0.9

2.1K 188 91
                                    

Jaemin'in gruba gönderdiği resim ve Donghyuck'un kimliğinin deşifre olmasının ardından birkaç hafta geçmişti. O zamandan beri her okul çıkışı Donghyuck'la belirlediğimiz bir kafe veya alışveriş merkezinde buluşuyor, zaman geçiriyorduk. Şimdi ise zil çalmış, kapının önünde çıkmasını bekliyordum.  Donghyuck'la takıldıkça gerçekten iyi biri olduğunu ve bana değer verdiğini anladım, kendini değiştirmek uğruna çok sıkı çalışıyordu. Bunların arasından en saygı duyduğum gidip Taeyong ve Ten-hyung'dan özür dilemesiydi sanırım. Artık beraber konuşurken daha rahattık, hep beraber dolaşabiliyor, sohbet edebiliyorduk. Atlattığı şeylerden sonra diğer öğrenciler tarafından pek sevilmese bile yüzündeki parlak gülümsemesi solmuyor, güçlü kalmayı başarıyordu.
Bu yüzden Donghyuck'u bir çiçeğe benzetirim. Üzerine basılsa bile tekrar kalkmayı başarır, yine açardı. Üstüne basılması onu soldurmazdı, kalkmayı biliyordu çünkü. Lee Donghyuck, açmak üzere doğmuş bir çiçek gibiydi.
"Biraz geç kaldım hyung, kusura bakma." dedi Donghyuck bana sarılırken.
"Sorun değil, bugün gitmek istediğin bir yer var mı?"
"Evet, evinin yanındaki kafeyi hatırlıyor musun? Seninle konuşmam gereken bir şey var."
Cevap vermedi ve beni takip etmeye başladı. Kısa bir süre yürüdükten sonra sokak kenarındaki tek katlı kafeye varmıştık. Buraya gelmeyi severdim, fazla insan gelmezdi çünkü. En arka köşedeki masaya yatırdı oturduk ve içeceklerimizi sipariş ettik.
        "Ne konuşacaktık?"
        "Değişeceğini söylediğinde sana verdiğim cevabı hatırlıyor musun?"
        Kızarmıştı:"E-evet..."
        "Değiştiğini düşünüyorum Hyuck."
"Bu demek ki-"
        "Senden hoşlanıyorum."
        Kafeden çıktık ve havanın henüz kararmamış olmasından yararlanarak bir parka gittik, biraz da orada takılınca sallana sallana Donghyuck'un evine kadar gittik. Neden acele etmemiz gereksin ki? Zaman bizim için daha yavaş geçiyor, mutlu olduğumuz her saniyeden zevk alırken duruyordu sanki.
      Kapının önüne geldiğimizde içeri girmeden önce durmuş, yanıma yaklaşıp sıkıca sarılmıştı. Kollarımı karşımdakinin beline sardım ve utangaçça gülen yüze baktım:"Seni seviyorum Donghyuck." yüzüne daha da yaklaştım ve aramızda yok denilecek kadar küçük olan mesafeyi de kapattım ve Donghyuck bana karşılık verirken ellerim belinden aşağı doğru ilerleyip kalçasını buldu.
     Donghyuck'un burnunun donduğunu hissedince durduk ve sonrasında yüzümde sevincimin kaynağı olan bir gülümsemeyle evime doğru yola koyuldum.
•••••••
[03.46]

jeno: Renjun, bu sefer cevap versen iyi olur. Terslemeye sakın kalkma.

renjun: Ne oldu?

jeno: Tahmin et kimleri yiyişirken yakaladım?

renjun: Ne dediğini anlayamadım Jeno

jeno: *Görüntü* Açıklamama gerek var mı? Arkadaşın Mark benim arkadaşımı yiyordu neredeyse.

renjun: Yaptıklarınızdan sonra ona arkadaş diyebileceğinden emin misin?

jeno: Terslememen konusunda uyarmıştım.

renjun: Her neyse, mesaj atmandaki asıl amaç ne?

Resmi öylesine atmayacağını biliyorum, sökül o yüzden.

jeno: Doğru tahmin, aşağı in Huang Renjun.

renjun: Sabahın dördü neredeyse, niye aşağı inecekmişim?

jeno: İsteğimi yerine getirirsen makinemi alıp istediğin fotoğrafları silebilirsin.

renjun: İsteğin ne peki?

[görüldü]

renjun: Utanma söyle, yüzsüzün tekisin nasılsa

jeno: Beni öpmeni istiyorum Renjun, çıktığımız günlerdeki gibi.

Aşağıdayım, acele etsen iyi olur.

••••••
İyice Noren olacak gibi gözüküyor, bu hikaye nereye gidiyor bilmiyorum... Umarım hoşunuza giden bir bölüm yazmayı başarmışımdır, pek yazamadım bugün, yoğun okul programı beni öldürüyor ve yazacak güç bulamıyorum. Buna rağmen bölümsüz kalmayın diye yazıyorum slsnnskslahddk

   Bye~~

i hate you||markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin