#15#

456 49 14
                                    

Millie
Dün çok güzeldi Finn ile sahilde yürümüştük. Artık sevgiliydik. Onu çok seviyordum. Dün sahilde şunu fark ettim ki Finn'i tanımadan önce sevmemem için hiç sebeb yoktu. Nefretim sebebsizdi. Anladım ki ben Finn'i hep sevmişim ama sevgimi nefretimle kapatabileceğimi düşünmüşüm. Yeni öğreniyorum ben de bunları. Kalbim söylememiş bana ne hissettiğini, hislerimi sahibinden; benden saklamış. Artık annem, babam, Noah ya da Sadie yoktu. Ben, teyzem ve Finn vardı. Eski yalanların yerini sevgi ve huzur almıştı.
                          🦋🦋🦋🦋🦋
Şuan ne mi yapıyorum? Finn ile buluşacağımız yere geç kalmamak için kıyafet arıyorum. Şu an benden büyük dolabın içinde (ki bu boyumu göze alırsak pek de şaşırtıcı değil.) kıyafet bulamıyordum! Giyecek hiçbir şeyim yok diye bağırmak geliyor içimden ama teyzemin gelip de beni dövmesini istemediğimden sümüklerimle beraber içime atıyorum. Hastayım da. Şu an bulunduğum durumu bir ben bilirim bir de Sadie ama o artık yok. Son zamanlarda Sadie'yi çok düşünmeye başladım. Dolaptan dizleri yırtık siyah kotumu alıyorum ve teyzemin odasına geçiyorum. Eğer odadaysa "Allah rızası için bu garibana kıyafet." diyecektim ama eğer odada değilse gizlice işimi halledip çıkacaktım. Ama neyse ki içerde değildi. Ben de beyaz bir t-shirt ve accık uzun lacivert kot ceket aldım ve çıktım. Kot ceketin içine siyah bir hırka da giydim ve mutfaktaki teyzeme gözükmeden çıktım. Finn kapıda bekliyordu.
"Ben geldimmm."
"Çok güzel olmuşsun dememe gerek bile yok bence." dedi ve yanağımı öptü. Bu çocuk çok tatlı yaa. Bir süre sonra kafeye geldik ve bir masaya oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra Finn'e alıcı gözlerle bakan kızlara. "O benim hadi naş naş!" Bakışı atarken Finn konuşmaya başladı.
"Mills kızlara ne diye öyle bakıyorsun?"
"Bırakayım da kesmeye devam mı etsinler?"
"Sen yanımdayken ancak nişan yüzüklerimizin arasındaki kurdeleyi keserler." dedi. Finn senin benzetmene sıçayım Finn.
"Finnie bu benzetme için çok düşündün mü?" Dedim gülümseyerek. O da gülerek karşılık verdi. O sırada yemeklerimiz geldi ve kelimenin tam anlamıyla yumulduk. İkimiz de konuşmadan yemek yiyorduk ki Finn'in telefonu çaldı. "Mills benim acilen gitmem gerek menajerim çağırıyor. Ama söz telafisi olacak bunun." dedi ve sinsice göz kırptı. Finn kasada hesabı ödedikten sonra çıktı. Yemek yerken aynanda Instagramda gezinirken biri masanın yanına geldi. Kafamı kaldırdığımda bu Lucas'tı. "Neden tek başınasınız hanım efendi? Oturabilir miyim?" Gülümsedim Lucas ile onun moralini düzelttiğimden beri yakınız. "Tabi ki." Dedim. "Eee neden yalnızsın?" "Finn vardı da bir işi çıktı gitmek zorunda kaldı." "Tam vaktinde gelmişim desene." Dedi ve kendine çikolatalı milkshake söyledi. "İlişkiniz nasıl?" "Aslında çok iyi." "Mutlu olmana sevindim." Dedi gülümseyerek. "Neden sordun?" "Mills yanlış anlama ama seni çok seviyorum ve doğrusunu söylemek gerekirse Finn'e pek güvendiğim söylenemez hem ne bileyim çocuk ünlü falan ya." "Bence haksızsın. Doğrusu ben de başlarda Finn'i sevmiylrdum ama inan bana tanıdıkça seversin." 1-2 saat daha konuştuktan sonra kalktık. "Güzel bir gündü sağol Lucas." Dedim ve vedalaştık. Eve gittiğimde teyzem montunu çıkartıyordu yeni gelmişti anlaşılan.
"Millie beyaz t-shirtümü....."
Teyzeme 32 diş gülümsüyordum
"Sabah o t-shirtü ne madar aradım biliyor musun Millie!"
"Bende seni seviyorum görüşürüzzz." dedim ve koşarak yukarı çıktım. Teyzemle 1.5 aydır burdayım ama burda daha be kadar kalabilirim bilmiyorum. Ava'yı ve Charlie'yi özledim. Sadie ve Noah'ı. İnsan elinde olmadan özlüyor. Avayla oynadığımız oyunları, Charlieyle kavgalarımızı, Sadieyle yaptığımız dedikoduları, Noah ile şakalaşmalarımızı özledim. Sanırım geri döneceğim ama Finn... Onu bırakamam ki. Hayır istesem de bırakamam ama istemiyorum da. Birdaha buluştuğumuzda bu konuyu açacağım. Ve umarım Brooklyn'e gelmeyi kabul eder.  

Finn
Saat 20.00'dı ve Millie'ye mesaj atmaya karar verdim.
Mills♥️
Ben: Selam napıyorsunnn

Mills♥️: Hiiç oturuyordum. Finnie ben de tam sana yazacaktım.

Ben: Yaa ne oldu?

Mills♥️: Ya şey diyecektim be zaman Brooklyn'e döneceksin?

Ben: Niye sordun ki şimdi? Bilmem gitmiycem herhalde.

Mills♥️: Net bir şey yok yani.

Ben: Yok ya burdayım ben baya bi. Neden? Bir şey mi oldu?

Mills♥️: Finn ben Brooklyn'i özledim.

Ben: NE?

Mills♥️: Üzerinden uzunca bir süre geçti sonuçta hem annemi affetmesem de Sadie ve Noah annemin yalancıları. Onları suçlamak doğru değil gibi. Ben sanırım Brooklyn'e gideceğim.

Ben: Ya ben, biz?

Mills♥️:Tabi ki sen de geleceksin! Senden hayatta ayrılmam!

Ben: Bence bu hiç iyi bir fikir değil. Yarın konuşalım olur mu? Parkta buluşuruz hem saat geç oldu.

Mills♥️: Finn saat 20.00 farkında mısın? Ayrıca sen benimle Brooklyn'e gelmek istemiyor musun?

[Harbi ne saçmalıyordum ben?]

Ben: Millie saçmalama. Seninle cehenneme bile gelirim.

[Ama Brooklyn olmaz]

Mills♥️: Brooklyn'i tercih ederim. Hem neden bu kadar uzattın?

Ben: Yarın sabah konuşalım olur mu? Mesaj atarım sana. Çok seviyorum seni

Mills♥️: İyi bakalım öyle olsun. Ben de seni seviyorum😻😻

******************

Hater/ Fillie                                               <<TAMAMLANDI>>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin