Kolumu elinden kurtarmaya çalıştıkça daha da sıkıyordu. Arkamı döndükten sonra tüm küfürlerimi yutmuş sadece gereksiz yere debelenmeye başlamıştım.
"Rahat dursana kızım! Sen kimsin de bana küfrediyorsun lan sürtük!"
"Benimle doğru konuşsana bee.. Bırak kolumu. Asıl sen kimsin de bana sürtük diyorsun!"
"Az önce aşağıda Timur'un elini tutan sen değil miydin lan sürtük değilsin de nesin? Üstelik ben Ayaz, Ayaz Adalı. Ben birine bir şey yaparken kimseye hesap vermem."
Yaptığı marifetmiş gibi birde bıyık altından gülüyordu. Daha fazla sinirlerime hakim olamadan patladım.
"Kim olduğun umrumda değil, okulun ahlak bekçisi misin yoksa İstanbul'un kabadayısı mısın bilemem ama bana ailemden başka karışabilecek insan tanımıyorum. Kendimi de gayet iyi biliyorum sen sürtük olduğumu düşünmeye devam et!"
Yüzünde ilk defa ifadeli bakışlar vardı ve şaşırmış gözlerle bana bakıyordu. Gerçekten çok sinirlenmiştim, gözlerimden alev saçtığıma emindim. Elimi sertçe çektim, ellerini gevşettiğini o an farkettim. Hızlı adımlarla teras kapısına doğru ilerlerken, omzumun üzerinden arkama baktım. Hala bıraktığım yerde arkası dönük dikiliyordu. Neden böyle bir şey yaptığına anlam veremiyordum. Daha okulun ilk gününden kendini beğenmiş bir manyakla muhattap olmak moralimi bozmuştu. Masaya döndüm ve çantamı aldığım gibi kalkmayı düşünüyordum ki, masada milkshake ve pasta dilimleriyle birini beklediklerini düşündüm.
"Kimi bekliyorsunuz siz böyle?" Aslı hemen atlayıp cevap verdi.
"Seniii,"
"İyi de arasaydınız inerdim hemen."
"Tatlım sence numaran bizde var mı? Hem iyi hatırlattın bana hemen numaranı vermelisin?"
"Aslıcım bunu sonra halletsek ben şuan gitmek istiyorum."
"Ne! Saçmalama! Timur sırf moralin düzelir diye pasta ve milkshake söyledi."
Ne! Timur bu jesti benim moralim düzelsin diye mi yapmıstı. Niye yapmıstı ki simdi bunu. Ayıp olmasın diye istemeyerekte olsa oturdum.
"Ne gerek vardı ya gercekten cok mahcup oldum, cok tesekkür ederim." deyip elimi Timur'un elinin üzerine koydum ve teşekkür eden gözlerle ona gülümserken 'pardon, gercekten cok üzgünüm' sesiyle teras merdivenlerine döndük. Ayaz, Timur'un elinin üzerinde duran elime bakıyordu. Hemen elimi cektim. Bizim oraya dönmemizle kafasını ona çarpan, özür dilemekle meşgul olan çocuğa çevirdi ve kafasını gelişine çocuğun kafasına gömdü. Garsonlar, Ayaz'ın arkadaşları, çarpan çocuğun arkadaşları hepsi onları ayırmaya.. Pardon! Çocuğu Ayazın elinden almaya çalışıyordu. Daha fazla dayanamayıp ayağa fırladığim gibi Ayaz'ın koluna yapıstım. Yerde kanlar içinde yatan çocuğu bırakıp bana döndü. Bir an bakışlarını bana dikti. Ne kadar korkmuyormuş gibi görünsem de Aslı'nın söyledikleri, kızın dudağına dikiş attıkları falan aklıma gelince korkuma hakim olamıyordum. Elimin altında sinirden daha da gerilmiş olan kaslarını hissediyordum fakat korkudan elimi çekemiyordum. Birden elini kaldırınca refleks olarak gözlerimi kapattım. Bana vururken, içimi eritten o mavi gözlerine bakamazdım. Kolunu hızla elimden kurtardı ve.... Ve büyük bir gürültüyle gözlerimi açtım. Ayaz sinirle bar taburelerinden birine tekmeyi geçirdiği gibi kendini cafeden dısarı atmıştı. Aslı, Timur, Sıla etrafımda toplanmıstı. Cünkü korkudan elim ayağım kesilmişti, o an ambulans sesiyle irkildik. Ambulans, yerdeki çocuğu sedyeye koyarken garsonun biri de bana su getirmisti. Aslı suyu garsondan alıp, bana doğru uzatırken kaşları çatıldı ve konuştu.
"Ben sana Ayaz'ın ne bok olduğundan bahsetmedim mi ya! Ne diye kendini ortaya atıyorsun ki!" diye bağırarak sabır diler gibi kollarını yukarıya kaldırmıştı. Gözlerinde ki endişe beni mutlu etmişti açıkçası, tanıştığımız ilk günden benim icin endiselenmesi samimiyetimi kazanmasına sebeb olmuştu. Fakat insanlara duygularımı belirtmekten hiç hoşlanmam, kime güvensem arkamdan iş çevirdiği için duygusuz bir ifadeyle Aslı'ya döndüm.
"Bıraksaydım da çocuğu öldürse miydi? Ne yapabilirim, oturduğum yerden izlemeye gönlüm el vermedi işte."
"Tamam canım. Önemli değil, ben sadece senin için korktum." Daha fazla dayanamayıp Aslı'ya sarıldım ve ağlamaya başladım. Tam sırasıymış gibi ısrarla telefonum çalmaya başladı. Kim olduğuna hiç bakmadan açtım.
"Efendimm!"
"İlayna! Neyin var senin?"
"Şeyy.. Abi bir şeyim yok. Merak etme."
"Ne demek bir şeyim yok kızım! Daha eve de gitmemişsin ve sesin bok gibi geliyor. Nerdesin sen?"
"Abi gercek-..
"İlayna! Nerdesin dediiim!"
"Şila Cafe & Bar"
' dııııttttt '
******************************************
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSEDE AŞK
JugendliteraturLiseli olduğu halde hayat yüzünden erken olgunlaşmış odun ve psikopat bir adamın acı öyküsü... İhanet, dostluk, aile...