HOŞÇAKAL İZMİR

5 1 0
                                    

Mutluluğu bulmak kadar kaybetmek de kolaydır. Ayağımıza vuran bir ayakkabı, vücudumuzun herhangi bir yerindeki bir ağırı bize hayatı zindan edebilir . Yaşadığımız her an mutluluğa olduğu gibi mutsuzluğa da gebedir. Her zaman şikayet edebilecek bir şey bulabiliriz çünkü hiçbir şey mükemmel değildir.Aslolan bir acıdan , bir üzüntüden , bir olumsuzluktan sonra toparlanabilmek ve yeniden mutluluğu yaşayabilmektir.Bu da istemekle , çaba harcamakla bedel ödemekle gerçekleşebilir . Çünkü gökten düşen bir mutluluk mutluluk değildir ; olsa olsa bir cücenin küçük bir tümseği çıkmasıdır . Gerçek bir mutluluk usta bir dağcının himalayaları tırmanmasıdır...
Amcamın ölümünden iki hafta geçmişti.
Amcamın cenazesinde sonra Yekta taburcu oldu . Ama eskisi gibi değildi . Psikolojik sorunlar yaşıyordu . Yürüyemiyordu ve pek hareket edemiyordu. Yengem ise yine cenazeden sonra ortadan kayboldu . Belki de bu olanlardan sonra yalnız kalmak istiyordur diye düşündüm . Eczaneden Yekta 'nın ilaçlarını almak için dışarı çıktım . Yekta evde tek olduğu için hızlı yürüyordum . Eczaneye geldiğimde ilaçları alıp parayı ödedim iki yüz lira tutmuştu biraz pahalıydı ilaçlar ve benim iş bulmam lağzımdı. Bir aylık geçinebileceğimiz param vardı ama bir ay sonrası ne olacak bilmiyorum .Eve geldiğimde kapıyı açıp içeri girdim .Yekta öylece tavanı izliyordu . Mutfağa girip yekta 'nın ilaçlarını hazırladım odasına girdiğimde hala öylece tavana bakıyordu baş ucuna oturup ilaçlarını içirdim . Aklıma tekrar yengem geldi iki gündür eve gelmiyor geldiğinde ise bana soğuk davranıyor eve gelip bir şeyler alıp hiçbir şey demeden gidiyor. Ben düşüncelere dalmışken Yekta çoktan uykuya dalmıştı belki de uyuyor numarası yapıyordur . Hayatı benim yüzümden mahvolmuştu belki de benden nefret ediyordur hayatını mahveden kişiyi görmek istemiyordur . Saçlarını okşayıp alnına küçük bir öpücük bıraktım . Kalkıp odadan çıktım kendi odama gidip yatağa uzandım tüm bu olanların bir kâbus olduğunu dileyip gözlerimi kapadım ...
***
Yatağımdan sıçrayarak kalktım çünkü kapı alacaklıymış gibi yumruklanıyordu . Yerimden kalkıp hızla odadan çıktım . Kapıyı açtığımda karşımda yengemi gördüm . Hiçbir şey demeden içeri girdi kapıyı kapatıp arkasından gittim . Odasında birkaç parça kıyafet alıp banyoya girdi . Su sesinden dolayı duş aldığını anladım salona geçip çıkmasını bekledim on beş dakika sonra çıkıp bir şey demeden mutfağa gitti . Ben evde yokuşum gibi davranıyordu ve bu beni fazlasıyla sinirlendiriyor . Ben de onu takip edip mutfağa girdim . Bir şey demiyeceğini anladığımdan " İki gün boyunca neredeydin yenge ?" dedim . Bana dönüp omuzlarından ittirdi . Dengemi sağlayamayıp düştüm . Ben hala yaşadığım şoku atlatamazken bana yaklaşıp saçımdan tutup "sana mı hesap verecem küçük şeytan ? "dedi . saçımı biraz daha sert çekip hızla bıraktı ve işine geri döndü ben de zorla ayağa kalkıp " ben sadece senin için endişelenmiştim ." dedim . Bana dönüp yüzüme yaklaştı . Biraz öyle durduktan sonra bağırarak " Sakın bir daha bizim için endişelenme sen benim kocamın ölümüne sebep oldun , ailenin ölümüne sebep oldun .Bizim hayatımızı mahvettin , şimdi git ve uzun bir süre gelme okuldan da atılmışsın . Yarın ilk uçakla İstanbul' a gideceksin . Yekta benle kalacak zaten güzel bir işte buldum . Uzun süre bizden uzak dur , okulunu da orada okursun " dedi . Yanımdan geçip gitti gözlerinden durmadan yaşlar akıyordu , sildikçe yenileri geliyordu . Kapı sesinden dolayı çıktığını anladım yere yığılıp saatlerce ağladım 'belki de doğru söylüyordur . Her şeye sebep olan bendim belkide ' diye düşündüm bir süre sonra kalkıp elimi yüzümü yıkadım , Yekta 'nın yanına gittim . Uyanıktı oturup öylece onu izledim birkaç dakika sonra gözlerini yavaş yavaş kapatınca bende kalktım . Odama gidip valizimi çıkardım kıyafetlerini ve benim için önemli eşyaları koyudum. Tam kapatacakken unuttuğum bir şey var mı diye etrafıma baktım . Masamın üstündeki çerçevenin içindeki fotoğraf gözüme çarptı ailemle piknik yaparken çekmiştik o fotoğrafı çekerken " sonsuza kadar hep böyle mutlu ve beraber oluruz inşallah " demiştik . Hayattaki en çok gerçekleşmesini istediğimiz dilekti . O günden bazı hatıralar aklıma ilişince yüzümde hüzünlü bir tebessüm oluştu . Çerçeveyi de valize yerleştirip kapattım . Annemin bana doğum günümde aldığı unicornlu pijamamı giyip yatağa uzandım gözlerimi kapatmadan önce tüm bu yaşadıklarımın hepsinin bir kâbus olmasını ve bu kâbustan uyanmayı diledim . Gözlerimi o umutla kapattım .

***
Gözlerimi açtım ama hâlâ kabustan uyanmamıştım valizim karşımdaydı bugün anılarımın , çocukluğumun geçtiği İzmir 'i bırakıp gidiyordum . Yataktan kalkıp banyoya girdim bir duş alıp çıktım siyah kot pantolonumu üstüme siyah büstiyerimi giydim , koyu gri küçük kol çantamı ve valizimi alıp odadan çıktım . Valizi dış kapının yanına koyup mutfağa girdim saat daha altıydı masanın üstündeki bileti görüp aldım saat dokuzda uçağımkalkıyordu . Hızla Yekta için bir şeyler hazırladım hazırladıklarını küçük bir tepkiye koyup Yekta 'nın odasına gittim daha kalmamıştı kahvaltı tepsisini masasIna bırakıp Yekta ' nın yanına uzandım ona sıkıca sarılıp kokusunu içime çektim onu burada bırakmak benim içimi parçalıyor içimden ' keşke ayağa kalksan da beraber gitsek Yekta ' diyordum . O masum yüzünü saatlerce izleyebilirdim alnına bir öpücük koyup kokusunu içime hapsedercesine çektim . Elini tutup sessizce "sana söz veriyorum tekrar gelip seni alacam her şey güzel olacak .İyileşeceksin ve bir daha hiç kimse bizi ayıramayacak . Seni şimdi burada bırakıyorum diye beni affet " dedim gözlerindeki yaşlar hiç durmayacakmış gibi akıyordu göz yaşlarımı silerken bir ses geldi sesin geldiği yöne baktım . Yekta ' nın kapısının önünde bir kadın dikiliyordu . Yengemin yolladığını anladım . Yekta 'nın alnına bir öpücük kondurup ayağa kalktım kadına yaklaştım elini uzatıp " ben Evrim Yekta beye bakmak için buradayım "dedi . Ona boş gözlerle bakıp bende elimi uzattım " Güneş " dedim sadece elimi çekip sonra mutfağa doğru yürürken " Yekta' nın ilaçlarını ve ne sürede kullanacağını söyleyeyim " dedim . O da arkamdan geldi her şeyi ona anlatım . Artık gitmem gerektiğini anladım . Yekta 'nın odasının kapısından ona baktım . ' Belki de bir daha beni asla affetmeyecek ' diye geçirdim içimden ama her şeyi halledip er ya da geç onu yanıma alacam . Valizimi alıp evden çıktım taxiyi çağırmıştı zaten şoför valizi bağaja yerleştirip yerine geçti bende bindim taxiyi hareket ettirmeden sordu "nereye gidiyoruz bacım " hiç düşünmeden annemin , babamın ve amcamın mezarının olduğu yerin adresini verdim . Geldiğimizde yanıma aldığım ince hırkayı giydim taxiye beklemesini söyledim . İlerleyip annemin mezar taşına oturdum öylece üstünde yazanları okudum" 10/02 /2018 " o lanet günü okudum . Göz yaşlarım tüm dünyayı boğabilecekmiş gibi akıyordu annemin toprağına uzanıp " sizi çok özledim annecim . Yekta ' ya bakamadım anne affet beni . Malesef İzmir 'den gidiyorum anne ama merak etme her şeyi yoluna koyduktan sonra Yekta 'yı da yanıma alacam sana söz veriyorum anne " dedim. kalkıp babamın mezar taşının başına gittim .Dayanamayıp çöktüm babamın yanına eskiden olsa ağlamama dayanamaz hemen göz yaşlarımı siler kaşlarını çatıp bana bakardı . Minik ellerime öpücük kondurup " sakın ağlama gün ışığım ben hep yanında olacam "derdi . Hâlâ yanımdaydılar hatta hiç kalbimden çıkmadılar ama artık bana gün ışığım diyecek bir babam yoktu . Her ağladığımda ellerime öpücük donduracak bir babam yok. Ağlamalarımdan sonra başımı göğüsüne yaslayıp saatlerce uyuyabileceğim bir annem yoktu. Hatta annem ile babamın yokluğunu bana hissettirmeyecek bir amcam bile yoktu artık . Sevdiklerim bir bir elimden kayıp gidiyor. Ve şimdi de ben hatıralarımı taşıyan ailemi toprağında bulunduran memleketimi bırakıp gidiyorum . "HOŞÇAKAL İZMİR SEVDİKLERİME İYİ BAK"

gün ışığım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin