~~~~~
"Benim sorunum ne bilmiyorum Plagg.""Evlat, kimsenin bu bilmecenin cevabını bildiğini sanmıyorum."
~~~~~"Ama dikişler için yeterince derin olan her yara, her zaman geride kötü bir yara izi bırakır."
____________________________İki kız boş koridorlarda birlikte yürüyorlardı.Alya çılgınca sırıtarak, Uğur boöceği veya Kara Kedi'yi anlatırken kocaman bir şekilde sırıtıyordu. Bu yüzden Marinette'in biraz korktuğunu söyleye biliriz. Tamam, belki ondan biraz daha fazla korkuyordu.
Birkaç soru kafasında dönüp dolanıyordu. Genç kız acaba Kara Kedi ve kendisi hakkında bir şeyler biliyor mu? Kara Kedi'in düşüncesi onu kızdırdı. Şimdi, o ve Adrien'in ne kadar benzer olduğunu görebiliyordu. Kendini aptal mı ya da utangaç mı hissedeceğini bilmiyordu. Adrien'e kendisini eskiden sevdiğini söylemişti!
Bu başlı başına bir sorun gibi görünmüyordu, çünkü zaten Adrien olan Kara Kedi'yle çıkıyordu, ama bundan daha fazlası vardı. Uğur Böceği olarak, Kedi'ni birçok kez reddetti, çünkü genç erkeğin sivil benliğine aşıktı. Tekrar ve tekrar ona zarar veriyordu ve sonra ona Marinette olarak aşık oldu!
Ve, eğer bir gün Uğur Böceğinin gerçekte kim olduğunu keşfederse, bu onu daha fazla acıtacak. Marinette içini çekti. Tam olarak Kara Kedi'ni bu iki hafta, dört gün içinde görmemişti. Soie Aérienne'den bu yana, kendine daha fazla zaman tutmuştu.
"-nette? Marinette!"
Marinette, aşırı telaşlı arkadaşı tarafından düşüncelerinden mahrum bırakıldı. Alya tam anlamıyla Marinette'in kolunu çekerek genç kızın dikkatini çekti ve bu plan mükemmel çalıştı.
Masmavi, gözlerini tekrar odak noktasına değdirdiğinde, Alya'nın yüzünü saran bu panik görüntüsünü özlediğini fark etti. Genç kız başının arkasını kaşırken, gür kirpikleri ve mavi gözleriyle, kalın gözlüklerin altından telaşlı bir şekilde bakan arkadaşına döndü.
"Üzgünüm, ne oldu?"
Alya karamel gözlerini doğal olarak devirdi.
"Çantamı dolabımda unuttum dedim, o yüzden sen sınıfa kadar devam et. Sonra görüşürüz."
Marinette, Adrien / Kara Kedi hakkındaki düşüncelerine bu kadar takmamış olsaydı, Alya'nın toz mavi messenger çantasının omzundan asıldığını fark ederdi. Ama ne yazık ki, Alya dolaba geri dönerken,genç kız sadece başını salladı. Adımlarını sınıfa doğru devam ettirdi, yine de Adrien'i düşündü. Bugün onunla yüzleşmek zorunda kalacaktı, ama ah oğlum, onunla ne kadar sürede karşı karşıya kalacağını bilmiyordu.
Sınıfa giden ağır ahşap kapıyı itti. Bustier'in sınıfına girdi. Pembe vardı. Her yerde. Şaka yapmıyordu, duvarların her santimi pembe notalarda, pencerelerde ve ahşap zeminlerde, zeminden tavana kadar her yer pembeyle kaplanmıştı. Aslında, yapışkan notların tamamen gizleyemediği tek şey tavandı. Ve bu ciklet renkli ortalığın ortasında, geniş bir gülümsemeyle Adrien duruyordu. Marinette göz kırpıştırdı, aklı henüz tam olarak ne olduğunu anlamamıştı. Tek bildiği, sınıfın tamamı, tezgahları ve masaları da dahil, pembe yapışkan notlarla kaplıydı. Adrien ona bakıyordu ve gevşek bir şekilde sırıtıyordu.
"Merhaba, Marinette."
Adrien gergin bir şekilde boynunun arkasını kaşıdı, genç kızın ne düşündüğünü bilmek için sabırsızlıkla bekliyordu. Uzun, ince parmakları, notlara yazdığı tüm yazılardan dolayı ağrıyordu. Notların her birinde bir özür ya da onun hakkında sevdiği bir şey vardı.
Ve Alya'yı aradığından beri bu notları yazarken uyanık kalmasına rağmen, birkaç fincan kahve içmiş gibi duruyordu. Heyecan, damarlarından süzülüyordu. Özür dileme fikrinden hoşlanmayacağından endişe duyduğundan, biraz şüphe ile hafifçe kaşlarını çattı.
Adrien gerçekten denedi. Marinette, parayla sallanacak bir kız değildi. Özürünü kabul etmezdi çünkü ona bir köpek yavrusu almış, babası tarafından tasarlanan bazı mücevherleri vermişti. Marinette, Avatar'ı tekrar izlemekten hoşlanan ve aynı zamanda randevularda ona meydan okuyan kızdı. Ne kadar zengin olursa olsun, kendi parasını ödeyecek bir kızdı. Sevdiği kızdı.Ve kendisini affetmesi için her şeyi yapmaya kararlıydı.
Ancak Marinette, Adrien'in neden onun için bu görkemli hareketi yaptığını bilmiyordu. Hiçbir şey düşünemedi ve bir şey düşünmek beynini kurcaladığında, hiçbir şey elde edemedi. Genç erkeğin bunca şeye harcadığı çaba yüzünden şaşkına döndü, ama neden yaptığını anlayamadı.
"Uh, ne- ne uh, şu an neler oluyor?"
Marinette, yüzünde çok net bir şekilde anlaşılan karışıklıkla sordu. Ve bu karışıklık, saniyeler içinde durumu daha da zorlaşan Adrien'e geçti.
Adrien boğazını temizledi, ne kadar üzgün olduğu hakkında iyi yazılmış konuşmasını söylemeye hazırlanıyordu, ancak genç kızın kocaman mavi gözlerine baktığında, kelimeler hemen unutulmuştu. Her şeyi unuttu, doğru düşünemiyordu. O anda aklından geçen tek şey Marinette ve onu ne kadar sevdiğiydi. Gerçekten garipti. Onu sevdiğini biliyordu, bunu uzun zamandır biliyordu, peki bu hissi bu kadar farklı kılan neydi? Midesinde çırpınan kelebekler yoktu ve onu izlediğinde kanı kaynıyordu. Sadece bu sakinleştirici his, onu baştan ayağa yıkayarak Marinette'e yakın olması için susturdu. Göğsünde kararsız bir şekilde atan bir kalp ya da başka aşırı kullanılmış klişeler yoktu. Sadece sakinlik vardı. Yanındayken sakinlik içindeydi ve bu çok ihtiyaç duyduğunu farketmediği bir şeydi.
"Özür dilerim."
Tanrım, gerçekten onununla dışarı çıktı, değil mi? Adrien basit sözleriyle inlemek istedi ama Marinette'in konuşması için ağzını açtığını fark ederken dilini ısırdı.
"Ne için özür diliyorsun?"
Marinette hala şaşkındı ve genç erkeğin özründen hiçbir cevap alamamıştı. Son zamanlarda ne yanlış yapmış olabilirdi ki? En azından Adrien formunda. Aslında, bir süredir onun bu kimliğiyle konuşmuyordu. Bu yüzden mi özür diliyordu?
Ona kızdığını mı düşünüyordu ve onunla konuşmamasının sebebi bu muydu? Kabul ediyordu, ona kızmıştı, ama ona bir şey olursa, kendisi daha fazla üzülürdü. Ya da böyle bir şey, hala duygularından dolayı şaşkındı. Ama hala onu seviyordu! Şimdi, Adrien'in onun yüzünden böyle hissetmesine neden olmuştu.
"Seni Avatar gösterisi sırasında bıraktığım için üzgünüm ve daha sonra tekrar mesaj atmam çok uzun sürdü."
Bu, Adrien'in aklını Hawkmoth'un kurbanlarından biri olan kadına doğru dolaşmaya zorladı. Şimdi daha iyisini yaptığını umuyordu, bu insanlar için çok endişeliydi. Onun üstesinden gelmesine yardım edeceklerinden yüzde yetmiş emindi.
Marinette'in değer verdiği bir kişi olduğunu ve her zaman kendisine öncelik vereceğini biliyordu. Ancak kurbana yardım ettiği için üzgün değildi. İş tanımında bulunmamış olabilir, ancak o insanların geride kalmasından hoşlanmıyordu. Onlara yardım edebiliyorsa, bunu hemen yapardı. Fakat Marinette'e hiçbir açıklama yapmadığı için hala üzgündü.
"Sana daha fazlasını söylemeliydim ya da ..."
"Adrien, gerçekten üzülmedim!"
Marinette ellerini önünde çılgınca sallayarak açıklamak için acele etti. Yapışkan notalardan birini aldığında, uçan kağıdı almak için acele etti, daha önce görmediği bir şey fark etti. Tanıdık olan el yazısını okudu.
Çok özür dilerim Marinette. Bana göre, her zaman sınıfın en tatlı kızı olacaksın.
Marinette, diğer notlara baktı, Adrien'in hepsinin üzerine yazdığını gördü. Koyu mürekkepli yazılan her bir kağıtı tatlı kelimelerle kaplamıştı. Bu jest genç kızınkalbinin erimesini sağladı ve Adrien'i daha çok sevdi. Sadece affedilmesi için çok zaman ve çaba harcadı. O kadar tatlı ve saftı ki, Adrien'i de Kedi gibi yapan birçok şey vardı. İkisi bir aradaydı ve aniden Adrien'in Kedi olmasına neden bu kadar sinirlendiğini hatırlayamadı.
Üzülecek olan şey neydi? Sevgisinden öylesine etkilendi ki, vücudunun tüm kontrolünü kaybetti. Diğer kimliğinin kim olduğunu bilmediğini unuttu. Sadece onu öpmek istedi.
Kara Kedi.
Adrien.Bütün kalbi ve ruhu ile sevdiği çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stitches- Dikişler [TR]-[3 KİTAP]
RandomYetişkin içerik vardır! Severed ties kitabının devamıdır. Stitches hikayesinin Türkçe çevirisidir. Hikayenin gerçek sahibi @marichat_sins'den izin alınarak çevirilmiştir. İZİNSİZ KESİNLLİKLE KULLANMAYIN! Hikayenin tadını çıkarın. Sizi seviyorum. MAR...