#3#

685 57 14
                                    

Ava'yı da alıp eve geldim. İğrenç ama bir o kadar da gururlu hissediyordum ki kapı çaldı. Sadie olmalıydı. Annem mahkemeden sonra arkadaşlarıyla buluşacaktı bu yüzden evde ben, Ava ve Charlie vardı. Charlie kim mi? Dünyanın en salak, en gıcık, en gerizekalı ama bir o kadar da en iyi abisi. Kapıyı açtığımda Sadie anında içeri daldı "Neymiş bu kadar önemli olan? Hem mesajlarıma tepki bile vermedin Brown!" Bana soyadımla hitap etmesi baya kızmış olduğunu gösteriyor ki birazdan anlatacaklarımdan sonra bana daha da kızacak. Sadie'ye cevap vermeden kolundan tuttuğum gibi üst kata sürükledim. Charlie rahatsız etmesin diye kapıyı da kitleyip yere oturdum. Tüm bunları ışık hızında yaptığımdan Sadie yetişememişti. Ona otur anlamında yeri gösterdim. Ve başlıyoruzz: "Sadie, birazdan anlatacaklarıma karşı delirmeyeceğine dair söz ver. Ve tabii beni dövmeyeceğine. Hatta sadece dövmeyeceğine dair söz ver."
"Of Millie amma uzattın! Tamam söz."
"Pekala başlıyorum. Bugün Ava'yı kurstan almaya gittiğimde yoğun bir kalabalık vardı ve içinden geçmem gerekiyordu. Daha sonra senin mesajlarını gördüm ve tam okuyacakken bir şeye çarptım. Ve bu şey Finn Wolfhard'tı." "NE! MILLIE ŞAKA YAPTIĞINI SÖYLE!!!!!" "Biliyorum! Ama ne yazık ki şaka değil. Daha sonra bir de utanmadan Fitiraf çiktirmik isirmisin gizellik? dedi! Ben de Ne yapayım senin fotoğraflarını tarzından bir şeyler söyledim ve göz devirip gittim."
"Şimdi en baştan alalım Finn Wolfhard sana fotoğraf çektirmek ister misin diye sordu. ÜSTÜNE GÜZELLİK DEDİ. Ve sen REDDETTİN ÖYLE Mİ!?!??"
"Of evet Sadie büyütülecek bir şey değil. Ondan nefret ettiğimi sen de biliyorsun!"
"Bir defasında cips paketinden iki tane bedava çıkmıştı hayattaki bütün şansımı orda harcadım herhalde! NEDEN BEN DEĞİL DE SEN MILLIE HAYAT BENİ NEDEN SEVMİYORRRRRR!!!!!"
"Sakin ol yakından daha da çirkin zaten." "Millie senin o çirkin diyen dilini koparır, beş parçaya ayırır, her birinin üzerine kürdan geçirip kanepe niyetine yediririm sana!"
"Off anladık zaten buralardadır hala gidip bi fotoğraf çektirirsin!"
"İyi tamam da annemler yemeğe bekler ben en iyisi gidiyim. Yarın okulda görüşürüz, erken yat ve sakın servise geç kalma!"
"Tamam, görüşürüz."
Dedim ama kendimi azıcık tanıyorsam kesinlikle geç yatıp servisi de kaçıracaktım. Yarın Matematik sınavı vardı ve benim matematiğim berbattır ben de biraz çalışmaya karar verdim. Masama oturdum, telefondan da müzik açtım ama birkaç dakika sonra kendimi yatağın üstünde IMPOSSIBLE diye bağırırken bulunca müzik ile çalışmamaya karar verdim. Biraz konu tekrarı yaptıktan sonra saat sekiz olmuştu ve ben hiçbir şey yememiştim Charlie ve Ava'ya sorduğumdaysa "Biz yedik." Dediler. Bu evde ne zamandır bensiz yemek yeniyor?! Bensiz istediğiniz her şeyi yapın ama yemek yemeyin. Ayıp denen bir şey var! Bu düşüncelerden kurtulup aşağı indiğimde annem televizyon izlerken uyuya kalmıştı. Son günlerde erkenden uyuyor. Bunu üzgün olmasına bağlıyor ve yarasına tuz basmamak için onunla bu konu hakkında konuşmuyorum. Bu arada bahsetmeyi unuttum anne ve babam kısa süre önce boşanma kararı aldılar. Bu yüzden annemin zamanının çoğu mahkemede geçiyor. Boşanmayı babamı hala sevmesine rağmen annem istedi çünkü babamın onu aldattığını düşünüyordu ki haklıydı da ama boşanmayı annem istediği için babama para ödemek zorunda. Bu işleri hiç bilmediğimden ne kadar ödemesi gerektiğini falan bilmiyorum ama annemin bu mücadelelerinden yüksek bir tutar olduğu açık. Babamı seviyorum daha doğrusu severdim ama hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri de bu. Sevmeyeceksen evlenme kardeşim! Babamdan bunu hiç beklemezdim çünkü mutlu olduğunu sanardım. Şimdi bana babandan nasıl anında vazgeçtin diye sorabilirsiniz ama insanları anında silmek gibi bir yeteneğim var hatta bunu yaparken üzülmüyorum bile çünkü eğer bir kişiyi sildiysem çok ama çok kötü bir şey yapmış olması gerek ki bu kötü şeyi yapandan kurtulduğum için sevinirim. Babam için de aynı duyguları besliyorum. Ona baba demekten bile utanıyorum. Hiç bir insan aldatılmayı hak etmez. Hiç bir insan ihaneti hak etmez. Özellikle de annem! Annemi gerçekten çok seviyorum. Ve onu kaybetmek istemiyorum şu boşanma işlerinde genelde bir çocuk anneye bir çocuk babaya şeklinde ayrılır ya. Bu da çok saçma, siz ayrılıyorsunuz diye çocuklarınızı ne diye ayırıyorsunuz? Bu yüzden Charlie, Ava ve ben annemin yanında kalacağız, yanı umarım. Ama ben ne Annemi ne Charlie'yi ne de Ava'yı BI-RAK-MAM bu kadar basit.

Finn Wolfhard
Dün Brooklyn'e taşındım ve hayranlarımla buluşma düzenledik. Artık fotoğraf çektirmekten bıkmıştım ve eve gitmek istiyordum tam buluşmayı bitirmiş hayranlarıma el sallarken bir kıza çarptım ve yere düştü ben de o da önümüze bakmıyorduk. Kızın içeceği dökülmüştü ben de morali düzelsin diye Fotoğraf ister mi diye sordum güzel olduğundan değil bağırmasın diye güzellik demiştim ama bazı insanlara ne yapsan yaranamıyorsun ki! Kız teklifimi kabaca reddetmişti ve elimi boşta bırakarak arkadını dönüp gitti. Yanlış bir şey mi söylemiştim acaba? Her neyse herhalde çarptığım için kızdı.

Bugün Caleb'a gidecektim. En yakın arkadaşım olur kendisi. Şoföre Caleb'ın adresini verdim ve yola çıktık. Caleb Manhattan'da oturuyordu buraya 45 dakikalık uzaklıktaydı bugün onlarda kalacaktım. Vardığımızda kapıyı hizmetlilerden biri açtı. Caleb da benim gibi oyuncu bir dizinin çekimlerinde tanışmıştık. "Ooo Finn hoşgeldin kardeşim."
"Selam, naber?"
"İyi, atıştırmalık bir şeyler ister misin?"
"Olur."
dedim ve yiyecekleri de alıp yukarı çıktık. "Caleb hani dün buluşma düzenledik ya?"
Ağzı dolu bir biçimde
"Hıhı"
"Tam gidecekken bir kuza çarptım, kendimi affettirmek için "Fotoğraf ister misin güzellik?" Diye sordum ama kız sanki benden iğreniyormuşçasına yerden kalktı, senin fotoğrafınla ne yapayım tarzı bir şeyler söyleyip gitti. Hayır bana karşı açılan bazı diss sayfaları olduğunu biliyorum ama böyle canlı bir şekilde hiç yaşamamamıştım. Acaba yanlış bir şey mi söyledim?"
"Dostum kız belli ki seni sevmiyor. Neden bu kadar kafana taktın ki?"
Neden mi kafama taktım? Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum. Sanırım biri ilk defa yüzüme karşı böyle şeyler söylediğindendir ama pek de umurumda değil. "Bilmem? İlginç geldi ben de anlatayım dedim." ağzı yine dolu bir şekilde
"Koz gozelmoydo bori?"
"Kızın boyun hizasında düz açık kumral küt saçları vardı. Gözleri kehribar rengi ve kocamandı. Gözlerinin içine baktığında o cocuksu tavrı görebiliyordun. Boyu muhtemelen 1.63 civarlarındaydı. Önden çıkan bebek saçları ise onun o çocuksu tavrını destekliyordu ama ağzından çıkan sözcükler tersine dobra ve kabaydı. Alaycı ve kırıcı. Diğer kızlar gibi makyaj yapmamıştı beni doğru dürüst tanımıyordu bile ki bu biraz garip ne de olsa beni herkes tanır. Ama sorunun cevabına gelecek olursak kıza güzel denilebilirdi ama benim tipim değildi."
Ne? Bunları ben mi düşündüm normalde böyle şairane değilimdir zaten Calpurnia şarkılarını ben yazmıyorum sadece söylüyorum. Bu arada Calpurnia bizim müzik grubumuz. Ama tabi ki ağzımdan çıkanlar düşündüklerim kadar şairane değildi, hatta hiç değildi
"Yok canım hem tipim değil be Caleb."
Dedim sırıtarak

**********************
Bu bölüm de böyleydiii... Umarım beğenmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn👇👇👇👇👇👇
Bir öneriniz falan varsa kesinlikle yorumlara yazın.

Hater/ Fillie                                               <<TAMAMLANDI>>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin