sαℓvαтσяε (7)

44 11 29
                                    

"Chinsu!"

Genç kız dalgın bakışları ile büfe alanında otururken ismini söyleyen kişiye doğru döndü. Kıvırcık saçlı genç kız neşeli gülümsemesi ile yanına gelip oturduğunda genç kız gülümsemesini sundu.

"Yorgun görünüyorsun."

Chinsu başını hafifçe yana yatırıp gülümseyerek onayladı.

"Dün gece uyuyamadım. Çalışmalar nasıl gidiyor?"

"Fena değil." Kıvırcık saçlı genç kız ensesindeki saçları kaldırıp biraz serinlerken anlatmaya devam etti.

"Son günlerde çalışmalar yoğunlaştı ve ben heyecandan ölmek üzereyim. Sonuçların açıklanmasına sadece birkaç gün kaldı! Aslında.. Artık eskisi kadar bu işi önemsemiyorum."

"Ne?" Chinsu şaşkın bakışları ile karşısındakine baktığında genç kız konuşmaya başladı.

"Burada özel ders almak çok hoşuma gitti. Belki bir youtube kanalı açar ve şarkılarımı orada paylaşırım. Bu oldukça kısa bir yoldan ünlü olmak gibi, sence de öyle değil mi?"

"Hmmm.. Ünlü olmak mı istiyorsun?"

Kıvırcık saçlı genç kız dudaklarını büzerek bir süre düşündü.

"Aslında.. Ünlü olmaktan çok.. İnsanlar beni tanısın ve sesimi duysun istiyorum. Belki ileride Kraliyet Ailesi ile bile tanışabilirim!"

Chinsu suratını buruşturdu.

"Bu Kraliyet Ailesi neden bu kadar önemli ki? Onları tanımıyordum bile."

"Sosyal mediada sürekli resimleri paylaşılıyor. Neredeyse her gün magazindeler.. Sen nerede yaşıyorsun Tanrı aşkına?!"

Kıvırcık saçlı kız anında instagramı açmış ve bir ismi aratarak telefonu genç kıza uzatmıştı.

"Bu?"

"Bu en büyük kardeş.. İki kardeşler ve ikisi de bekar. Büyük olan benim favorim. Küçük olan biraz daha çapkın. Gece kulüplerinden çıkmayan bir tip.. Ayrıca.. büyük olandan daha yakışıklı.."

Genç kız kıkırdarken Chinsu şaşkınlıkla ekrana bakmaya devam etmekteydi.

Gerçekten asil bir görüntüsü vardı.

Şimdi onlara neden böyle seslenildiğini anlayabiliyordu.

Ayrıca..

Oldukça yakışıklıydı.

"Bu da kim?"

Kıvırcık saçlı genç kız Chinsu'nun gösterdiği resme bakıp dudaklarını ısırdı ve cevapladı.

"Küçük kardeşi.. Çok yakışıklı değil mi?"

"Yüzü yabancı aktörlere benziyor."

"O burnu bir kere görebilmek için nelerimi vermezdim.."

"İzlemeye onlar mı gelecek?"

"Efendim?"

"Diyorum ki.." Chinsu elindeki telefonu genç kıza geri uzattı "Gösteriyi izlemeye gelecekler mi?"

Kıvırcık saçlı genç kız Chinsu'ya gerizekalı mısın konseptli bakışları ile baktı.

"Tabi ki gelecekler.. Bu gösteri onlar için yapılıyor! Bir tanesi, ki bu kişi genellikle küçük olandır, ana sanatçıyı dansa kaldırır.. ve eğer şanslıysan da.."

Kıvırcık şanslı genç kız bir göz kırpmasını karşısındakine sunduğunda Chinsu'nun kaşları çatılmıştı.

"Eğer şanslıysan.."

"Yah kicibe.." Kıvırcık saçlı genç kız bakışlarını kaçırarak karşısındakinin koluna vurdu "Anlasana.."

"Ne yani?" Chinsu sinirlerine hakim olmaya çalıştı "Bir playboyun yatağına girmek için mi bu kadar çaba gösteriyorum?"

"Hey.. Öyle bir şey demedim.. Kimse seninle istemediğin sürece birlikte olamaz."

"Bir saniye.. Bana her şeyi anlat. Bu gösterinin amacı ne?"

Kıvırcık saçlı genç kız saçlarını kulaklarının arkasına atarken biraz rahatsız olmuş gibi görünmekteydi.

"Kabul edelim ki.. Buraya gelen çoğu kız onları tavlamak istiyor. Herkes buraya kendilerine aşık olacaklarını umarak geliyor. Aslında.. Senin bunu bilmediğini uzun süre sonra fark ettim. Buraya şarkı söylemek amacıyla gelen nadir kişilerden birisin. Her kız buraya onların ilk dansını yapacağı kız olmak için, ünlü olmak için geliyor."

Chinsu dirseğini masaya koyarak başını yumruğuna yasladı ve inanamayarak karşısındakine baktı.

"Bunca zamandır bunun için mi çabaladım?"

"Hey.. Bu kadar karamsar olma.. Hem.. Bizim seçileceğimiz bile kesin değil. Üstelik kendini tanıttığın bir sahne olacak. Kraliyet ailesini unut tamam mı? Sadece şarkı söyleyeceğiz. Buna odaklan."

"Bilmiyorum. Ben.. Gerçekten bilmiyorum."

Chinsu sinirden titremeye başlayan elleri ile ayağa kalkmak için sandalyesini geri ittiğinde, sandalye bir yere çarpmıştı.

Genç kız özür dileyerek arkasını dönüp eğilecekken bakışları sandalyesinin arkasında oturan Seokjin ile buluşmuştu.

Her şeyi duymuş olabilir miydi?

Yakışıklı genç donuk bakışlarını onun üzerinde gezdirirken utançtan başını kaldıramayan genç kız son kez özür dileyip hızlı adımlarla oradan uzaklaşmıştı.

Neden içindeki bu rahatsızlık veren his bir türlü geçmiyordu?

Kendini bir suçlu gibi hissediyordu.

Sonuçların açıklanmasına birkaç gün kalmıştı ve içindeki ses en kısa sürede bırakması gerektiğini söylüyordu.

İçi daralıyordu.

Nefes alamıyordu.

Elini göğsüne doğru bastırırken boş koridoru ışık hızı ile yarılayıp lavaboların olduğu koridora kendini attı ve içeri girmeden oracıkta yere çökerek nefes almaya çalışırken istemsizce göz yaşları gözünden akmaya başladı.

Kendini aldatılmış olma hissinden kurtaramazken, gözünün önünden Seokjin'in bakışları gitmiyordu.

"Olamaz.. Olamaz.."

Ne kadar süredir arkasında oturuyordu?

Onun bu amaçla burada olmadığını biliyor muydu?

Ona bir açıklama yapmayı deli gibi istese de..

İçinden bir ses yakışıklı gencin hiç de umrunda olmadığını söylüyordu.

Duyguları karmakarışıkken neden kalbi acıyordu?

Genç kız sessizce ağlarken üstüne düşen siyah gölge nefesini tutmasına sebep olmuştu.

Her insan biraz acı tatmalıydı büyümesi için bu dünyada.

Ve her acı bürünürdü bir gün onu unutturan bir mutluluğa.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sαℓvαтσяε ~ кι̇м sεσкנι̇ηHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin