sαℓvαтσяε (14)

36 8 24
                                    

"......Anladım. Peki. Gerçekten mi? Çok iyi olur. Teşekkür ederim."

Chinsu meraklı bakışları ile ön koltukta otururken yanındakini izlemekteydi.

"Ne olmuş?"

Seokjin telefonu kapatır kapatmaz genç kız sorusunu sormuştu.

Yakışıklı genç üzgün bir nefesi dudaklarının arasından verirken Chinsu karnına ağrılar girdiğini hissetmişti.

"Hastaymış. Oğluyla konuştum."

"Ne?" Chinsu'nın kalp atışları hızlanmıştı "Kötü bir şey mi? Bilinci yerinde mi?"

Seokjin başı ile onayladı.

"Evet ama durumunun kötüye gittiğini söyledi. Ziyaret etmek hoş olur mu bilemiyorum."

"Oppa" Chinsu kaşlarını çatmıştı "Asıl şimdi kesinlikle ziyaret etmeliyiz. Seni gördüğünde nasıl sevinmişti, unuttun mu?!"

Seokjin düşünceli bakışları ile genç kıza baktı.

"Sadece rahatsız ederiz diye çekiniyorum."

"Durumu ağırmış oppa" Chinsu'nun yüzü düşmüştü "O yaşlı biri. Onu bir daha ne zaman göreceğini nereden bilebilirsin ki?"

Seokjin de kalkan üzgün kaşları ile yanındakine baktı.

"Bilemem değil mi? Haklısın."

"Adresi biliyor musun?"

Seokjin genç kızın sorusu ile telefonu yeniden eline aldı.

"Bana adresi atacaklardı. Ah, burada."

Seokjin adresi yeniden okuyup araç için yeni bir rota oluşturdu ve aracı çalıştırdı.

Arabadaki sessizlik kasvetli bir hava yaratırken iki genç de bu sessizliği bozmayı düşünmüyordu.

Uzun sayılabilecek bir yolculuğun ardından müstakil bir konutun önünde duran araçta bulunan iki genç de birbirlerine son bir bakış atarak gülümsemişlerdi.

İkili araçtan çıkıp yan yana gelip sevimli ve düzenli bir peyzajı olan eve baktıklarında Seokjin sesli bir şekilde yutkunmuştu.

Yakışıklı genç elinde hissettiği el ile irkilip şaşkın bakışlarını yanındakine çevirdiğinde Chinsu gence gülümsemesini sunmuştu.

Seokjin yanındakine gözleri ile teşekkür ettikten sonra ikili bahçe kapısından içeri girmişti.

---

"Bu kadar çabuk beklemiyordum."

Kendisinden yaşça büyük olan adam bakışlarını Seokjin'in elindeki poşete doğru çevirdi.

"Babamın sevdiği dükkan." Adam gülümsedi "İçeri girmez misiniz? Yiyemeyecek olsa da buna sevinecektir."

Seokjin kibar bir şekilde selam verip içeri girdiğinde Chinsu da onu takip etmişti.

"Sen o küçük çocuksun, değil mi?"

Seokjin bir anlık soru ile karşısındakine anlamsız bir şekilde bakarken Chinsu'ya da kaçamak bir  bakış atmıştı.

Adam gülümsedi.

"Birkaç hafta bizde kaldığını hatırlıyorum. Şeyden sonra.."

Adam Chinsu'ya kısa bir bakış attıktan sonra yeniden gülümseyerek Seokjin'e döndü.

"Kocaman delikanlı olmuşsun. Seni böyle görünce şimdi.. Yaşlandığımı hissettim."

"Sunbaenim.. Siz de oldukça gençsiniz sadece biraz yorgun görünüyorsunuz."

sαℓvαтσяε ~ кι̇м sεσкנι̇ηHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin