Min Yoongi bu eve geleli tam bir hafta olmuştu. Jimin'le daha da yakınlaşmışlardı. Ve Park jimin artık iyleşemeyeceğini biliyordu.
Bu yüzden bazen cenazesi hakkında düşünürdü. Öldüğü günü hayal ederdi.
Diğerler insanların düğününü hayal ederken jimin ise cenazesini hayal ediyordu. Mesela Yoongi ye öldüğünde onu unutmaması için küllerinin bir kısmından elmas yaptırmasını isteyecekti, yıldız şeklinde.
Bunu bir TV showundan duymuştum. Bir kadın ölen oğlunun küllerinden elmas bir kolye yaptırmıştı.
Okuduğu mangayı yatağının kenarında bulunan masaya bıraktı ve üzerini değiştirdi. Dışarı çıkacaklardı.
Min Yoongi Bay Park'ı tehtid etmişti.
Çünkü miniğinin az bir zamanının kaldığının farkındaydı.
Ve bu zamanı güzel değerlendirmek istiyordu.
Jimin hızlı adımlarla salona geçti. Ve Yoongi ye baktı. Siyahlara bürünmüş olmasına rağmen çok güzel duruyordu.
"Hyunnggggg~ ben hazırım" dedi.
Yoongi kafasını kaldırdı ve Park Jimin'i süzdü.
"Hadi çıkalım bücür" dedi.
Park Jimin ilk defa dışarı çıkıyordu. Ve çok heyecanlıydı.
Arabaya bindiklerinde Min Yoongi müzik açmıştı. Tüm bunları yaparken miniğini izlemişti. Sadece ağaçlarla dolu bir alanı nasıl bu kadar mereka izleyebilirdi ki? aklı almıyordu.
Yol şarkılar gibi akıp gidiyordu. Okyanus kenarına gelmişlerdi. Min Yoongi, Jimin'nin büyülenmiş bakışlarına baktı.
O sıska bedeni nasıl ona güzel geliyordu anlayamadı. Arabadan indiler. Jimin heyecanla konuşmaya başladı "hyung, burası inanılmaz" dedi.
Daha sonra ikisi piknik sepetiyle birlikte okyanusa yakınlaştılar. Min Yoongi örtüyü serdi. Uçmaması için kenarlarına taş koydu ve malzemeleri çıkardı.
Piknik yapmaya başladıklarında Jimin saatlerce okyanusu, Yoongi ise Jimin'i izledi.
Akşma kadar orda kaldılar. Güneş battı. Ay geldi ve de yıldızlar.
"hyung" dedi Jimin dolmuş parıldayan gözlerine eşlik eden sesle. Ardından derin bir nefes alıp devam etti sözlerine.
"Bazı kitaplar ölen insanların yıldıza dönüştüğünü söyler ne kadar doğrudur bu bilmem ama hyung eğer doğruysa, yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızları bakmayı seveceksin..." diye bitirdi cümlesini.
Hemen ardından çıkan sesli hıçkırıklar takip etti gözyaşlarını. Yoongi çekti onu kendine ve sarıldı sıkıca.
Sarılmayı sevmezdi pek aslında. Gözyaşlarını sakladı. Onu ele geçiren çaresizlik hissini sevmedi. Ölmek üzere olan bir çocuğun ona hissettirdiği bu hissi,kalbinin böyle kasılıp gevşemesini sevmedi.
Park Jimin kalp atışlarını hastalığa bağladı bir kez daha. Yoongi'nin bembeyaz tenine düştü gözyaşları. Çok ağladılar.
Baya zaman geçmişti Min Yoongi, Park Jimin'i arabaya taşıdı. O hasta olmasın diye arabanın ısısını fazlasıyla açtı.
Min Yoongi ilk görüşte aşka inanmazdı. Ama daha fazla kendini kandıramazdı ya.
Artık inanıyordu. Jimin'i ilk gördüğünden beri iliklerine kadar hissettiği bu şeyi artık yalanlayamazdı. ♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️♠️ Bunu yazmak beni üzdü. ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.