#11#

490 53 12
                                    

Bir mesajınız var
Yazısıyla hemen telefonumu açtım saat sabah 11'di.

0*******: Mesaj yazamadığım için üzgünüm. Evde değildim ve şarjım bitmiş. Bugün saat 12.30'da Sturbucsta buluşalım ne dersin?

Ben: Tamam sorun değil geliyorum.

0*******: 😄🤩

Bir saat içinde yemek yiyip, hazırlanıp dışarı çıkmam gerekiyordu. Aşağı indiğimde mutfağa yöneldim. "Günaydın Milllie." "Teyzoş nerden böyle?" "Hiiç işten." "İş iş diyip duruyorsun da hani sen izindeydin?" "Ne zaman bana ihtiyacı olackları belli olmuyor." Dedi teyzem omuz silkerek. Teyzem psikolog ve zamanının çoğunu polikliniğinde geçirir. Kendime tost yaptığımda saat 12.00 olmuştu. Hemen yukarı çıktım, altıma siyah kot, üstüme de beyaz bir bluz ve kot ceket giydim. Aşağı indim. "Teyzoş ben çıktımm." dedim anahtarlarımı alırken. "Nereye?" "Bir arkadaşla buluşucaz." Dışarı çıktım ve kulaklıklarımı takarak yürümeye başladım. Yürürken biri kolumu tuttu. New York çocuğuyuz oğlum biz! Tuttuğum gibi çevirdim şerefsizin kolunu. "FİNN! Ya çok pardon." "Amma güçlüymüşsün sen de." "Özür dilerim. Hastaneye gitmek ister misin?" "Yok yok önemli değil. Bişeyim yok." Dedi gülümseyerek. "Sen de mi buralarda oturuyorsun?" "Evet bir blok ötede." Dedi. Durmuş öylece bana bakıyordu. "E hadi yürümüyor muyuz?" "Ha? Evet. Hadi yürüyelim." "Eee neden yürüyorsun?" "Sen neden yürüyorsun?" "Arabam yok da ondan." "Benim de canım yürümek istedi." Birkaç dakika sonra Sturbucs'a  geldik. "Kahveler benden. Çarpıştığımız gün seninkini dökmüştüm onun acısına." Güldüm. İki dakika sonra Finn kahvelerle geldi ve bir masaya oturduk. Sohbet ederken "Finn sevgilin olmadığına emin misin?" "Evet de neden sordun?" "Çünkü şu an burdaki tüm kızlar sanki sen sevgilisiymişsin de onları benimle aldatıyormuşsun gibi bakıyorlar." Fin kahkaha attı. "Rahatsız olduysan gidebiliriz." "Yoo eğleniyorum ben." Dedim gülümseyerek o da karşılık verdi. Yaklaşık iki saat sonra kalktık ve yürümeye başladık. "Bu sıcakta yürümek istemen ilginç." "Millie ünlüleri insan yerine koymuyor musun?" Dedi gülerek. "Yooo garibime gitti." Dedim. Bizim evin önüne vardığımızda teyzem çöpleri çıkartıyordu. "Finn!" "Siz tanışıyor musunuz?" "Ah evet, ane ve babam ayrıldıktan sonra bir süre Bayan Clarayla görüşmüştük, bana çok yardımcı oldu." "Evet, seni gördüğüme sevindim Finn. Sonra görüşürüz." "Görüşürüz Bayan Clara. Görüşürüz Mills." Mills... Bana sadece yakın olduklarım Mills der. Yani bu aralar kimse bana Mills dememişti. "Hadi Millie içeri gel." dedi teyzem dalmıştım. Evde teyzemle film izledik. Daha sonra yukarı çıktım, telefonuma mesaj gelmişti bu Finndendi şu çocuğu telefonuma kaydedeyim diye düşündüm.
Finnie
Finnie: Bugün çok güzeldi,sağol🙃

İstemsizce gülümsedim. Hayatım bir düzene girmeye başlamış gibiydi sanki ve yaşadıklarımdan sonra en küçük şeyde bile mutlu olan ben şu an epey bir mutluydum. Teyzem beni aşağı çağırdı. Yemek hazırdı. "Hmm ne güzel kokuyor." "Millie yemeğe bir arkadaşım da gelecek." "Tamam, sorun değil." "Hatta oğluyla tanışmıştınız Lucas." Başımı salladım. Geldiklerinde Lucasla selamlaştık ama çok mutsuz gözüküyordu. Onu bir kere görmüş olsamda bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Yemeklerimizi bitirdiğimizde. Odama çıktık. "Lucas iyi misin?" Kafasını olumlu anlamda salladı. "Dinle seninle bir defa görüşmüş olsak da bir şeyler olmuş ve anlatabilirsin tamam mı? Dinlerim." "Biz ayrıldık." Ağlamamak için kendini zor tutuyordu belli. "Çok üzüldüm. Nasıl oldu?" "Her şey yolunda sanıyordum ama artık istemediğini söyledi. Onu seviyordum Millie. Hemde çok." Giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir. Sen onu değil, o seni kaybetmiştir. Diyecektim ama demedim tabi ki. O kadar da değil. Kollarımı açtım çünkü sarılmaya ihtiyacı vardı. Sarıldık. "Çok sevdiğin insanları kaybetmek nasıl bir histir bilirim. Zamanla iyileşecek kalbin. Merak etme. Elbet başkasıyla tanışacaksın. Şu an ondan daha iyisi olamaz diye düşünüyor olabilirsin. Onu hiç unutamayacağını da düşünebilirsin ama bu düşünceler geçici çünkü onu başkalarıyla gördüğünde her ne kadar canın yanacak olsa da seni iyileştirecek şey bu." Gözleri kızarmıştı. "Teşekkürler Millie." dedi. Daha çok şey söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu belli ki. Biraz daha konuştuktan sonra morali olabilecek en iyi biçimde yerine gelmişti. Telefon numaralarımızı almıştık. Aşağı indiğimizde annesi ve teyzem onun bu neşeli haline bi hayli şaşırmıştı. Birkaç saat sonra gittiler. Teyzemle koltukta oturuyorduk. "Lucasın nesi varmış?"diye sordu teyzem. "Sevgilisinden ayrılmış garibim." Diye yanıtladım. "E nasıl bu kadar çabuk düzelttin moralini?" "Eee psikoloji uzmanlığı kanımızda var demek ki." Dedim. Güldük.

Hater/ Fillie                                               <<TAMAMLANDI>>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin