyah pençe baskılı kolyeyi ovuşturdu. Çok uzak görünüyordu, ama gerçekte sadece birkaç ay önceydi.
Alya telefonda çığlık atarken, Marinette arkadaşı kendini sakinleştirene kadar cihazı kulağından çekti.
"Bu harika kızım! Sana sordu! Ne zamandır bu anı bekliyorsun?"
Doğru, onunla dışarı çıkmak harika olurdu. Ama bu Kara Kedi onu ziyaret etmeye başlamadan önceydi. Birşey diyemedi ama Adrien'la giderken kedisine ihanet ettiğini hissediyordu, o yüzden karar vermişti.
"Evet, ama gitmeyeceğim."
Birkaç dakika boyunca hat sessiz kaldı, Alya Marinette'i ölmüş olduğuna inandırıyordu. Bir saniye sonra Alya konuştu.
"Ne demek, 'gitmeyeceksin' mi? Çok uzun zamandır Adrien'e aşıksın! Bu ne demek oluyor?"
"Kalbimi çalmayı başaran birini tanıdım."
En iyi arkadaşına dürüstçe doğruları söyledi. Daha önce Kedi'yle çıkmayı hiç düşünmemişti, daima Adrien adında güneş tarafından kör olmuştu. Ve bu onu artık korkunç hissettiriyordu.
Onun tarafından büyülenmişti sanki. Her zaman yanında olan en iyi kişiyi görmezden gelmişti. Genç kız bu durumdan rahatsız oldu. Çok geç olmadan gözlerini açmayı başardığı için mutluydu ve Kedi'yi sonsuza dek kaybetmediği için.
"Ne zamandan beri ?! Sana o kolyeyi veren çocuk mu yoksa?!"
Marinette, arkadaşının sorularına yumuşakça kıkırdadı ve alıcının dışına dökülmeye devam etti.
"Evet Alya, bana doğum günümde kolyeyi o verdi. Evet çok sevimli. Süper tatlı ve korumacı, gerçekte şakalarının komik olmadığını düşünüyorum ama yine de üzgün olduğumda beni güldürmeyi başarıyor. Ne söyleyeceğini biliyor ve ne yapması gerektiğini ve ya bildiği bir şey söylemesini istemediğimde, sanki aklımı okuyabilirmiş gibi hepsini anlıyor. "
Marinette bunları yapamayacağından emin değildi. En son kontrolünde, kediler insanların zihinlerini okuyamıyor ... Yoksa olabilir mi?
Marinette bunun ürpertici olduğuna karar verdi. Alya'nın sorduğu bir sonraki soruyu neredeyse tahmin etmişti ve bu onu saçma düşüncelerinden kurtulmasına yardımcı olmuşdu.
"Kim o?"
Bunu genç kız da bilmek isterdi.
"Bu bir sır."
Alya hattın diğer ucundayken arkadan bir ses duyuldu. Genç kız bunun ne olduğunu anlamıştı.
"Gitmem gerek. Yarın görüşelim mi?
"Evet" evet Alya.
"Bu gizemli adamın nasıl olduğunu öğreneceğim! Görüşürüz kızım."
Alya telefonu kapattığında Marinette, çatısına açılan kapıya ulaşmak için yatağının merdivenlerini tırmanırken telefonunu şezlonguna attı.
"İyi akşamlar Prenses."
"Kedi! Mükemmel zamanlama! Sadece sana, Adrien ile Avatar'a gitmemeye karar verdiğimi söylemek üzereydim."
Kedi bir an durdu ama Marinette'in ona merakla bakarken fark etmesi için yeterli değildi.
"Neden olmasın? Bunun için çok heyecanlandığını düşünmüştüm"
Karışıklık yüzünde belliydi.
"Adil olduğunu sanmıyorum."
Marinette tavana bakarak ayaklarını sallarken Kedi içeri girdi. Bacaklarını kucağına çekerek, genç erkeğin yanında kendini rahat ettirdi. Şimdi bunun bir alışkanlık haline geldiğini fark etmişti.
Genç kız bunu her yaptığı zaman, sanki bir birlerini digerinden daha çok sevgilerini gösteriyormuş gibi hissediyordu. Duyguların itirafından yeterince alamıyordu
"Gitmeni istiyorum Marinette."
"Ama sana ihanet ediyormuş gibi hissediyorum."
"Neden?"
Genç erkek pençelerini kızın ayak bileğinden dizlerine kadar sürtüp sıktı ve geride pençelerinin hafif izinin kaldığını gördü.
"Eğer hala bunu söyledikten sonra gitmemi istiyorsan, gideceğim, ama gerçekten bunu içimden atmak istiyorum."
Genç erkek güvenle kızın dizini sıkarak devam etmesini işaret etti.
" Ben Adrien Agreste'e aşıktım."
_______________________
![](https://img.wattpad.com/cover/168691969-288-k69563.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stitches- Dikişler [TR]-[3 KİTAP]
RastgeleYetişkin içerik vardır! Severed ties kitabının devamıdır. Stitches hikayesinin Türkçe çevirisidir. Hikayenin gerçek sahibi @marichat_sins'den izin alınarak çevirilmiştir. İZİNSİZ KESİNLLİKLE KULLANMAYIN! Hikayenin tadını çıkarın. Sizi seviyorum. MAR...