20. BÖLÜM "Gezegen."

8.7K 505 26
                                    

Keyifli okumalar, destek olmayı unutmayın 🌠🖤

Emir'den...

Suratını ellerimin arasına alıp bundan sonra orada nefes almak istiyordum. Nefes almaya bile hakkı olmayan bir adam olarak bunu istemek bile beni kötülerden biri yapardı.

Anlatmamı istiyordu, anlatmak istiyordum. Gördüğü adamla uçurumlar vardı aramda üstelik bunu anlayacak kadar zeki bir kızdı. Aslına bakarsanız gördüğüm en zeki kızdı.

Son iki yılımı saymazsak birçok kızla vakit geçirmiştim karşımda ağlayıp durmaları her zaman canımı sıkmıştı ama Mira farklıydı gözünden akacak tek damla yaş için yaşamayı bile göze alabilirdim.

Kaskatı kesilmiş vücudumu zorlayarak onu kollarımın arasına aldım. Yaralı bir kuş kadar zayıf düşmüş bedenini göğsüme gömdüğünde aklım almıyordu, bana nasıl nefes aldırıyordu bilmiyordu.

Kıvırcığın en güzel haline sahip saçlarını arkaya atıp derin bir nefes aldım. Ciğerlerimi onun kokusuyla doldurduğumda dahi sakinleşiyordum. Her sabah onu gördüğüm an karanlığa boğduğum tüm sokaklarımı ışığıyla aydınlattığını bilmiyordu.

Yaralarıma ne kadar yakın olduğundan haberi bile yoktu bazı zamanlar onlara dokunduğunu anlatsam ne derdi? Gitmek zorunda olduğumu söylesem beni anlamazdı o kadar kırılgandı ki beni anlaması imkansızdı.

Bir gün onun elini tutabilmek için buradan kaçmak zorunda olduğumu asla bilmeyecekti.

Anlatmadığım Emir'e böyle güzel bakarken anlattığım adamın suratına bile bakmayacağını biliyordum. Henüz ben bile kendime inanmamışken onu nasıl inandıracaktım?

Narin bedeni kollarımın altında kıpırdamaya başladığında ne kadar zamandır zihnimin sesini dinlediğimi bilmiyordum.

Anlatacaktım ama önce kendi hikayemin doğruluğundan emin olmam gerekiyordu. Her şeyi birleştirdiğimde ya ona anlatacak bir hikayem olacaktı ya da sonsuza kadar benden uzak kalmasını sağlayacaktım.

"Emir..." dedi tınısını hiç kaybetmeyen sesiyle.

"Söyle güzelim."

"Kolların..." dedi çırpınır gibi. "Nefes alamıyorum üzerime yattın resmen."

Kollarımı kaldırdığımda bir çırpıda gün yüzüne çıktı. Düşüncelere dalıp kendimi sıkmış ve kollarımın arasında olduğunu bile unutmuştum. Kıpkırmızı olan suratından uzunca bir süredir nefes almakta zorlandığı belli oluyordu.

Onun bu doğal hallerine gülümsemeden edemiyordum tüm bu utangaç ve masum halleri hiç bilmediğim şeylerdi. Dışarıda kucağıma atlayan kızların dışında Mira, başka bir gezegen gibiydi.

Bana ait olmasını istediğim bir yıldızdı.


Mira'dan...

Oksijenim bitene kadar kollarının arasında bekledim. Bir duvara yaslanmış gibiydim tek fark bu duvar nefes alıp veriyordu. Kendiyle verdiği savaşın sesleri kulaklarıma doluyordu zihninin kılıçları gardına indikçe etrafa yayılan gürültüleri duyabiliyordum.

Anlatmayacağını söylememişti aksine beni sarıp sarmalamıştı. Belli ki ikimizde konuşmak için savaşıyorduk, kazanmayı en çok istediğim savaş bu olmuştu.

Sonunda oksijene kavuştuğumda suratında yine o alaycı gülüşü vardı.

"Boğulmadan haber vermeyi akıl ettin, aferin." dedi.

"Kusura bakma ya ne kadar dana bir insan olduğunu unutmuşum bir an."

"Sen bana dana mı dedin az önce?" dedi kaşlarını kaldırarak.

FALEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin