(Multide Esra -ilerde çıkacak karakter- var.)
Gözlerimi yavaşça araladım. Perdeden sızan güneş ışıkları beni rahatsız etmeye devam ediyordu. Oflayarak kalktım ve perdeyi sertçe çektim. Oda şimdi daha karanlıktı. Benim hayatım kararmıştı ne gerek vardı ışığa?
Odamın kapısını araladım ve banyoya doğru ilerledim. Banyoya girdiğimde kapıyı kilitledim. Saat daha erkendi. Duş alıp geçecektim okula. Bana kalırsa ne okula gitmek ne de Barlas denen o hayvanın yüzünü görmek istiyordum. Ama bursumu da kaybetmek istemiyordum. Pijamalarımı çıkarırken aynayla göz göze geldim. Gözaltlarım mosmordu ve yüzüm kireç gibi beyazdı. Gözlerime ilişen dağınık saçlarıma şiş gözlerimde eklenince yüzümü buruşturarak bakışlarımı aynadan çektim. İç çamaşırlarımı da çıkardığımda duşa kabinine girdim ve suyu attım. Sıcak su üzerimden akarken gözlerimi yavaşça kapattım.
Ben bunları hak edecek napmıştım?
Ben daha 18 yaşındaydım. Hayatımı bir adama hele Barlas gibi bir adama adayamazdım. Hem o da beni istemiyordu ki! Ben ne uğruna onunla evleniyordum!
Böğürtlenli şampuanı aldım ve saçımı şampuanlamaya başladım. Kokusu beni rahatlatırken saç diplerime masaj yapmaya başladım. Durulandıktan sonra banyodan çıktım ve pembe bornozuma sarındım.
Odama geçtim büyük ihtimalle babam derin bir uykudaydı. Vücudumu kuruladım. Triko kazağımla mom jean pantalonumu giydikten sonra makyaj masama geçip saçlarımı taradım ve saç kurutma makinesinin fişini taktıktan sonra saçımı kurulamaya başladım. Saçlarımı uzun bir uğraş sonucu bir şekle soktuktan sonra şiş ve morarmış gözaltlarıma kapatıcı sürmeye karar verdim. Hafif bir makyaj -aslında makyaj denilemez- yaptıktan sonra son kez kendime baktım. İdare ederdi.
Botlarımı giydikten sonra kapıyı yavaşça kapattım ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladım. Durağa vardığımda daha otobüsün gelmesine birkaç dakika vardı. Oflayarak oturdum ve çantamdan kulaklığımı çıkardım.
Müzik listeme girdim ve Yüzyüzeyken Konuşuruz - Benimle Kayboldun'u dinlemeye başladım. Bu şarkı harikaydı. O sırada otobüsüm gelmişti. Durduğunda otobüse bindim ve rastgele bir yere oturdum. Allah'tan ben okula gidinceye kadar fazla dolmuyordu da rahatça yerimde oturabiliyordum. Okula vardığımda gergince nefesimi dışarı verdim.
Onu görmek istediğimi sanmıyorum. Okul kartını gösterme faslından sonra okulun bahçesine girdim. Ben ne zaman arkadaş bulacaktım kendime? Belki yalnız olmasam bu okula ve Barlas'a katlanma gücüm artardı. Ilgın vardı ama şu an bu okulda olmadığı için bir işime yaramıyordu.
Sınıfa geldiğimde dünkü sarışın kızı -sanırım adı Ayşegül'dü- ve onun yanındaki diğer kokoşları gördüm. Ben en arkadaki yerime geçerken beni dik dik izlemesiyle başımı yere eğdim ve sakince yerime oturdum.
Bir süre sonra Barlas, Ateş ve birkaç çocuk daha sınıfa girdiğinde gerildim. Refleks olarak tırnaklarımı etime geçirirken ona bakmamaya yemin eder gibiydim. Ama lanet olsun ki yenildim ve gözlerim ona değdi. Arkadaşları bir şey konuşuyorken onlara bomboş bakıyor ruhsuzca gülümsüyordu. Ona bakmaya deva ederken göz göze geldik. Bakışlarımı çevirmek istedim fakat çevirmedim. Beni onda tutan bir şey vardı. Gülümsemesi soldu ve ağır ağır gözlerini benden çekti. Başımı öne eğdim. Yakın bir zamanda kocam olacak ad- Aah! Ne saçmalıyorum ben? Ne kocası Almira!
Hocanın sınıfa girmesiyle dersi dinlemeye koyuldum.
****
Öğle teneffüsü çalınca yerimden kalktım ve kantine gitmeye başladım. Son anda vazgeçerek tuvalete yöneldim. Boş kabinin birine girip işimi gördükten sonra dışarı çıktım ellerimi yıkarken içeri Ayşegül ve yandaşları girdi. Ayşegül bana sinirle bakıyorken diğerlerinde sırıtmayı yakalayabilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ ZORBA: ATEŞİN OĞLU ARAF
ChickLit"Teşekkür ederim." dediğimde "Ne için?" diye sordu. "Seni buraya bıraktığım için mi, ne olduğunu sormadığım için mi?" Hafif sırıtarak "Her ikisi de." dedim ve kapıyı açtım. İndikten sonra kapıyı kapatacaktım ki "Unutmadan şunu söyleyeyim prenses, b...