(Multimedyada karakterlerin giydiği kıyafetleri var. İnsanlara çok takılmayın:))
Sabah yüzüme vuran parlak güneş ışığıyla uyandım. Maalesef. Bugün yeni okulumda ikinci günümdü ve ben şimdiden gitmek istemiyordum. Ayrıca kafamda bir milyon tane soru vardı. Babam benim kiminle evleneceğini söylememişti. Ya bir seri katilse? Ya uyuşturucu bağımlısıysa? Nereden bilebilirdim ki onun ne yapacağı belli olmazdı.
Yataktan kalkmadan kararımı vermiştim. Bugün okula gitmeyecektim. Zaten dertlerim bana yetiyordu, daha fazla aşağılanma ve zorbalığa maruz kalmak istemiyordum. En azından şu iki günde.
Yatağımdan kalktıktan sonra elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Aynaya baktığımda karşımda gözleri ağlamaktan kızarmış, göz altları uykusuzluktan morarmış bir kız gördüm. Annem olsaydı bunların hiçbiri olmazdı. Gözlerimden bir damla yaş düştü. Ben bunları hak etmiyordum. Kimse hak etmezdi. Ama belki de evleneceğim kişi iyi biri çıkardı ve babamdan da kurtulmuş olurdum. Her zaman işin iyi tarafından da bakman lazım derdi annem. Aah, ah.
Gözlerimi sildim ve yüzümü yıkadım. Oturma odasına gittiğimde babamın koltuğa uzanmış televizyon seyrettiğini gördüm. Odaya girdiğimi fark ettiğinde bana döndü.
"Hayırdır, giyinmemişsin." dedi alaylı bir tavırla.
Refleks olarak kafamı aşağı eğip "Bugün okula gitmemeyi düşünüyordum." dedim. Aşırı bir tepki vermemesi için dua ediyordum bir yandan.
Neyseki kafasına televizyona geri çevirip yüzüme bakmadan "İyi, bugünlük evde kal. Ben biraz geç gelirim eve. Ona göre yemek de yap." dediğinde teşekkür edip odama geçtim.
Tam yatağa oturacağım sırada telefonum çalmaya başladı. Ekrana baktığımda arayanın Ilgın olduğunu gördüm. Doğru ya bana ilk günümü ona anlatmamı istemişti ama ben dün olanlardan dolayı onu aramayı unutmuştum! Hemen telefonu elime alıp açtım.
"Alo."
Tuttuğu nefesini vererek "Bir şey oldu sandım. Mesajlarımı görmüyor musun?" dedi. Telefonu kulağımdan çekip ekrana baktığımda ondan gelen bir sürü mesajı gördüm.
"Özür dilerim, dün pek güzel geçmedi anlayacağın."
"Sesin kötü geliyor iyi misin? İlk gününü baştan sona kadar anlat."
Ona dün yaşadığım bütün olayları anlattığımda bir sürelik sessizlik oldu. Ardından konuşmaya başladı.
"Okulda uğraşmak zorunda kaldığın ahmaklara mı kızayım, babana mı bilemedim! Şu an aşırı sinirliyim." dedi sinirli bir ses tonuyla.
"Ben hepsine kızgınım. En çok da ona tam ihtiyacım olduğu anda ölen anneme." Sesim ağlamaklı çıkmıştı. Ilgın bir süre beni yatıştırdı.
"Bak aklıma çok güzel bir fikir geldi. Bugün seninle dışarı çıkalım, hem kafanı dağıtmış olursun ne dersin?" Kulağa güzel geliyordu. Her ne kadar dışarı çıkmak istemesem de iyi gelebilirdi.
Bir an babam unsuru aklıma geldiyse de bugün eve geç geleceğini söylemişti. Yani sorun da olmazdı.
"Olur." dedim en sonunda. "Kaçta buluşalım?"
"Akşam 7 gibi iyi mi?"
"İyi, iyi. 7'de görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra derin düşüncelere daldım. Hayatım nasıl bu noktaya gelmişti? Babam bana neden kızgındı? Cidden evlenmek zorunda mıydım? Tüm bu sorularımın cevabını ilerde bulma umuduyla biraz daha yatakta yattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORAKİ ZORBA: ATEŞİN OĞLU ARAF
ChickLit"Teşekkür ederim." dediğimde "Ne için?" diye sordu. "Seni buraya bıraktığım için mi, ne olduğunu sormadığım için mi?" Hafif sırıtarak "Her ikisi de." dedim ve kapıyı açtım. İndikten sonra kapıyı kapatacaktım ki "Unutmadan şunu söyleyeyim prenses, b...