00:26

11.3K 906 211
                                    

Hakkımda az buçuk bir şeyler bilen her insan umursamaz olduğumu söyleyebilirdi. Asla özür dilemeyeceğimi, kimsenin peşinden koşmayacağımı da söylerlerdi. Fakat bunları yapıyor oluşum Batu'nun gözümde ne denli değerli olduğunu farketmemi sağlamıştı. Kısa sürede nasıl bu kadar içime işleyebilmişti?

Sabah geldiğimizde ve geçen ilk 2 ders boyu benimle asla konuşmamıştı. Cevap verip bağırsa belki bu kadar üzülmezdim ama yaptığı mümkün mertebe görmezden gelmekti. Sanki yokmuşum gibi davranıyordu.

"Hocam. Simit yiyecek miyiz birlikte?" Kafamın içindeki fırtınaları susturup dikkatimi etrafa verdim ve konuşan Semih'e baktım.

"Ne simiti?" diye sordun istemsizce.

"Geçen hafta demişti ya canım hocam." dedi Semih sırıtarak. "Ben kahvaltı yapmadım mesela."

"Tamam o zaman sen git al kaç kişiysek. Ben de çay isteyeyim." dedi hoca.

Semih paraları toplayıp üzerine montunu geçirdi. "Yalnız biri benimle gelsin."

Kolumu kaldıracak halim yokken bu isteğe elbette itibar edemezdim.

"Ben geliyim." diyerek ayaklanan Batu'ya baktım. Yüzündeki güzel gülümseme sinirlerimi bozuyordu. Yerinden çıkıp seri bir hareketle montunu alıp giydi.

"Ben de gelebilirim." dedim hiç düşünmeden. Batu'nun düşen suratına bakarak gülümsedim. Sonuna kadar kovalamaktan gocunmuyordum.

"Siz gidin." dedi üzerine giydiği montu geri çıkartıp. "Gelesim kaçtı."

"Hadi kim gelecekse gelsin. Açım ben aç!" diye çemkirdi Semih. Bedenim hareket etmemekte diretse de, artık çok geç diye düşünüp yerimden kalktım. Montumu giyip Semih'in peşinden sınıftan çıkarken aklım sadece Batu'daydı. Nasıl kendimi affettirecektim amınakoyayım?

Simit alıp sınıfa gelmiştik, ellerim karton bardağı sertçe kavramış, elimin yanmasını önemsemeden sıkı sıkı tutuyordum. Ağzıma bir simit parçası tıkıp kızlarla konuşup gülen Batu'ya baktım. Sinirlerimin bozulması harbiden saçmaydı. Acilen barışmamız gerekti.

Tennefüs zilinin çalmasının ardından hızla yanına gittim.

"Özür dilerim." dedim tekrardan. Beni görmezden gelmeye devam etmesine karşın kollarımı omuzlarına sardım. "Bırakmam peşini, affetmezsen."

"Sonra Erçin sonra." Normalde o da bana sarılırdı ama bu sefer kollarımı bedeninden soğuk bir tavırla itti. Bu beklemediğim bir şekilde canımı yakarken yutkundum. Önemsemeden yüzsüzlüğe devam edecektim.

"Bak dinle. Yemin ederim başka bir şeye sinirlendim. Seninle konuşrken bir anda gelişti. Niyetim öyle şeyler söylemek değildi."

"Bu bir bahane mi? Sinirini çıkaracağın bir kum torbası mıyım ben? Kırdın beni Erçin. Niyetin ne ise." Sesi kırgındı, yüzüme dahi bakmadan yere konuşuyordu.

"Özür dilerim oğlum be."

"Özür dileme artık. Özür dilemekle hallolmuyor her şey. Özür diledin bitti mi olacak? Bir kelime her şeyi düzeltemez."

"Zaten bir kelime ile düzeltmeye çalışmıyorum. Sadece pişmanım anla istiyorum."

"Anlıyorum." dedi başını sallayarak. "Ama sen de anla. Zaman ver bana."

"Peki." dedim. "Ama çok zaman değil."

Göz devirip yanımdan geçip giderken peşinden baktım sadece. Zaman demesinden nefret ediyordum çünkü onu özleyeceğimi biliyordum.

...

Şimdi şöyle bişi var bu simit olayı gerçekten oldu hem de tam anlattığım gibi sonra tennefüste Erçin Batu'nun elinden tuttu sarıldı falan ama Batu takmadı git konusmuyorum senle falan dedi shipper kalbim biraz acı çekti o ara

Bu şerefsizler yüzünden başka kurguya odaklanamıyorummmm kurgusal olarak kalbime işlediler

Çek Beni Kendine (Boyxboy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin