sαℓvαтσяε (6)

43 11 6
                                    

"Kız arkadaşın mı?"

Seokjin ve Chinsu, yaşlı adam ile birlikte masada otururken sessizliği bölen tekerlekli sandalyedeki olmuştu.

Seokjin yaşlı adama bir şey demeden gülümserken Chinsu gencin birden bire yaşlandığına yemin edebilirdi.

Sorusuna bir cevap veremeyecek kadar yorgun görünmekteydi. Bir açıklama yapamayacak kadar bitkin..

Yaşlı adama kibar gülümsemesini sunduktan sonra başı ile selam veren genç kız orada yokmuş gibi davranmaya karar verdiğinde yan bakışları Seokjin'in üzerinde gezinmekteydi.

Bu adam her kimse..

Gencin küçük dilini yutmasına sebep olmuştu.

Chinsu'nun aklından binlerce senaryo geçerken, her bir düşünce birbirini çürütmekteydi.

Küçük bey

"Güzel bir çocuk.. Güzel bir delikanlı.. Kaderinizin güzel olacağı doğduğunuz günden belliydi."

Yaşlı adam duygusal gülümsemesi ile karşısındakini süzerken, genç kız onun yakışıklı gençten bakışlarını alamadığını gördü.

Yaşlı adam yavaşça titreyen elini kaldırıp gence doğru uzattı.

Seokjin bir anlığına ne yapması gerektiğini bilemeden öylece oturduktan sonra, aniden yanındakinin uzattığı eli tutması gerektiğini anlayıp panikle ellerini masanın üstüne getirdi ve özür dileyerek başını eğdi.

"Bir çiçek kadar güzel.."

Yakışıklı adam karşısındakinin eğilen kafasını okşarken Seokjin'in yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

Genç kız onun dudaklarının hızla titremeye başladığını gördüğünde kesinlikle orada bulunmaması gerektiğini hissetmekteydi.

Ne yapmalıydı?

Masadan kesinlikle kalkması gerekmekteydi.

"Bir çiçek kadar kırılgan.."

Seokjin'in gözleri kapandığında, dudakları titremeye devam ederken birkaç gözyaşı tutunamayıp kendilerini yer çekimine bırakmıştı.

"Bir dal kadar güçlü.."

Chinsu gencin titremeye başlayan ellerini gördüğünde bakışlarını hızla kucağındaki ellerine çevirmişti.

Kendini izin almadan yabancı bir adamın geçmişinde gezinirken bulmuştu.

Bir şey anlamayan beyni, hiçbir şey anlamamaya devam etmek isterken birkaç dakika oldukça sessiz geçmişti.

"Benim Seokjin'im büyük adam olmuş!"

Yaşlı adam az öncekinin aksine yaşlanmış gözlerini silerek sesli bir şekilde konuşmaya devam etti.

"Üniversiteyi bitirdim mi demiştin? Aigooo.. Sana ilk harflerini ben öğretmiştim!"

Seokjin yanındakinin tavrı ile gülmeye başlarken bir yandan da ağlayan suratını saklamak için elini yüzü etrafında gezindirmekteydi.

"Şansa bak ki bu yaşlı adam seni buldu! Bana telefonunu vermelisin." Yaşlı adam titreyen eli ile cebinden eski bir telefon çıkardı ve gence uzattı "Artık yorgun bir adamım. Hava almaya bile çıkamıyorum. Ciğerlerime kötü geliyormuş. Hah! Ama sen beni ziyarete gelirsin, değil mi?"

Seokjin karşısındakini başı ile onaylarken gülümsedi ve telefona numarasını yazdıktan sonra yeniden karşısındakinin önünde eğildi.

Oldukça yorgun görünmekteydi.

sαℓvαтσяε ~ кι̇м sεσкנι̇ηHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin