kırk dört

14.9K 758 46
                                    

Melek Mosso - Arzular Arsız

***

Elimdeki papatyayı burnuma götürürken boynuma konulan öpücüğü hissettim. Doruk, elindeki papatyadan yapılmış tacı başıma koyduktan sonra yanıma oturdu ve gülümsememin sebebi oldu. Hiçbir zaman alışamayacaktım bu harika görüntüye.

Başımdaki tacı alıp incelerken "Nereden buldun bunu?" diye sordum. Özenle seçilmiş papatyalardan yapılmış olduğu belliydi ve harika görünüyordu.

"Ben yaptım."

"Sen?" Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

"Evet ben yaptım beğendin mi?"

"Beğendim de... Sen yaptığına emin misin?"

"Evet kızım ya o kadar mı zor inanmak?" Alınmış bir şekilde konuşması beni güldürürken koluna girip başımı omzuna yasladım. Onu kızdırdığım zamanlarda bu hareketimle hemen yumuşuyordu çünkü.

"Tamam tamam şaka yaptım. Çok güzel olmuş ellerine sağlık sevgilim."

Şaşkın bir şekilde başını eğip bana bakmaya çalıştı ve "Sevgilim?" diye sordu. Bu ayrıntıya takılacağından adım gibi emindim.

"Evet sevgilim dedim. İstersen söylemeyeyim?"

"Yok yok söyle de... Yani sen pek böyle şeyleri sevmezdin diye hatırlıyorum. 'Şeyy konuşacaksak eğer bana böyle gün şeyim demesen...' " Taklidimi yaptığını düşündükten sonra kendi kendine bir kahkaha attı. Sinirle kolundan çıktım ve hala gülmekte olan Doruk'a baktım. Bakmasaydım benim için daha hayırlı olabilirdi. Bu kadar yakışıklı olunur muydu insafsız?

"Gül sen gül. Ben öyle konuşmuyorum bir kere. Hem o yazıdan ses tonumu nasıl anladın? Hayatta öyle tiki gibi konuşmam ben." Doruk'un kahkahası tebessüme dönüşürken alındığımı anlamış olacak ki kolunu bana sardı ve kendine çekti. Ama sen böyle yaparsan ben kızamam ki...

"Şaka yaptım gün ışığım. Sen hep bana böyle güzel sözler söyle olur mu?" Ben de onun gibi yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Az önceki halimden eser kalmamıştı. Sinirlensem de kırılsam da beni olduğumdan daha mutlu bir hale getirebiliyordu.

"Tamam affettim. Hemen affediyorum zaten hep, dengemi bozdun."

"Aşktandır o aşktan." Gülümsemem büyürken başımı salladım. Kesinlikle aşktandı.

***

"Çok üşümeye başladım artık. Kalksak mı?" Ezgi üzerindeki polara daha sıkı sarındı ve Arda'ya biraz daha sığındı. İlk geldiğimizde çok soğuk olmasa da akşama doğru yaklaştıkça rüzgar daha bir esmeye başlamıştı. Bir iki kişi kenarda duran çöpleri atmaya giderken biz de arabaların yanına yönelmiştik. Bir dakika sonra yanımıza gelen Arda ve Akın ile birlikte hepimiz vedalaştık ve arabalara dağıldık.

Arabaya bindiğimde kollarımı birbirine dolayarak ısınmaya çalıştım ve koltuğa daha çok sindim.

"Gerçekten çok soğukmuş ya şimdi fark ettim. Klimayı açar mısın?" Doruk isteğim üzerine klimayı açtı ve diğerlerine korna çalarak parktan uzaklaştı.

"Eve mi gidiyoruz?"

"Evet, annem mesaj atmıştı yarım saat önce erken gel diye. Yalan söylemek istemiyorum zorlamayayım o yüzden." Sıkıntılı bir şekilde ofladım ve bakışlarımı Doruk'a çevirdim. Bu durum canımı sıkmaya başlamıştı çünkü annemden ve babamdan bir şeyleri gizlemek hoşuma gitmiyordu. Yamaç meselesini de sadece annem biliyordu zamanında ve çok fazla sürmeden zaten her şey bitmişti.

"Ne zaman söylemeyi düşünüyorsun gün ışığım? En azından annene söylesen de böyle zamanlarda seni idare etse..."

"Bilmiyorum Doruk. İnan istiyorum ama annemin tepkisi ne olur bilemiyorum. Karşılaştırma yapmak istemiyorum ama Yamaç'ı zamanında hiç sevmemişti ve birkaç ay sonra da beni öylesine parçalayınca çok fazla öfkeyle dolmuştu. Şimdi sana ön yargılı olmasını istemiyorum." Doruk gülümseyerek viteste olan elini kaldırıp parmaklarıma doladı. Bu hareketi bile sıkıntılarımın uçup gittiğini hissettiriyordu.

"Tamam canım, sen ne zaman istersen ben yanındayım sakın unutma." Gülümseyerek ellerimizi kaldırdım ve tam birleştiği yerden öptüm. Keşke kalplerimizin birleştiği o güzel yerlerden de öpebilseydim

"Teşekkür ederim."

"Asıl ben teşekkür ederim. Bana böylesine güzel bir hayatı yaşamama neden olduğun için."

Daha sonrasında sustuk. Sözüne söyleyecek bir sözüm yoktu. Öylesine güzel seviyorduk ki bazen kelimeler yetmiyordu dilimize. Bu yüzden kalplerimize en güzel cevap susmak oluyordu.

Evlerinin önünde durduğumuzda arabadan indik. Bizim evin önünde inemeyeceğim için burada inmek istemiştim.

"Akşam yazarsın tamam mı? Sabah yaptığımız planı gerçekleştiremediğimiz için üzgünüm. Darılma bana." Hayrete düşmüş gibi güldü ve yanıma yaklaştı. Bir eli saçımı geri iterken bir eli de belimi sardı.

"Nasıl darılabilirim ki sana? Halini anlıyorum elbette. Ama annene bizi söyledikten sonra kaçamazsın haberin olsun." Son cümlesini muzip bir şekilde söyledikten sonra güldü ve beni de beraberinde güldürdü.

"Annem seni yemeğe davet etmişti hatırlarsan. Annenden bir şekilde izin alıp bu hafta gelebilir misin? Ona göre haber vereceğim bizim kraliçeye. 1 hafta öncesinden haber ver dedi sanki İngiliz kraliyet ailesini ağırlayacak." Dalga geçercesine konuştuğunda omzuna bir yumruk geçirdim. Fakat bu hareketim onu sadece güldürmüştü.

"İzin alabilirsem gelirim. Günü haber ederim sana. Annene söyle fazla şeyle uğraşıp mahçup etmesin beni zaten utanıyorum karşısında."

"Ya sen daha onun gelini olacaksın ne utanması kız?" Söylediği şeyle yanaklarım ısınırken kollarının arasından çıktım. Aptal adam sürekli aynısını yapıyordu

"Şey, ben gidiyorum o zaman geç oldu. Görüşürüz." Arkamı dönüp giderken sesi peşimden geldi.

"Sen görmezden gelmeye devam et gün ışığım?" Arkamı dönüp anlamaz gözlerle ona baktım ve "Neyi görmezden geliyormuşum yine?" diye sordum.

"E günün birinde annemin gelini olacağını."

***

Selam! Sanırım en uzun ara koyduğum bölüm bu oldu. Uzun süredir bölüm bekliyorsunuz özür dilerim :) Önceki bölümlere gönderme yaparak da bölümü sonlandırdığıma göreee bölüm hakkındaki düşünceleri alalım♡

Vote vermeyi unutmayın♡

GÜN IŞIĞI [ Texting ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin