Bölüm 13

38 10 4
                                    

Işınlanır ışınlanmaz Onur'un ayağı kaydı ve kucağında Ceren ile beraber yere düştü. Ancak yere çarptığında çıkan tek ses Onur'a ait değildi. Ceren bile gözleri kapalı da olsa sarsıntının etkisiyle canı acımış ve inlemişti. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Onur koca bir çamurlu su birikintisinin ortasında oturuyordu. Anlaşılan yeni yağmur yağmıştı ve yerler çamur, hava kasvetliydi. Ceren'i Onur'dan kaptığım gibi kısmen daha temiz bir yere oturttum ve gözlerini zaten karanlık olan sokağa alıştırdığında artık daha fazla dayanamadan sordum, "Nasıl hissediyorsun?". Sorumun cevabını Ceren öksürünce aldım. Ağzını kapattığı eli kan içinde kalmıştı. O an ne yapacağımı bilemedim. Öylece donup kaldım. Ceren'i kaybedemezdim. Neyse ki olanları Onur da görmüştü ve yerden zar zor kalkıp hızla yanıma geldi. Beni dürtüp, "Bir şeyler yap!"diye bağırdı. Bana diyordu ama gözlerini bir an için bile her an yıkılacakmış gibi gözüken Ceren'den ayrılmıyordu. Ben bir Mor İxia'yım. Daha önce hiç denememiş olsam da bir Şifacı'nın yaptığı her şeyi yapabilirim. Onur, daha fazla dik duramayacakmış gibi gözüken Ceren'in yavaşça kaldırıma uzanmasına yardım etti. Ben de derin bir nefes aldım ve bir elimi Ceren'in alnına, öbürünü ise vücuduna koyarak iyileştirmek istedim. Ceren'in vücudunda ellerimin dokunduğu yerler parıldamaya başladı. Daha sonra da bütün vücudu. Vücudu parladıkça, bir kısım siyah duman da o parlaklığı örterek Ceren'in vücudundan çıkıp toprakla karışıyordu. Onur, ayaklarının altındaki toprağa girmeye çalışan kara dumanları görünce bir adım geri sendeledi. Dumanlar o kadar yoğun çıkıyordu ki bir süre sonra ellerim duman içine gömülmüştü. Ceren ise hiç gözükmüyordu bile. Aniden sağ elimde çok keskin bir acı hissettim ve bağırıp ellerimi çektim. Ancak benimle aynı anda bağıran Ceren'e bakmayı elime bakmaya yeğledim. Onur'un telaşlı gözlerini üzerimizde hissedebiliyordum. Ben ellerimi çekince dağılan dumanların açığa çıkardığı Ceren'e sorarcasına baktım. Canının neden acıdığını merak ediyordum. Ancak Ceren çok daha iyi görünmesine rağmen, yüzündeki umut çok uzun sürmedi. Endişeli gözlerle bana bakıp bacaklarını hissedemediğini söyledi. Hızlı hızlı nefes alıyor ve gözlerinden yaş üstüne yaş akıtıyordu. Bense ne yapacağımı bilemeden öylece duruyordum. Sanki donup kalmış gibiydim. Ceren bütün bunları yaşıyordu çünkü benim önüme atlamıştı ve aslında bana gelmesi gereken güç dalgası Ceren'e çarpmıştı. Şu an onun halinde benim olmam gerekirdi. Bu kadarı çok fazlaydı. Ani bir hışımla ayağı kalktım ve "Bunu düzelticez" dedim. Onur'a Ceren'i almasını ve beni takip etmesini söyleyip bir an önce yola koyuldum. Bana Tuhaflar Diyarı'nı anımsatacak bir şey arıyordum, herhangi bir şey. O ıslak sokakta attığım her adımla beraberinde bir nefes alıyordum ama beni aşağı çeken bir şey vardı, sanki bütün gücümü emiyordu. Var gücümle bu ıssız yolu çevreleyen binalarda gözümü gezdiriyor, tanıdık bir şey arıyordum. Arkamda Ceren'i taşıyan Onur'un bana yetişmeye çalışan ayak seslerinden ve her adımımda çıkan su sesinden başka bir ses duymuyordum. Kaybolmuştuk ve tükenmiştim. Bir anda elimden dirseğime kadar uzanan keskin bir acı hissettim. Daha acıya tepki veremeden elim ayağım güçten kesildi ve kendimi ıslak zeminde buldum. Ancak yere düştüğümde sağ elimin denk geldiği yerin altından sarı bir ışık geldi ve şimşek gibi bir hızla yoldaki bir çatlağı aydınlattı. Anlaşılan bize yolu gösteriyordu. Onur, endişeli gözlerle bana bakıyordu ama bir yandan da heyecanlanmış gibiydi. Ona yolu takip etmesini ve hemen arkalarında olduğumu söyledim. Onur önüme geçer geçmez acıyan elime baktım ve elimin kapkara olduğunu gördüm. Kötü olansa sadece elimin değil dirseğime kadar bütün kolumun karardığını fark etmemdi. Ama bu noktada vazgeçemezdim, Onur'u ve Ceren'i yüzüstü bırakamazdım.

YORUMLARINIZI VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM...🌝

🔱CESUR DİŞ🔱
🐺🌘🌗🌖🌕🐺

İXİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin