bu bölüm verdiğim bir söz üzerine yazılan smut bölümdür. "oha çok hızlı oldu", "az yavaş aq" vs. diyecekler ve rahatsız olacaklar okumasın. ve ilk defa yazdığım için pek bir şey beklemeyin :d
--
ARAT
Çakır ile karmaşık olan ilişkimizi batırmamak için gayret ediyordum ama hiçbir zaman istediğim olmuyordu. Evet onu seviyordum, evet ona değer veriyordum; fakat bunların hepsi şu zamana kadar arkadaşçaydı. Hiçbir zaman onu ötesi olarak görmemiş, görememiştim. Ama son zamanlarda yaptığım aptallıklar ve ona olan hislerim eskisi gibi değildi. Birkaç ay önce dip dibe olduğumuzda hiçbir problem yokken artık garip bir heyecan vardı içimde.
Sahip olduğum en yakın arkadaşımdı o benim ve üzülmesini gerçekten istemiyorum.
Şimdi ise aramızı düzeltmek için ve söylediklerimin arkasında olduğumu göstermek için onlara gidiyordum. Yoldan geçerken de çikolatalı küçük bir pasta almıştım. Umarım tok değildir.
Kapıyı heyecanla çalıp beklemeye başladım. Habersiz gelmiştim ama evden dışarı çıkacağını sanmıyordum. Biraz bekledikten sonra yine kapıyı çaldım. Üçüncü kez zile basacakken kapı yavaşça açıldı ve uykulu gözlerle bana bakan yüze çevirdim bakışlarımı. Beni görmesiyle bakışları aniden değişti ve şaşırdığını belli edercesine kaşlarını kaçırdı. "Ne işin var burada?"
Gülümsemem yüzümden yavaş yavaş düşerken gevelemeye başladım. "Şey, birlikte zaman geçiririz sanmıştım... O zaman gideyim eğer şeyse..."
Gözünü ovup, "Pardon, seni birden görmeyi beklemiyordum. Uyku sersemiyim de biraz," dediğinde rahatlayıp önemli olmadığını söyledim. Beni içeriye davet edip elimdeki poşeti aldı. Poşete bakarak mutfağa geçerken, "Ne aldın sen öyle?" diye sordu merakla. "Çikolatalı pasta," diyerek kısaca cevap verdim.
Beraber odasına geçtiğimizde ben de merakla, "Yeni mi uyandın sen?" dedim ve yatağına oturdum bir bacağımı altıma alarak. Karşımda duran dolabının önüne geçip kapaklarını açtığında, "Evet. Annem evde yokken keyfini çıkarayım dedim," dediğinde anladığımı belirten bir mırıltı çıkardım.
Üstündeki tişörtü bir çırpıda çıkardığında istemsizce bakışlarım çıplak sırtına gitti. Dolabından tişört seçerken biraz daha eğildiğinde ise bakışlarımı sırtında tutmaya çalıştım. Bakmaman gereken yerdi orası.
Dik durduğunda eline sıfır kol bir tişört aldı ve onu geçirdi üstüne. Gülümseyerek bana döndüğünde zoraki güldüm ve yanımdaki boşluğa vurup gelmesini işaret ettim. "E pastayı yemeyecek miyiz? Gidip getireyim önce," dediğinde "Peki, önce pasta yiyelim o zaman," dedim ve arkasından izledim öylece. İçimde garip bir his vardı ve bunu atmak istiyordum. Umarım dakikalık bir şeydir bu.
Elinde iki tabakla dönen Çakır'ı görmemle ayağa kalktım ve bir elindeki tabağı aldım. "Nerede yiyeceğiz?" diye sordum. Odada bunun için müsait bir yer yoktu. "Yatağımda yiyemeyiz, bu yüzden sırtımızı yatağa verip yerde yiyelim." Başımla onaylayıp dediği gibi yaptıktan sonra bir çatal pastadan tattım.
*
Pastaların son dilimini de biraz önce yedikten sonra tabakları yan tarafıma bıraktım. Ellerimi kucağıma bırakıp oynarken sessizliğimizi bozmak adına konuşacaktım ki Çakır benden önce davrandı. "Pasta için teşekkürler, güzelmiş."
"Rica ederim." Kafamı yüzüne çevirdiğimde dudağının kenarındaki çikolata dikkatimi çekti. Çikolata olan yeri kendi yüzümde göstererek, "Şuranda çikolata kalmış, temizlesene," dedim. İşaret ettiğim yere baktı fakat neredeyse yanağını siliyordu salak çocuk. Israrla gösterip, "Lan şurası şurası!" dediğimde pes etti ve "Bulamıyorum amk gel sen temizle o zaman," dedi.