AYAZ
Hayatımda hic ihtimal vermezdim birini sevebileceğime..
Sevmek mi, reddedilmenin verdiği saplantımı bu bilmiyorum ama İlayna'nın kayıp olduğunu öğrendiğim andan bu yana boğazımı sıkan şey her neyse kendimi ona mühürlü hissettirmemi sağlıyor.
Fakat gitmeliyim. Ben sevemem ki.. Tekrar kaybedemem. Birilerini daha kaybetmek, hayatından çıkartmak, en önemlisi de sen yanındayken zarar göreceğini bilmek.. Hemen uğurun yanından kalktım ve Eren'e mesaj attım.
"Kuzen naptın buldun mu kızı?"
"Buldum da kızın altında Mercedes var. Motordan düşmemi istemiyorsan mesaj atmayı kes. Bizim hep gittiğimiz sahildeki köfteciye gideriz. Tabi İlayna'yı o direksiyondan indirebilirsem."
Cevap vermeden telefonumu cebime sıkıştırım Uğur'a döndüm.
"Ben kaçar. Vedalasmam gereken insanlar var. Umarım kardeşinle aranı cabuk düzeltirsin. Ona iyi bak.."
Tam kapıdan çıkıcakken durdum ve Uğur'a döndüm.
"Milletten intikam alıcam derken kardeşini ihmal etme. Böyle paketlerler ruhun duymaz."
Kapıyı çarpıp çıktım. Korumalar kendine gelmişti. Kapının önünde duran şoför kılıklıya silahı cekip anahtarı vermesini emrettim. Anahtarı alırken patronuna not bırakmayı da ihmal etmedim.
"Sahibine söyle arabayı yarın akşam hava alanından aldırtsın."
************************
Kafamı bir türlü toplayıp yola odaklanamıyordum. Radyoya dokunmamla daha da dağılmam bir olmuştu.
Neyse ki sahildeki mekana gelmiştim. Fakat elim ne radyoya gitti ne de kapının koluna...
Gitmek kolay ya sonrası?
Silebilir misin sende kalan dudaklarımın nemini
Atamazsın biliyorum sende solan yüreğimi
Karşımda ki manzara..!
Dudaklarının nemi kuzenimin dudaklarındayken ne anlamı vardı ki kalmanın.
Siktimini arabasını son sürat depoya sürdüm. Girer girmez buzdolabından votkayı aldığım gibi dudaklarıma dayadım. Yanıyordu mk. Çok yanıyordu ama keşke yanan boğazım olsaydı, ciğerlerim olsaydı..
Kalbim yanarken ne söndürürdü ateşimi.?
Kendimi hemen soğuk duşa attım. Suyun altında titriyordum. Bedenim soğuğa tepki gösterirken, ruhum daha fazlası için yalvarıyordu.
İşte bu yüzden sevmek bana haram. Kaybediceğini bile bile siktimini kalbine söz gecirememek bu işte.
Duştan çıkar çıkmaz Newyork biletimi ayırttım. Sonra uzandım öyle yatağa..
Güneş doğar doğmaz fırladım yerimden. Uçağa 5 saat vardı ve ben daha babamla konuşmamıştım ancak sıkıntı çıkmayacağından emindim, gülerken bile ağlamak istiyordum. Kaçmak Ayaz Adalı'ya yakışmazdı ama hem kendim icin, hem İlayna icin, hem de hayatımda değer verdiğim birkaç kişiden biri olan Eren için gitmem gerekiyordu. Yine kendinden veriyordum, kebdimden geçip gidiyordum. Ruhumu burda bırakıp bedenimi uçağa yetistirmeye çalışırken az kalsın kaza yapıyordum.
İbre 130dan başlayıp yavaşça düşmeye başladı. Yanımdan kornanın ırzına geçerek giden arabaya bakıp kaldım. Arabayı sağa cektim. Kafamı toplamaya calıstıkca daha da dağılıyordum. Dikkatli olmaya özen göstererek çalıştırdım arabayı. Eve girdiğim gibi alt kata odama indim. Valiz çıkarıp, yatağıma attığım gibi en sevdiğim kıyafetlerimi doldurdum içine zaten Amerikada havalar daha iyi olduğundan orada alışveriş yapardım. Giderken iki günlük gidiyormuş gibi gitmek istiyordum. Kendimi kandırarak..
Hazır olduğumda saat 5ti bende zaman kaybetmeden babamın odasına çıktım. Babamı bildim bileli hep 5 bucukta kalkardı ancak bu kez kader de gitmemi istiyordu ki babam uyanmış çalışma masasında kahvesini yudumluyordu.
"Baba!"
Babam bu saatte uyanık olduğuma şaşırmış olacak ki tek kaşını kaldırıp sadece baktı.
"Baba ben gidiyorum."
"Nereye?"
"Newyork"
"İzin istemiyorsun zaten kararını vermişsin oğlum. Bana sorarsan böyle bir şeye gerek yok ancak sen gitmek istiyorsan bi sebebi vardır."
Babam bunu söylememiş, sormuştu. Beklentiyle bakıyordu.
"Baba, gitmem gerek. Herkes için gitmem gerek. En iyisi bu. Soru sorma diyemem sana ama verecek cevabım yok."
"Anlıyorum ki büyümüşsün, kalbin artık başkasına ait ama eğer hayatının kadını oysa vazgeçme."
"Sen ordaki evi açtırır, okulu da halledersin uçağın kalkmasına az kaldı ben uçağı kaçırmıyım."
Tam gitmek için arkamı döndüğüm sırada babama döndüm.
Ayağa kalkmıştı. Gidip kollarına girdim. Ne zaman bana böyle sarıldı hatırlamıyordum bile.
Gözlerim yanıyordu. Ben bu yaşıma kadar hiç ağlamadım. Ağlamamalıydım! Kendimi babamın kollarından kurtardığım gibi göz göze geldik. Onun da gözleri kızarmıştı. İkimizde konuşursak kendimize hakim olamazdık. Odama inip valizi aldığım gibi kendimi evden dışarı attım ve yeni günün temiz havasını içime çektim.
**********************
.... havayollarının 06.30 sefer sayılı Newyork yolcularının güvenlik kontrolünden gecmeleri önemle rica olunur.
Hemen güvenlik kontrolüne geçtim. Gidiyordum. Babamın söyledikleri kulaklarımda yankılanırken kendimi fısıldarken buldum.
"Vazgeçme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSEDE AŞK
Ficção AdolescenteLiseli olduğu halde hayat yüzünden erken olgunlaşmış odun ve psikopat bir adamın acı öyküsü... İhanet, dostluk, aile...