otuz bir

17.5K 892 131
                                    

Yüksek Sadakat - Sana Aşık Yalnız Ben

***

Her bir zerreme yayılan şaşkınlık duygusu ele geçirdi beni. Tutunacak bir yer aradım. Sendeledim. Kolumu tutmaya çalışan Doruk'u hızlıca uzaklaştırdım kendimden.

"Dokunma bana." Sesim o kadar güçsüz çıkıyordu ki kendimi bile zor duymuştum.

"Selin düşündüğün gibi değil. Tamam seni sevdiğim için sinirlendi, kavga ettik ama ayrılmanıza ben sebep olmadım. Böyle bir iğrençliği yapmadım ben Selin yemin ederim. Yamaç'a seni sevdiğimi söylediğim için çok pişmanım çünkü seni o hale düşürdü. Bana sinirlendiği için senden çıkardı belki de acısını. Aranız kötüydü o zamanlar, sen de kabul ettin bunu. Seni sevmeyi bırakmıştı Selin. Seni aldatıyordu, onunla bu yüzden kavga ettim başlarda. Ne hakkım olduğunu sordu, dayanamadım söyledim. Ama bilmiyordum Selin... Böyle olacağını bilmiyordum." Duyduklarım karşısında ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Doruk beni seviyordu. Yamaç beni aldatmıştı. Bana yaptığı şeyi ben yapmışım gibi göstermişti.

"B-beni aldattı... Kendisi yaptı ama insanların iğrenç bir şekilde baktığı kişi ben oldum." Gözlerimden akan yaşlara artık dur diyemezken ellerimi saçıma geçirdim. Niye bunları bana yapıyorlardı?

"Ben kimseye hiçbir şey yapmadım Doruk. -hıçkırık- Yemin ederim, ben sadece onu sevdim. Beni aldattığını söylüyorsun, bana yaptığı ihaneti ben yapmışım gibi gösterdi. Sanki arkamdan iş çeviren o değilmiş gibi... -hıçkırık-"

Omzumda hissettiğim kolları ayırmaya gücüm yetmedi. O kadar yorgun hissediyordum ki ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. "Şş, sakin ol güzelim. Sen kimseye bir şey yapmadın, sen sadece güvendin. Yaptığın en büyük hata buydu belki de ama kendini suçlama. O kadar iyi saklamış ki kendini Yamaç, görmen imkansızdı."

"Ama artık ona yer yok." Başımı geriye çekip gözlerimi silmeye çalıştım. Şuanda iğrenç görünüyor olmalıydım ama umrumda değildi. Burnumu çekerken "Bugün benim miladım. Artık hayatımda beni üzecek hiçbir şeye, hiç kimseye yer yok." dedim. Doruk gözlerimin içine sanki sorarcasına bakıyordu. Belki de yalvarıyordu.

"Doruk-"

"Selin lütfen..." Ne söyleyeceğimi anlamış gibi ellerini örtmüştü dudaklarıma. Yüzüme yayılan sıcaklık vücuduma bir ürperti getirse de yok saymaya çalıştım. Başımı geriye çekerek elinin düşmesini sağladım ve "Özür dilerim." dedim sanki verdiğim kararın onu yıkacağını bilerek.

"Yamaç'ın öğrendiği o şey... Yapamam Doruk. Bunu bilerek seninle konuşmaya devam edemem. Bizi ayıran sen olmayabilirsin, ama benim o duruma düşmemdeki en büyük paya sahipsin." Gözlerimi son bir kez sildim çünkü tekrar akacak gibi hazırda bekliyorlardı. Kalbim acıyordu. Doruk'u hayatımdan çıkarıyor oluşum muydu bu acıya sahiplik yapan? Yoksa karnımdaki ölü kelebeklerin ruhları kanatlarını mı çarpıyordu kalbime?

"Hoşçakal Doruk. Arkadaşım olduğun o günlerde her şey çok güzeldi. Ama artık sadece yoldan geçerken göreceğim bir tanıdık olarak kalmak zorundasın." Yüreğime, yüreğine sapladığım kelimelerimden sonra arkamı dönmeden son bir kez baktım gözlerine. Kırmızı gözlerinden bir damla çoktan düşmüştü yere. Eğer şimdi uzatırsam elimi, hiçbir zaman başaramazdım bunu. Arkamı dönüp ondan uzaklaştım. Ve evimin önüne geldiğimde, soğuk taşa oturup hıçkırarak ağladım.

***

Selin'in yerinde olsaydınız, kalbiniz iki farklı yerde de aynı atsaydı kime giderdiniz? Kimi seçerdiniz?

Yoksa Selin'in yaptığı gibi ikisini de kendinizden uzaklaştırır mıydınız?

Dayanamayıp bir bölüm daha yazdım :) Bilinmeyen'i özledim ama ne zaman getireceğim bilmiyorum.... Aklımda bir şeyler var ve bunu bir sonraki bölüm de yapabilirim on bölüm sonra da. O anki ruh halime bağlı wlskwlskd

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın♥

GÜN IŞIĞI [ Texting ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin