Min Yoongi ve Park Jimin o günden sonra hastaneden çıkmıştı. Şuan ise eve giden yolda aynı arabanın içinde oturuyorlardı. Min Yoongi, miniğinin dosyasını okuyordu. O dosyaya bakıp kara kara düşünürken Jimin onu izliyordu.
Min Yoongi dosyada okuduklarından hiç memnun kalmamıştı. Genelde çatık duran kaşlarını tekrar çatımıştı. Minik çocuğun sağlığı iyiye gitmiyordu. Çocukta kalp kanseri ve anemi (kansızlık) vardı. (aslında kalp kanseri hakkında pek bir bilgim yok ama bildiğim kadarıyla çok nadir rastlanan bir hastalık. Bu kadar biliyor hastalıkla ilgili bu kaç şey uydurabilirim ilerde o yüzden not düşmek istedim >.<)
Min Yoongi artık bu miniğim doktoruydu. Çocuğun aslında hastanede kalması gerekirdi fakat bunu yapamazdı. O gayri meşru bir çocuktu ve babası ona bu yüzden bir kimlik çıkartmamıştı. Bu sebeple Min Yoongi artık Park Jimin'in yaşadığı evde kalacaktı.
O sırada minik olan genç adama sorular sormaya başlamıştı.
" Bay Min bizimle birlikte mi kalıcaksın" demişti.Yoongi onun sözlerinde resmiyet hiç sevmemişti. Bu resmiyet küçük olana hiç yakıştıramadı. Ve sonunda dudaklarını aralayıp şöyle dedi "bana hyung diye seslenebilirsin Jimin. Hatta bana öyle seslen. Ve evet küçüğüm sizinle kalacağım" dedi.
O sırada park jimin kaşlarını çattı ve dudaklarını büzerek bir süre Yoongiye baktı " peki hyung." dedi ve ardından devam etti" ve lütfen bana küçüğüm deme. Ben küçük değilim. Yakında 22 yaşıma gireceğim. Ve bence aramızda o kadar yaş farkı yok" dedi.
Min Yoongi kafasını gömdüğü dosyadan kaldırdı. Ve gözleri ona sevimliliği hayat bulmuş halini gösterdi. Jimin o dolgun dudaklarını büzmüş ve kaşları çatılı bir halde ona bakıyordu. Ve buda yetmezmiş gibi zayıf olmasına rağmen sahip olduğu pofuduk yanakları ona ayrı bir sevimlilik katıyordu.Min Yoongi "ona çok konuşuyorsun bücür"dedi. Ve onu yavaşça tutup, dikkatli bir şekilde dizlerine yatırdı. O sırada minik olan güzel olanın dudaklarından uyusan iyi olur diye bir mırıldanma duymuştum.
Min Yoongi dizlerinde yatan miniğinin izledi. Yaklaşık yarım saat boyunca. Eve geldiklerinde miniğinin kucağına aldı ve odasına götürdü.
Min Yoongi onu iyleştiremeyeceğinin farkındaydı. Çünkü bir mucize olmadıkça bu imkansızdı. Min Yoongi'nin tek yapabileceği şey onun ömrünü birkaç ay daha uzatmaktı.
...................................................................................................................................Park jimin evinde çalışan teyzenin hazırladığ kahvaltıyı yapmak için Yoongi'yi uyandırmaya gitti.
Jimin, Yoongi'nin odasına girdi ve huzurla uyuyan adama doğru eğildi. Bir süre sonra onu uyanması için dürtmeye başladı "hyung, hyung uyan artık kahvaltı yapmalıyız" diye seslendi. Min Yoongi açılan perdeler sebebiyle rahatsız olmuştu. Ona tiz sesiyle seslenen çocuğa baktı. Gözlerini açtığında bu kadar yakınında olacağını tahmin etmemişti. Bir süre onun pürüzsüz yüzüne baktı.
Park jimin ise aniden açılan gözlerle bir süre düşünmeye ara verip mal mal Yoongi'ye baktı. Daha sonra yaptığının kaba bir hareket olduğuna karar verdi. Kafasını iki yana sallayıp doğruldu. "günaydın hyung. Kahvaltı hazır seni bekliyoruz" dedi ve odadan çıktı.
♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️
Selam
Bir süre bölüm atamayabilirim. Bu bölümü bu yüzden yazdım.
Ders çalışmıyomuşun falan filan gibi sebeplerden telefonuma el koyuldu. Ama önemli değil bu süre zarfında Yoongi'nin veya Jimin'in ağzından hikayeyi nasıl yazabilirim diye düşüneceğim.
Herneyse biraz uzattım...
Sonuç olarak 15 tatil bittiğinde telefonumu büyük ihtimalle geri alıcam.Sizi seviyorum ponçik okuyucularım.
Bir süre sonra tekrar sizinleyim. Beni unutmayın.
>.< iyi tatiller.