Bölüm 12

48 11 2
                                    

Arkan, yarasalarına üstüme gelmeleri için emretmişti. Yarasalar her nasıl oluyorsa ağızlarından mavi alevler saçarak bana doğru geliyordu. Bu görüntü karşısında donup kaldım. Bevi ve Onur aynı anda yarasalara saldırmaya ve yönlerini şaşırtmaya çalışıyorlardı. Onur yine alev almıştı ancak bu sefer alevleri kırmızı ve turuncu tonlarındaydı. Yarasalara karşı ellerinden alev püskürtüyordu. Bunu yaparken kendi yaptığı şeyden etkilenmiş gibi ara sıra ellerine de bakıyordu. Bevi ise Zümrüt'ü yarasaların aralarına büyük ve yeşil bir kartal olarak salmış bir yandan Zümrüt'ün yarasaları avlamasını izlerken bir yandan da güç dalgaları gönderiyordu.

Arkan ise yarasaların oluşturduğu büyük sisin arkasında belirdi ve ellerinden çıkmaya başlayan mavi dumanların bir güç dalgası oluşturmasına izin vererek benim üzerime gönderdi. O an sadece o ve ben vardık. Beni kurtarabilecek kimse yoktu. Güç dalgası tam üstüme geliyordu ki tam o sırada hiç beklemediğim bir yönden darbe yedim, sağımdan. Ceren beni var gücüyle itmiş ve mavi güç dalgalarından kurtarmıştı. Ama ne pahasına. O mavi güç dalgasının Ceren'in vücuduyla buluşuşunu ve Ceren'i yaklaşık 10 metre arkamızda bulunan duvara sertçe çarpışını gördüm. O an hissettiğim pek çok şey vardı. Ama aralarından en baskını endişeydi. Daha bir kaç gün önce tanıştığım bir kız beni nasıl ailesi yerine koyardı? Ben bile onu daha çok iyi tanımazken nasıl kendi canını benimki için ortaya atardı? Ceren'in yerde baygın bir şekilde yatarken görünce içimdeki bir duygu, öfkem daha da alevlendi. Öfkemi dışa vurarak bağırdım,  yumruğumu yere vurduğumda yer çalkalandı ve sanki büyük bir dalga gibi yarasaların ve Arkan'ın üstüne yöneldi. Arkan'ın yüzünden geçen duyguları sırasıyla görebiliyordum; şaşkınlık, korku, hırs, öfke. Topraktan dalgam yarasaların ve Arkan'ın üstlerine geldiğinde bütün yarasalar mavi bir toz bulutuna döndü ve kayboldu. Arkan ise dalgayı yumruğuyla delip geçti ve üstüme bir başka güç dalgası gönderdi. Bu seferki daha büyüktü ve bir şimşeğe benziyordu. Ancak bu sefer hazırlıklıydım. İki yumruğumu birbirine vurdum ve Şira daha önce hiç görmediğim büyüklükte bir şeye dönüşerek önümde belirdi. Bir ejderhaya. Kesinlikle büyüleyiciydi. Derisinde parıl parıl parıldayan mor ve beyaz arasında geçiş yapan pullar vardı. Göğe uzanan gümüş rengi kıvrımlı boynuzları bir tacı anımsatıyordu. Kaslı ve fazlasıyla güçlü gözüken bacakları göz alıcıydı. Kanatları ise akıl almaz bir büyüklükteydi. Tek bir kanadı vücudunun iki katıydı ve açıkçası vücudu da pek küçük sayılmazdı. Arkan'dan gelen güç dalgasını kanatlarını kalkan yapıp savuşturdu. Güç dalgasını savuşturur savuşturmaz Tuhaflar Diyarı'nın bile duyduğunu düşündüğüm bir şiddette kükredi. İçimde bir şeyler dolup taşıyordu, gücü her yerimde hissediyordum. Bevi'ye baktığımda yüz ifadesinin endişeli olduğunu gördüm.Ama bir yandan gururlu gibi de gözüküyordu. Ancak bu savaş burada bitecekti. Bevi'ye baktım ve ailemin yanına ışınlanmasını istedim. Bevi zihnimi okumuştu, "Hayır!"dedi ama nafile. Bir saniye sonra gözden kayboldu. Onur, Arkan'la ilgilenme işini bana ve Şira'ya bırakıp Ceren'in dibinde yattığı duvara koştu. Ceren'i kucaklayıp, "Hazırız!"dedi. Bende Şira'nın Arkan'a yığınla ateş püskürtmesini ve o ateşlerin Arkan'ı içine alacak bir küre oluşturmasını sağladım, aynı Büyükannem Ceren'le benim üzerime yanlışlıkla ateş topu fırlattığında suyla yaptığım gibi. Arkan üzerine saldığım bu ateş küresinden kurtulmaya çalışırken, bende Ceren, Onur ve Şira ile Tuhaflar diyarına ışınlandım ve ışınlanmanın etkisiyle etraf yavaş yavaş kaybolurken evi iki köşesinden tutar gibi yapıp kendime çektim. Böylece evimin Arkan'ın üzerine yıkılmasını sağladım. Belki bu onu durdurmaya yetmezdi ama bize zaman kazandıracağı kesindi. Evim yerini karanlık ve nemli bir sokağa bırakırken Arkan'ın donuk bağırışları kayboldu.

YORUMLARINIZI VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM...🌝

🔱CESUR DİŞ🔱
🐺🌘🌗🌖🌕🐺

İXİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin