(7 YIL SONRA)
Cansu tıp fakültesini bitirmiş ve güzel bir hastanede çalışmaya başlamıştı. Ara sıra Güneş ile konuşmuş ama son zamanlarda -neredeyse 1 yıla yakın- konuşamamışlardı. Nedenini bilmiyordu ama aradığı zaman ulaşamıyordu.
Güneş ise okuduğu zaman Dong Hyun ile evlenmiş hatta 1 tane de kız çocuğu vardı. Güneş'in ailesi bu işe karışmamış hatta torunlarını görmek için birkaç kere Güney Kore'ye gelmişlerdi. Şimdi ise Güneş de okulunu bitirip doktor olmuştu.
-----------
Cansu, her gün yaptığı gibi hastaneye gitmişti. Tam odasına gireceği sırada hemşirelerden birisi gelip onu başhekimin çağırdığını söyledi. Odasına çantasını bırakıp başhekimin yanına gitti.
- Beni çağırmışsınız efendim!
-Evet Cansu içeri gel. Güney Kore'deki başhekim buradan bir doktor istedi. Ben de en yetenekli doktor sen olduğun için seni göndermeye karar verdim.
Cansu Dünya ile olan bağlantısını 3 dakikalığına kesti. Bunu farkeden başhekim ise Cansu'nun görmesi için elini salladı.
-Ne? Neden? Niçin? Ben mi? Nereye? Güney Kore'ye mi? Ne zaman? Kiminle? Tek başıma mı? Offfff napıcam?
Başhekim Cansu'nun suratına bön bön bakarken Cansu da utançtan mosmor olmuştu.
Düşünceler beynine hücum ederken birden durdu. Anıları gözlerinin önünden geçiyordu. Wonho... Onunla ilgili tüm anılarını hatırladı. Ona bakışı, sesi... Hatta saçlarını geriye atarken nasıl sevimli olduğunu hatırladı. Hatırlamak mı? Onun aklında olmadığı 1 saniye bile yoktu. Onu deli gibi özlüyordu ama bu yaptıklarını asla affetmeyeceğine dair kendine söz vermişti. Bu sözünü de tutamayacaktı. Tıpkı onu hiç düşünmemeye söz verdiği gibi. Ama 7 yıldır onu düşünüyordu.
Başhekim;
- Cansu?...... İyi misin?
-Ah evet evet. İyiyim. Kusura bakmayın sadece bir anda Güney Kore'ye gideceğimi duyduğuma çok şaşırdım.
-Haklısın ama dediğim gibi eğer bir doktora bu fırsatı vereceksem o doktor senin gibi iyi eğitimli ve yetenekli olmalı. Senden bu konuyu düşünmeni ve en kısa zamanda cevap vermeni istiyorum.
-Anladım efendim. Beni buna layık gördüğünüz için teşekkür ederim. Bu konuyu düşüneceğim...
(CANSU'NUN AĞZINDAN)
Arkamdan kapıyı kapatıp koridorda yürümeye başladım. Topuklu ayakkabılarımın yankılanan sesi yerine kulaklarımdaki çınlamayı duyuyordum. Tüm bunlar... Bilmiyorum, sanki bir anda her şeyin bozulduğunu hissediyorum. Ama aynı zamanda karnımda minik bir kelebeğin uçtuğunu hissediyorum. Neydi bu şimdi? Oraya geri dönme fikri göğsüme baskı yapıyor, nefes almamı zorlaştırıyordu...
Minnoşlarım. Nasıl buldunuz? Neler olacak acaba tahmin falan yürütebilirsiniz. Neyse sizleri çoooooooooook seviyorum. Kendinize iyi bakın... <3<3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANİ AŞK
Romanceİlk kitabım. Umarım beğenirsiniz. Hatalarımı mazur görün. Sizleri seviyorum... ❤❤❤