Bölüm 6

81 24 5
                                    

Bende dahil bütün ailem yüzünde aşırı gergin bir ifade ile saniyesinde sesin geldiği tarafa döndü. Tek şaşırmamış ama sıkılmış olan kişi Bevi'ydi. İşte Ceren bizden 5 metre kadar ötede ağzı kocaman açık dikiliyordu. Büyükanne Pakize aşırı heyecanlanmış olsa gerek ki tam Ceren'in üstüne kocaman bir ateş topu fırlattı. O an ne yapacağımı bilemedim sadece tek istediğim şu ana kadar edindiğim tek arkadaşımın ölmemesiydi.

Stresle Ceren'e doğru yöneldim. Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama daha 1 saniye geçmeden Ceren'in yanına gelmiştim bile ve ateş topu bize doğru gelirken aklımdan geçen kavramlar sadece; su, göl, deniz ve okyanustu. Ateş topu bize ulaştığındaysa bir anda etrafımızda bir su küresi belirdi. Bir su küresinin içindeydik. Ateş topu küreye çarptı ve buharlarla beraber yok oldu. Kabul etmeliyim büyüleyiciydi. Tehlike geçtiğindeyse, küre sanki yerçekimini hatırlamış gibi bozuldu. Ama yere baktığımdaysa tamamen kuru olduğunu gördüm.

Ceren ve ben kesinlikle olayın etkisinde kalmıştık ve aileme baktığımda onların da en az bizim kadar şaşkın olduklarını gördüm. O sırada kahkahalara boğulmamıza neden olan ses kardeşim Zehra'dan geldi. "Vaaaaaay be!" Sonuçta bu olanlar sadece Ceren için değil hepimiz için yeniydi. Herkesin güldüğü bir anda Bevi çıldırmış gibi Büyükanne Pakize'ye döndü ve, "Napıyorsun be kadın?! Az kalsın öldürüyordun çocukları!" diye bağırdı. Zaten yüzü asık olan Büyükanne Pakize'nin yüzü iyice asıldı ve bana dönüp, "Çok özür dilerim çocuklar. Tamamen refleksti. Gerçekten çok özür dilerim." dedi. Duyduklarımın altında resmen ezildim. Büyükannemin benden böyle özür dilemesi olacak iş değildi. "Hayır büyükanne sen tamamiyle haklıydın. Beklenmedik bir olaydı." Büyükannem bu söylediklerimin üzerine bana sarıldı ve eski yerine geçti.

Yaşananlardan sonra kısa bir sessizlik oldu. İlk konuşan yine Ceren'di, " Iıı acaba zahmet olmayacaksa bir bardak soğuk su alabilir miyim?" Annem 2 saniye içinde mutfağa gidip elinde bir bardak su ile Ceren'in önünde belirince Ceren derin bir nefes aldı ve teşekkür edip suyu içti. Bardağı yanında ki cam sehpaya bırakırken çıkan ses elinin zangır zangır titrediğine işaretti. Bütün bunları görünce istemsizce kıkırdadım. Ceren'in durumunu Bevi de fark etmiş olsa gerek ki Ceren'e dönüp, " Merak etme çocuğum şimdi bunların hepsi geçecek." dedi ve anlamlı anlamlı bana bakmaya başladı. Ama bir şey anladıysam ne olayım. Bir süre benden cevap alamayınca konuşmaya karar verdi, " Elif aramızda hiç Hafızacı yok ve ben yanımda olmayan tuhaflıkları taklit edemem. Bunu sen yapmak zorundasın." Bunları duyar duymaz bir kahkaha patlattım ve, " Gerçekten çok komik bir an edindiğim tek arkadaşımın hafızasını silmemi istediğinizi sandım."dedim. Ama tek gülen bendim. Etrafımdakiler bana anlayış bekleyen gözlerle bakıyorlardı."Ah hayır. Kusura bakmayın ama Ceren'in hafızasını silmiyorum." Zaten titreyen Ceren bütün olanları kocaman açtığı gözleriyle ve korkudan birbirine çarpan dişleriyle izliyordu. Son söylenenlerden sonra daha çok titremeye başlamıştı, " Ben kimseye hiçbir şey söylemem merak etmeyin. Sizin güçleriniz olduğunu yani. Hatta unuttum bile." dedi titrek sesiyle. Sanki Halam Ceren'i daha da korkutmak istermiş gibi "Merak etme unutucaksın." dedi. Bunun üzerine Ceren titremeyi kesti ve bir süre olduğu yerde kalakaldı. Sonra adeta yere dökülen bir su gibi yere yığıldı. O sırada arkamdan bir ses geldi, "Aaaa bayıldı." Zehra. Ceren bayılır bayılmaz yanına gittim ve, " Kusura bakmayın ama bugün kimsenin hafızası silinmiyor." dedim ve Ceren'e dokunarak Ceren'in evine gitmeyi hayal ettim. Ben daha önce hiç gitmemiştim ama sonuçta Ceren gitmişti bende onun hafızasını kullandım. Sonuçta ben bir İxia'yım. Ben Ceren'e dokunur dokunmaz etraf bulanıklaştı. O anda son duyduğum Bevi'nin "Dur!" diyen sesiydi. Sonra anında hiç tanımadığım bir yatak odasındaydım. Cereni tuttum ve yatağın üstüne koydum. Ya tüy gibi hafifti ya da bir İxia olduğum için öyle gelmişti. O uyurken bende etrafa bakınmaya karar verdim. İstikamet buzdolabı! Ama içi neredeyse boştu. Sadece derin dondurucuda bir az et vardı. Hüsran içinde geri döndüm. Ev toz içindeydi. Sanki biri uzun süredir temizlik yapmıyordu. Ceren'in yanına gittiğimde Ceren'in uyanmış olduğunu ve anlamsız anlamsız tavana baktığını arada bir şaşkın gözlerle odaya göz gezdirdiğini gördüm. Beni görünce bir çığlık patlattı. Kulağım resmen sağır olacaktı. "Ceren napıyorsun, beni sağır etmek falan mı istiyorsun? Ben Elif." Şaşkın gözlerle bana baktı ve "Elif?"dedi. "Elif yaa. Ben hani okuldan Elif." " Ben buraya nasıl geldim?" "Ceren sen hep buradaydın zaten." "Ama biz senin evindeydik ve senin güç-." Sözünü bitiremeden araya girdim ve, " Onların hepsi rüyaydı Ceren endişelenecek bir şey yok." "Rüya mı? Ama çok gerçekçiydi." Bir süre bu konu hakkında düşündü. O sırada bende rahat bir oh çektim. Sonra birden, "İyi de sen bunların benim gördüğüm rüya olduğunu nereden biliyorsun ayrıca ben neden buradayım!?" " Ya Ceren ne bileyim tahmin ettim falan yani ve ne demek neden buradayım? Burası senin evin!" " Aaaa eveet hatırladııım." Ceren bunları söyleyince tam rahatlamıştım ki sözüne devam etti, " Üç yıl önce taşındığımız ev! Burayı 2 genç turiste satmıştık!" "Ne!" "Ve asıl soru burayı sen nasıl biliyorsun!" Büyük bir hüsran içinde elimi kafama götürdüm ve küçük boğuk bir çığlık attım. "Bak Ceren kusura bakma ama çalıştım, gerçekten denedim ve olmadı. Bundan böyle sen benim sırdaşımsın. Gördüklerinin hiç biri rüya değildi hepsi gerçekti. Benim güçlerim var ve bu evi senin hafızandan buldum. Evinin burası olduğunu sandım ve ikimizi buraya ışınladım. Büyük ihtimalle Bevi evde delirmiştir ama-" Ceren sözümü kesti, "Bevi şu hafızamı silmeni isteyen kadın mı?" "Evet ama merak etme silmeyeceğim. Hatta gerekirse balılık yemini ederiz." "Bağlılık yemini de ne?" " Hmmm nasıl anlatsaaaam, şöyle söyliyeyim eğer birine bağlılık yemini edersen iki tarafın da işi görülene kadar birbirine bağlanırsın ve verdiğin sözden asla çıkmazsın. Birbirine yalan da söyleyemezsin tabi. Ha bir de tuhaflar arasında bir biriyle içten konuşma var ama Netlerde işe yarıyor mu bilemem. Sanırım gerekirse öğreniriz. Bir çok kişi aynı anda bağlılık yemini edebilir bu kolay bir işlemdir ama edenlerin ellerinin birbirine değmesi gerekir tabi öbür elleri de kalplerinin üzerinde olmalı. Bu yüzden o kadar da fazla kişi yapamaz. Ama büyük guruplarda edilen bağlılık yeminleri genelde ölümle son bulur." "Ne! Ölüm mü!?" "Ha evet eğer yemini karşı taraftakilerin isteği dışı bozarsan yani onlar boz deseler bile içten demezlerse, yemini bozduğunda ölürsün." dedim ve gülümsedim. Ceren ise dehşete düşmüş gibi bakıyordu. Sonra kendini topladı ve "Böyle bir dünyanın varlığını öğrendikten sonra unutmak çok kötü olurdu ve tabi senin gibi bir arkadaşı kaybetmek. Eğer gerekirse ben varım."dedi ve gülümsedi. Bir süre karşılıklı oturup hayaller kurduk. Yani en azından ben öyle yaptım. Sonra eve dönmemiz gerektiğini hatırladım ve "Ceren artık gitsek iyi olur. Merak etme hafızanı silemeyecekler."dedim. "Tamam hadi gidelim." Ceren'in elini tuttum ve evde olmayı hayal ettim. Bir anda etraf bulanıklaştı ve anında evdeydim.

YORUMLARINIZI VE BEĞENİLERİNİZİ BEKLİYORUM...🌝

🔱CESUR DİŞ🔱
🐺🌘🌗🌖🌕🐺

İXİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin