#19#

397 34 49
                                    

Millie
Bu bilinmeyen nerden çıkmıştı? Kimdi? Neden vardı? Neden doğmuştu? Şu an çok ama çok sinirliydim çünkü Finn ile daha yeni aramız düzelmişken bir daha bozulmasını istemiyorum. Yanlış anlaşılmalar, yalanlar,sırlar... Ne kadar kötü şeylerdi bunlar. Benimse tek istediğim huzur ve mutluluk. Finn'i çok seviyorum ve onsuz nasıl yaşarım bilmiyorum. Bu tıpkı bir bağımlılık gibi ama Finn.. O hayatımda gördüğüm en güzel bağımlılık. Finn aynı nefes almak gibi. Bırakırsan ölürsün. Son aylarda çok acı çektim. Komik olan da be biliyor musunuz? Küçükken bileğimizi ısırıp saat yaparken canımız acır sanardık. Şimdi öğrendim gerçek acıyı. Peki iyi olan ne biliyor musunuz? O acıyı bir daha yaşamayacağıma dair söz verecek birinin olması.
Finn simsiyah gözlerini açtı ve gülümsedi ama böyle en güzelinden. Eğildim ve dudağına bir öpücük kondurdum. "Öhhm öhhm aile var!" "Pardon? Kimmiş o aile?" "Ben ve Finn'in şu tatlı kankası." Dedi ve telefonundan Caleb'in fotoğrafını gösterdi. Anlayamıyorum hani bu Noah'ı seviyordu? Ne kadar şıpsevdi bir kankam var diye yakınırken Finn'in kahkahasıyla düşüncelerimden koptum. Hemen Finn'in ağızını kapattım. "Nopopyosun?" Dedi konuşamıyordu çünkü ellerim ağzındaydı. "Sen öyle ulu orta yerde gülersen olmaz ki!" "Nedenmiş?" "Çünkü kızlar bakar." "Benim gözüm Kedikom'dan başlasını görmez." Benden bahsetiyordu. Ki doğru söylüyor eğer başkası ona bakarsa o kızın gözlerini kopartır, üzerine ketçap sıkar ona yedirirdim. İçimden bunları söylüyordum ama dışımdan Finn'e öpücük yolladım. İçim şeytan olabilir ama dışım bir melek.
Bir saat kadar sonra acıkıp bir kafeye oturduk. Şu an kafede yemek yiyoruz. "Hayır sonra de...."
"Oha Finn? Nasılsın?"
"Jessica?"
"Evet tatlım naber ya."
"İyi de ne arıyorsun burda?"
"Aşkolsun insan bir hal hatır sorar." Dedi ve nedensiz bir kahkaha patlattı. Nasıl bir kız biliyor musunuz? Ağız, burun; saç, baş dalmalık.
"Buraya taşındık da ondan geldim. Aaa bu kim? Kardeşin olduğunu bilmiyordum Finnie!"

Kardeş derken? Bir dakka bir dakka bu kız Finnieme Finnie mi dedi? Yolarım lan ben bunu!

"Kardeşi değil canım sevgilisi. Hem sen hangi yüzle benim Finnim'e Finnie dersin?"
"Bu yüzle canım." Dedi ve yüzünü gösterdi. Komik miydi şimdi bu? Hayır bide kulak kanatan kahkahasını da eksik etmemişti.

"Daha spesifik olman lazım tatlım bir sürü var sende sonuçta."

Kız kesinlikle bunu beklemiyordu. Millie attı gol olduuuu.

"Beni kendinle karıştırma istersen."
"Yoo karıştırmadım. Sonuçta kendime salak beyinsiz, bir boktan anlamayan bir orospu demedim."
"Ya o kadar tatlısın ki ağzına o küfürler hiç yakışmıyor tatlım."
"Gittiği yere yakışıyor sonuçta gerisi önemli değil. Hadi git artık IQ seviyene daha fazla düşmek istemiyorum."
"Çıkmak istemiyorum diyecektin herhalde."
"Cips paketleri gibisin yüzde yetmişin hava."
"Ne yapıyorsun akşam internete kavgada kullanılacak laflar diye mi aratıyorsun?"
"Yok bebeğim biz buna beyin diyoruz ama sende olmadığı için bilemezsin. Hadi şimdi seni şöyle alalım sana bakmaktan gözüm kanadı. Bir daha görüşmemek üzere."

Hele şükür gitmişti oh be. Ayaklandığım yerime geri oturup yemeğimi yemeğe devam ettim tabii bu sırada Finn ve Sadie ağızları açık bana bakıyorlardı.
"Sen neymişsin be Mills."
"Valla kaç yıllık kankam bu kadar gurur duyduğumu hatırlamıyorum."
"Yani doğrudur." Dedim gülümseyerek.
"Oh be gitti sonunda." Dedi Finn kendini arkaya vererek.
"Ha bu arada aşkım kimdi o acaba?" Dedim ve bir bakış attım. Benden önce bunun gibilerle mi birlikteydin beyinsiz? Şanslı ki beni buldu kürdan beyinli. Bakışı atmıştım. O bakışın nasıl bir bakış olduğunu hiç sormayın.

"Ya şimdi bu Caleb bi kızı seviyordu."
"NE? Hala seviyor mu?" Dedi şıpsevdi Sadie.
"Hayır ya sakin. Neyse kız da Jessica'nın yakın bir arkadaşıydı ben de beraber takılmaları için onunla sevgili oldum. Ayrıldık ama kız peşimi bırakmadı. Mesele bu."
"Tamam ama o kızı etrafında görür..."
"Merak etme Kedikom. Uzak durcam ondan söz."
"Yuh Mills Finn Wolfhard'ı bu hale getireceğini hiç düşünemezdim."
"Yani vardır öyle yeteneklerim."
"Nasıl hale getirmiş beni?"
"Nasıl desem.. Hanımcı."
"Beni hanımcı da yaptınız ya pes artık." Dedi ve yemeğine geri döndü. Her şey çok güzeldi. Gülüyorduk, eğleniyorduk ve en iyisi de bunları en çok değer verdiğim iki insanla yapıyorduk.
                                🖤🖤🖤
Millie bunları dedi ya hayatın da yapacak işi yok. Dedi dur ben bunun keyfinin içine edeyim. Ne olduğunu tahmin ediyorsunuzdur zaten. Bilinmeyen mesaj attı. Şu piç olan. Hani var ya yüzsüz. Ya şey işe şerefsiz olanı.

Bilinmeyen: Prensesimmmm

Bilinmeyen: Kalktınız gittiniz nerdesin?

Ben: Ebenin nikahındayız gelcen mi? Bana da böyle laflar ettiriyorsun ya bilinmeyen umarım hayat benimkine yaptığı gibi senin hayatının içine de sıçar.

Bilinmeyen: Ne yaptım ben şimdi ya?

Ben: Doğdun. Bir de doğmakla kalmayarak bana mesaj attın.

Bilinmeyen: Özür dilerim ;(

Ben: İnsanlar emoji diye bir şey icat etmiş kullansana malak.

Bilinmeyen: Ayıp ediyorsun sevdiğim.

Ben: Ya sen masaj atmadan önce mutluydum ben. Hadi sg artık.

Bilinmeyen: Ben de seni seviyorum Aşkımm♥️

Ben: Bilinmeyen senin sevgin Finn'in yanında Çin malı.

Millie çevrimdışı

Bilinmeyen: Sevgimi hiçe sayabilirsin Millie ama unutma. Ne sıradan bir sevgiyi yaşayacak kadar basit biriyim. Ne de seni sıradan bir sevgiye malzeme yapacak kadar herhangi biri.

Telefonu açmadan mesajı okuyup gözlerimi devirdim. Keşke kim olduğunu bilsem. Diye geçirdim içimden. Çünkü o zaman yanına gidip bu mesajları yazan parmaklarını kopartabilirdim. Kaşlarım çatışmış olacak ki:
"Bir şey mi oldu Kedikom?" Dedi Finn. Çok tatlı değil mi? Her haliyle. Burnunu sümkürse yine tatlı olur şerefsiz.
"Yoo her şey yolunda." Dedim gülümseyerek. Şu anonim i halledebilsem diye geçirdim içimden. Ama inanıyorum anonim meselesi bitince her şey daha güzel olacak.

*^*^*^*^*^*^*^*^*^*^*
Anonim hakkında düşüncelerinizi alalım👉👉👉

Hater/ Fillie                                               <<TAMAMLANDI>>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin