bu bölüme yorum yapmayan da ne bileyim yani
--
ÇAKIR
Akşam saatler olduğu için otobüsler daha boştu ve daha rahat gelmiştim Arat'ın attığı konuma. Aceleyle otobüsten indim ve karanlığın hakim olduğu büyük lunaparkta onu aradım. Çok fazla insan yoktu ve yavaş yavaş boşalıyordu lunapark. Dönme dolabın olduğu yeri görünce koşarak oraya yöneldim. Geldiğimde oyuncak çok da güzel çalışıyordu ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Arat? Neredesin?"
Bana yalan mı söylemişti yoksa? Yalansa eğer gerekçesi neydi amına koyayım? Zaten akşam olduğu için karanlıktı ve bir şey göremiyordum doğru düzgün. "Keşke evden çıkmadan önce gözlüğümü alsaydım," diye mırıldandım kendi kendime.
Delirecektim. Bulamıyordum onu bir türlü ve bana yalan söylemiş olma ihtimali dört dönüyordu beynimde. Bağırarak, "Arat!" diye seslendim ve bu bazı gözlerin bana dönmesine neden olmuştu. Rezil olmak umursadığım son şeydi şu anda. Dönme dolabın etrafında biraz gezindikten sonra tenhada duran bir bank ve bankta baygın gibi duran birini gördüm. İçimden o kişinin Arat olmasını dilerken adımlarımı hızlandırdım. Banka yaklaştığımda elinde su şişesiyle oturan kişinin Arat olduğunu gördüm ve hışımla yanına oturdum. Başı yere eğik, anladığım kadarıyla da gözleri kapalıydı. Çok fazla korktuğu her türlü belli oluyordu.
Kollarımı boynuna dolayıp kendime çektim ve onu bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla, "Sonunda," diye fısıldadım. Göğsü hızla inip kalkıyordu ve çok sık nefes alıyordu. Yüksekten bu kadar korkutuğunu bilmiyordum. Kısa süre sonra ayrıldığımda gözlerini açtı ve bana baktı yavaş yavaş. Kekeleyerek, "Ge-gelmişsin," dedi ve yüzümü dikkatle inceledi. Elimi omzuna koyup ovaladım ve "Geldim tabii ki," dedim.
"Ne zamandır bu banktasın?"
"On dakika oldu ya da olmadı," dedi ve elindeki suyu açıp biraz içti. Daha sonra ekledi.
"Biliyor musun Çakır, ben bugün anladım yüksekten ne kadar çok korktuğumu. Basit bir fobi değilmiş. Yükseğe çıktığı her saniye nefes almakta zorlandığımı hissettim. Yüksekte kaldığımda ise bir çocuk gibi ağlamak istedim. Nefessizlikten öleceğimi düşündüm ve aklıma seni, çocukları bir daha göremeyeceğim gibi bir düşünce kazındı. İt gibi korktum. Senin sesini bir daha duyamam diye korktum-"
Cümlesini yarıda kesen hıçkırıkla ağladığını duydum ve dayanamadım. İçimdeki bütün hisleri ona anlatmayı deli gibi istesem de sadece sarıldım. Kafasını boynuma yerleştirdi ve sessiz sessiz ağlamaya devam etti. Fısıltıyla, "Tamam, geçti. Bak buradayım," diyebildim yalnızca. Kendini geri çekip yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerindeki parıltı neyden kaynaklanıyordu hiçbir fikrim yoktu ama şu an onu düşünemedim.
"Ne yaparsam yapayım yanımda olur musun, Çakır? Hep yanımda kalır mısın?" Cümleleri bir teklif gibi görünse de öyle olmaması içimi parçalıyordu. Bunları daha farklı şekilde duymadığım için kalbimde sızıya neden olsa da burukça gülümsedim.
"Tabii ki yanında olurum," dedim kısık çıkan sesimle. Yüzlerimiz arasındaki yakınlık kalbimi zorlarken doğru düzgün nefes alamıyordum ama Arat'ın bununla ilgili bir sorunu olmadığı belliydi. Aniden elini kalbimin tam üstüne koymasıyla kaşlarım çatıldı. Birkaç saniye bekledikten sonra gözlerini gözlerime kenetledi. "Kalbin neden bu kadar düzensiz ve şiddetli atıyor Çakır?"
Korktuğum sorunun gelmesiyle afalladım ve yüzüne boş boş baktım birkaç saniye. Kendime gelmeye çalışarak, "Çü-çünkü senin için korktum. Bir an seni bulamayınca başına b-bir şey geldi sandım," dedim ve inanmasını bekledim. Yüzünde tatmin olmuş bir ifade yoktu; fakat yalanıma inanamamış gibi de durmuyordu.
Eli hala kalbimin üstündeyken boşta olan elini tutup kendi kalbinin üstüne koydu. Elimin altında atan kalbin, benim kalbimden farkı yoktu. Bu daha da heyecanlanmama ve kaşlarımın hayretle kalkmasına sebep oldu. Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırdı. "Peki benim kalbim neden böyle?"
Bir şey diyemedim. Hala ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ve bir türlü anlayamıyordum. Beynim bulanıklaşmaya başladı. Kulaklarımda sessiz bir çınlama hakimdi. Yüzlerimizin yakınlığı, elimin altında atan kalbi... Bunlar ne demekti? Kendimi umutlandırmaktan bıktığım için aklıma gelen ilk düşünceyi kafamın içinden attım. Öyle bir şey yoktu. Kendimi tekrar üzmek istemiyordum. Boğazımı temizleyip cevap verdim havada kalan sorusuna.
"Korktuğun içindir. Normal bir fobi olmadığını söyledin ya hani."
Gözlerini hafifçe kısıp suratımda dolaştırdı bakışlarını. Fısıltıyla, "Bilmiyorum," dedi yavaşça.
Hemen ardından, "Üzgünüm," dedi. Daha ne olduğunu kavrayamadan dudağımın kenarı sayılabilecek yerden yanağımı öptü. Gözlerim şok içinde kocaman açıldı ve kalbim tekledi. Hala elimin altında duran kalpte hızlanmıştı. Dudakları birkaç saniye olduğu yerde bekledikten sonra benden ayrıldı ve elini çekti. Aynı şekilde bende elimi çektim ama hala yaşadıklarımı sindiremiyordum. Bir gecede bu kadar olay bünyeme fazlaydı.
Hızla ayağa kalkıp "O zaman ben g-gideyim," dedim ve hızlı adımlarla onu bankta tek bıraktım öylece. Kafamı toparlamam ve yaşadıklarımı idrak etmem lazımdı.
----
bölüme düştüm amQQ
aşırı hızlı oldu ama yeter yani 61265456 bölüm mü sürsün kavuşmaları kişsdöçsölşösadlşas
inş beğenmişsinizdir <33