(Başlama tarihinizi buraya bırakın:))
Kolejdeki ilk günümdü. Burs kazanıp özel okula geçmiştim. Eski okulumda hep zorbalığa maruz kalmıştım. Koleje geçmemin sebebi buydu aslında. Hep onlarla uğraşmak zorunda kalmıştım. Daha doğrusu onların beni aşağılamasına izin vermek zorunda kalmıştım. Ama bu sefer öyle olmayacaktı, her şey değişecekti. Yani umarım.
Bu arada size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Almira Kılıç. 18'ime yeni girdim. Lise sonda okuyorum. Annemi trafik kazasında kaybettiğimden beri babamla birlikte yaşıyoruz. Babam da anlamadığım bir sebepten dolayı kazadan sonra bana kötü davranmaya başladı. Halbuki kötü bir şey de yapmamıştım.
Yataktan kalktığım gibi yüzümü yıkamaya gittim. Aynaya baktığımda kendimi gördüm. Güçlü olmaya çalışıyordum ama annemin ölümü ve babamın davranışlarına bir de uğradığım zorbalıklar eklenince güçlü olamıyordum. Zaten öyle biri de değildim. Tek dayanağım en yakın arkadaşım Ilgın'dı. Beni anlayan tek insan.
Yüzümü yıkadıktan ve dişimi fırçaladıktan sonra odama döndüm. Kahvaltımı okulda yapacaktım. Simit ve ayran yeterdi.
Özel okulların bile forması olduğunu ilk defa fark etmiştim. Orayı herkesin serbest geldiği bir yer gibi görürdüm hep. En azından herkesin forma giyeceğini düşünmüştüm. Ama %100 burs kazandığımdan dolayı her şeyimi okul karşılıyordu. Bu yüzden de formaya 2.000 TL ödemekten kaçmayı başardık. Ayrıca kitaplara da ondan bir hayli fazla para vermekten kaçmış olmuştuk.
Siyah lakosumu giyip düğmelerini sonuna kadar ilikledim. Üzerine de siyah uzun kollu okul formasını giydim. Altıma etek giymem gerekiyordu çünkü pantolon almamıştım. Fakat eteğin bana uyan bedeni olmadığı için ya da en azından adam bana öyle dediği için ben de bir küçük bedenini almak zorunda kalmıştım. Dizimin bir karış üzerinde olan eteği giydim. Çok rahatsız etse de yapabileceğim bir şey yoktu. Rahatsızlığımı biraz azaltmak için eteğin altına siyah yarı opak kilotlu çoarbımı giydim. Forma eski okulumun formasından çok daha güzeldi. Orası kesin.
Çantama o günün ders programını yerleştirdim. Saçımı yukarıdan topuz yaptım ve gözlüğümü taktım. Çantamın iki sapını da sırtıma geçirip çıkış kapısına doğru yürüdüm. Tam çıkacakken babamın sesiyle durdum.
"Bir görüşürüz deseydin bari."
Köşeyi dönen babamı gördüğümde başımı yere eğdim.
"Özür dilerim."
Babam başını sağa sola sallayarak "Eve gelince seninle önemli bir şey konuşacağım. O yüzden çok geç kalma." dediğinde başımı tamam anlamında salladım ve görüşürüz diyerek evden çıktım.
Evimizden biraz uzakta olan otobüs durağına gitmek zamanımı almıştı yaklaşık on dakika sonra duraktaydım. Neyse ki yeni okuluma giden otobüsü fazla beklememiştim. Boş bir yer bulup oturduktan sonra kulaklığımı taktım ve müzik dinlemeye başladım.
Otobüsten indiğimde gördüğüm manzarayla ağzım bir karış açılmıştı. Yeni okulum tahmin ettiğimden daha heybetliydi. Güvenliğe öğrenci kartımı gösterdim ve hafifçe tebessüm ettikten sonra bahçeye ilk adımımı attım. -Yaklaşık bir hafta önce gelip müdürle görüşmüştüm ve görüşmeden sonra kartsız okula alınmayacağımı belirtip bana bu kartı vermişti-Eski okulumdaki alışkanlıklarım hala sürüyordu. Başımı önüme eğmiştim ve kaldıramıyordum. Ama sonra kendime yeni bir sayfa açtığımı hatırladım ve yürüyüşümü dikleştirdim. Artık kararlılıkla önüme bakıyordum ve düzenli adımlarla yürüyordum. Başımı kaldırdığımda bir kaç gözün üzerimde olduğunu hissettim etrafıma bakınca kimsenin bu tarafa bakmadığını görmek beni rahatlatmıştı. Sınıfımı öğrenmek için müdürün yanına gitmem gerekiyordu bu yüzden adımlarımı müdürün odasına yönelttim. Müdürün odasında gerekli işlemleri hallettikten sonra sınıfımın 12/D olduğunu öğrenmiştim. Şimdi bu koca okulda 12/D' yi bulmam gerekiyordu. Biraz aradıktan sonra birine sormaya karar verdim. Karşıma çıkan ilk kişi karşıdan gelen deri ceket giyen havalı bir çocuktu. Yanımdan geçmesini bekleyerek ellerimle oynamaya başladım. Yanıma ulaştığında heyecanlı bir sesle,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ ZORBA: ATEŞİN OĞLU ARAF
ChickLit"Teşekkür ederim." dediğimde "Ne için?" diye sordu. "Seni buraya bıraktığım için mi, ne olduğunu sormadığım için mi?" Hafif sırıtarak "Her ikisi de." dedim ve kapıyı açtım. İndikten sonra kapıyı kapatacaktım ki "Unutmadan şunu söyleyeyim prenses, b...