Emlakçının dükkânına varmak üzere dar ve kalabalık sokaklardan geçerken "Hiçbir şehir bu kadar kalabalık olamaz." Diye düşünmekten kendimi alamamıştım.
Genellikle canlı renkler seçilmiş olan küçüklü, büyüklü mağaza tabelaları müşterilerin dikkatini çekmek için güzel bir seçimdi.
Sokaklar dar olmasına rağmen burası güzel bir şekilde şehirleşmiş daha çok genç çiftlerin ve üniversite öğrencilerinin evlerini bünyesinde barındıran bir hâle bürünmüştü...
"Geldik."
Yola odaklanmış olan gözlerimi kepenkleri kapalı, orta büyüklükteki dükkâna çevirdiğimde, ilk dikkatimi çeken şey kepenklerin üzerine nefretini kusmak istermişçesine dağınık bir şekilde yazılan sözlerdi.
Paramı geri verin!
Seni dolandırıcı pislik!
Giden paramın hesabını vermek zorundasın!
Ve buna benzer tonlarca yazı daha...
"İyi tarafından düşünelim. En azından tek kandırılıp parası alınan biz değilmişiz değil mi?"
Kim Suk bütün sinirini saçlarından çıkarmak istermişçesine saçlarını karıştırarak başını geriye attı. Gözlerini kapadığında sakinleşmeye çalıştığı her hâlinden belli oluyordu.
Yeşil gözleri birkaç dakika sonra benim bir çift kahverengilerimle buluştuğunda, biraz olsun sakinleşmiş, kendini dizginleyebilmiş durumdaydı.
"Şimdi ne yapacağız?"
🔹 🔹 🔹
Merhaba 👋 yeni bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz ve severek okursunuz. 😇
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şansa Bak
Short StoryYarı Türk yarı Güney Kore' li olan Sırma eun tae 'nin annesinin memleketini merak etmesi yıllardır süre gelmektedir. Yani Güney Kore... Annesinin vefatının ardından hiç babası bu konudan bahsetmemiştir. Ama en sonunda eun tae 'nin liseden mezun ol...