▪︎ kırk beş ▪︎

4.9K 308 92
                                    

alert: bu bölümde smut tarzı bir şey var ona göre okursunuz/okumazsınız. 💜

---

ÇAKIR

Kapının sertçe yumruklanmasıyla -yaklaşık 5 dakikadır- dayanamayıp sandalyemden kalkıp kapıya gittim. Vuranın annem olmadığı barizdi, asla böyle kapı çalmaz ve bu saatte eve gelmezdi. Kapıyı açmam ile Arat'ın endişeli yüzünü görmem bir oldu. İlk birkaç saniye olduğu yerde dikildi sonra ise kollarını boynuma sardı. Ne olduğunu anlamayarak bende ona ayak uydurarak kollarımı beline yerleştirdim.

Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Hissettiğim kalp atışları ise aynı orantıdaydı. Geri çekilip kapıyı kapattım ve "Neyin var lan? İyi misin?" diye sordum merakla. salona doğru ilerlerken, "Değilim, bok gibiyim anasını satayım," dedi ve koltuğa oturdu. Yanına oturup yüzünü inceleyip "Anlat o zaman neden böylesin," dedim. Kafasını hafifçe sallayıp gözlerini kaçırdı birkaç saniyeliğine. Daha sonra bakışları beni buldu ve konuşmaya başladı.

"Kurstan döndükten sonra çok yorgundum, bende uyumak istedim. Sonra... Sonra kâbus gördüm. Beraber kamp yapmaya gidiyorduk. Ben bir şeyler almayı unutmuşum, sende 'ben alırım' diyip gidiyordun. Uzun zaman geçip gelmediğinde bende seni aramaya çıkıyordum."

Gözlerini kapatıp biraz durakladığında ben de meraklanmaya başlamıştım. Sabırsızca devam etmesi için gözlerimle işaret ettim. Dudaklarını yalayıp devam etti işaretimi alarak.

"Uzun bi yol gittikten sonra yolda yatıyordun. Elinde poşet ile her yerin kan içindeydi. Koşa koşa yanına gittim uyandırmayı denedim seni, olmadı. Kucağıma almayı denedim, olmadı. Elimden hiçbir şey gelmedi ve çok korktum. Yemin ederim gerçek sandım, rüyaya dair hiçbir iz yok gibiydi. Öldün sandım diye-"

Cümlesini kesip kollarından tutarak ona sarıldım. Sıkıca sarıldığımda o da kafasını boynuma yerleştirmişti. Elim saçlarına çıkarken, "Şşşh, geçti. Bak sarılıyorsun işte bana. Uyandın artık, korkma," dedim saçlarını severken. Dudakları boynumla temas ederken konuştu. "Sana bir şey olursa aklımı kaçırırım ben Çakır. Seni kaybedemem. Önce lunapark, şimdi rüya... Bıktım ben böyle şeyler düşünmekten, görmekten."

Kollarım arasından çıkıp yüzlerimizi yaklaştırdı. "Beni bırakma, tamam mı?" Gözlerinde kaybolduğumu hissederken kendimden bağımsız bir şekilde "Asla bırakmam seni," dedim.

Yüzlerimiz sanki daha da birbirine yaklaşıyordu ve kalbim hızlanıyor gibiydi. Arat ile tüm öpüşmelerimiz onun hamlesiyle başlıyordu. Bu sefer durumu değiştirmek ve onu bırakmayacağımı göstermek için ben hamlede bulundum.

Yanağına elimi koyup kendime çektim ve dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarım altındaki dudakları önce olduğu gibi durdu, daha sonra ise aralandı. Alt dudağını dudaklarıma hapsedip yavaş yavaş öpmeye başladım. Bu duruma Arat'ın şaşırmaması beni biraz şaşırtsa da haklıydı biraz. Kaç kere durduk yere öpmüştü beni ve artık bunu garipsemiyor, öpüyordu sadece. Bu hoşuma giderken alt dudağını -istemsizce- hafifçe dişlediğimde inler gibi ses çıkarmıştı.

Sesi kulaklarımda yankılanırken kalbim deli gibi atıyordu. Varsın beni sevmesin, benden uzaklaşmadığı sürece varlığı bana yetiyordu. Onu öpmek belki de en büyük şansımdı. Daha aylar önce bu anların hayalini kurarken şimdi gerçekleştiriyordum. Tek fark, sevgilim değildi.

Kafamdaki bütün düşünceleri bölüp çöpe attıran şey Arat'ın dilinin dilimi bulmasıydı. Elimde olmadan inlediğimde hoşuna gider gibi devam etti. Dili dilimi bırakmıyor öpmeye devam ediyordu ve başım dönüyor gibi hissediyordum. Aniden benden ayrılmadan kucağıma çıkmasıyla afallamıştım. Kısa bir süreliğine karşılık vermeyi bırakıp olayı idrak etmeye çalışıyordum. Fakat Arat'ın dudağımı ısırmasıyla gerçekliğe dönüp istediğini vemeye devam ettim.

Dudaklarından saniyelik ayrılıp gözlerine bakarak, "Çok güzelsin amına koyayım," dedim içimde tutamayarak. Dudakları yukarı kıvrılırken boynuna yönelip dudaklarımı orada gezdirdim. Kokusunu içime çekerken bir yandan da her yerini öpüyordum. Arat'ın elleri kafama gelip boynuna bastırdığında onun da bunu sevdiği belli olmuştu. Öpmeyi bırakıp küçük küçük ısırmaya ve dilimi gezdirmeye başlamıştım. Boynunun bir köşesini emmem ile kulaklarıma inleme sesi doldu. Siktir, bu ses muazzamdı. Daha fazla duymak için farklı yerleri emmeye başlamam ile sesler gittikçe arttı.

Giderek sertleşmem ile bunun sonunda zor durumda kalacağım aşikardı ama şu an bunu düşünmek istemiyordum. Son kez boynunu emdiğimde beklemediğim bir şekilde kendini bana sürtmüştü ve bu kez inleyen ben olmuştum. Gözlerimiz birbirini bulduğunda gözlerinden yoğun duygular geçiyordu. Onları çözmeyi isterdim fakat şu anki durumda onla oyalanmak istemiyordum.

Tekrar dudağının dudağıma kapanması ile derinden öpmeye başladım. Sonsuza kadar bu anda yaşamak istiyordum. Her şey çok güzeldi ve mahvolmasından deli gibi korkuyordum.

Dudaklarını aşağılara götürerek boynuma inmişti. Benim ona yaptığım gibi önce öptü, sonra emmeye başladı ve art arda inlerken buldum kendimi. Bende uyandırdığı hisler çok başkaydı. Mutluluktan ağlayabilirdim hatta şu an.

Dudakları boynumu rahat bırakmazken karnımın üstünde hissettiğim sertlik ile içimdeki duygular karman çorman oldu. Bir kez daha inlediğimde elim sertliğinin üstüne gitmişti. Hafifçe hareket ettirdiğimde Arat'ta inlemişti ve yine vurulmuştum ona. İçimden anlamsız bir şekilde durmak ya da devam etmek için seçim yapmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Şu an ikimizde durursak zor durumda kalacaktık fakat devam edersek -ki daha önce de devam etmiştik böyle bir durumda- yine aynı şekilde bir tartışma yaşayabilirdik. Onunla aramın kötü olmasına dayanamıyordum ve yine kavga edeceksek eğer durmak istiyordum. Gerçi yeterince -bize göre- ileri gitmiştik fakat ona sormam gerekiyor gibi hissettim.

"Duralım mı?"

Dudakları boynumdan ayrılarak gözleri gözlerime çıktı. Kararsız bakışları onun da benim gibi arafta olduğunu gösteriyordu. İşini kolaylaştırmak için "Seninle bu durumun içinde olduğumuzda seni çokça sahipleniyorum ve elimde olmadan fazla kıskanıyorum. Tekrar tartışma ihtimalini gözümün önünden atamıyorum," dedim gözlerimi ondan ayırmadan.

Gözleri kısa bir anlığına dudaklarıma kayıp tekrar gözlerime çıktığında, "Seninle tartışırken kendimi kötü hissediyorum ve bunun olmasını istemiyorum. Ama eğer zor durumdaysan şu an yardım da ederim," dedi. Evet biraz zor durumdaydım fakat onunla kötü olmaktansa kendi elimle işimi halledebilirdim. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp "Sorun değil, kendim de hallederim," dedim.

Anladığını belirtip kucağımdan kalktı ve ikimiz de ayrı banyolara girip işimizi gördük.

----

seseselam şdlfşşwksğwld

sonu maalesef kötü oldu, tıkandım ve devam edesim çok gelmedi diye böyle bi bahane uydurdum şwldşsksşwödpwp

bölüm kısaysa özür dilerim ama eskisi gibi yazamıyorum artık, hem hevesim azaldı hemde okuyucular (aktif) şsldwildğaöd

neyse 15 tatil olduğu için belki bir bölüm daha gelir o da gaza gelirsem eğer ehueehu

görüşürüzz(hatalar varsa mazur görün <3)

earth [bxb] +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin