Elvina - Sanki Buz
***
"Doruk! Şimdi atacağım bu topukluyu kafana bak!" Elimdeki ayakkabıyı sıkıntıyla yere bırakıp yatağa oflayarak çöktüm. Bugün Doruk'un annesinin yemek daveti için onlara gidecektim. Babasıyla da tanışacak olmamın heyecanı üzerimdeyken ne giyeceğime karar veremeyişim beni çıldırtıyordu. Tabii Doruk Bey halinden o kadar memnundu ki benimle çok da güzel uğraşıyordu.
"Hayatımın anlamı o kadar kasmaya gerek var mı ki? Alt tarafı karşı eve geliyorsun ve yemek yiyeceğin kişiler de benim ailem." Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama kurduğu cümleler aksine daha da heyecanlanmama neden oluyordu.
"Ne kadar kolay ya alt tarafı ailenle yemek yiyeceğim tabii. Doruk bak cidden kafana yiyeceksin bu sefer sus." Tekrar oflayarak yataktan kalktım ve dolabımın karşısına geçtim.
"Tamam şuan sakinim. Şimdi güzel ve aynı zamanda annenin gözüne batmayacak bir kıyafet seçiyorum."
Annemler bu akşam arkadaşlarına yemeğe davetli olduğu için evde yoklardı. Doruk'un bu şekilde yatağımda rahatça oturmasının başka bir açıklaması olamazdı zaten.
"Annem ne giyersen giy yine de seni seviyor gün ışığım. O yüzden ne giymek istiyorsan onu giy. Hem geç kaldık bak annem mesaj atıp duruyor."
Dolabımdan yüzümü çevirip ona baktım ve "Tamam, sen şimdi git ben üstümü değiştirip geleceğim," dedim. Doruk bana emin misin der gibi baktığında da gözlerimi yumup onu onayladım. Yataktan kalkıp yanıma geldi ve yanağıma içimi huzurla dolduracak bir öpücük bıraktı.
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum. Hadi git anneni bekletme, ben de şimdi geleceğim. Anlamasın beraber olduğumuzu." Gülümseyerek başını salladı ve odamdan çıkmadan bana son bir bakış attı. Ben de o gittikten sonra tekrar dolabıma döndüm ve derin bir nefes aldım.
"Taman Selin çok da büyütülecek bir şey yok. Her zamanki gibi giy- Hayır hayır her zamanki gibi giyme geri al burayı. Her zamanki gibi ama dekoltesiz giy." Askıdan dizlerime gelen deri, pileli eteği aldım. Çok fazla kısa olmadığı için bunu rahatlıkla giyebilirdim. Üzerim için de mavi kazağımı seçtim. Uçları sökülmüş gibiydi ve bu eteğin üzerinde güzel duruyordu. Bacaklarımın görünmesi ilk izlenimler için iyi olmayacağından siyah ince bir çorap da aldım.
Seçtiklerimi hızlıca giyindim. Üzerimde güzel durduklarını gördüğümde dudağımda bir gülümseme oluştu. Saatlerdir düşündüğüm halde bulamadığım kıyafetleri 2 dakikada bulmuştum. Bilekliğime siyah saatimi taktığımda tamamen hazırdım. Saçlarımı her zamanki gibi açık bırakmak istemiştim. Askıdan gri kabanımı aldım ve aşağı indim. Telefonumu bulmam neredeyse 10 dakikamı almıştı. Zaten hep böyle zamanlarda kaybolurdu Allahın cezası şey.
Kendime söylenerek kabanımın kolunu giyerken botlarımı çıkarmıştım. Zaten geç kalmıştım bir de iki ayağımı bir papuca sokmaya çalışıyordum.
Hızlıca aştığım yoldan sonra kapıya nasıl vardım anlayamadım. Nefeslerimi kontrol etmeye çalıştım önce. Ardından zile bastım ve nefesimi tutarak bekledim. Nefeslerimi acilen rahat bırakmam gerekiyordu.
"Selinciğim hoşgeldin." Karşımda bana sırıtarak bakan Can'a gülümseyerek baktım. Göğsünün inip kalkmasına bakılacak olursa kapıya koşturarak gelmişti. Bu beni daha fazla güldürdü. Saçlarını joleyle arkaya doğru taramıştı ve üzerinde özenle seçmiş olduğu belli olan kıyafetler vardı.
"Hoşbuldum Can. Ne kadar şıksın sen böyle." Yüzünde bir sırıtış oluşurken elini saçına atıp arkaya doğru havalı bir şekilde yatırdı. Ve o sırada kafasının arkasında patlayan şaplakla tüm havası söndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI [ Texting ]
Novela Juvenil0537 *** ** ** : Bugün, doğum günün. 0537 *** ** ** : Bugün, doğum günüm. 0537 *** ** ** : On yedinde on sekiz olmak tarifsiz bir duygu.