folie à deux

1.3K 114 220
                                    

"Amore è cieco." Aşkın gözü kördür.

Gökyüzünün öfkeli olmasının bir sebebi vardı. Bulutların içinde asılı kalan yağmur damlaları, yeryüzüne inmeye cesaret edemeyenlerdi. Bazı yağmur damlaları daha cesaretliydi, bazıları ise kendinden öncekileri örnek alıyordu. Yolunu kaybetmiş biri ise bir kaldırım taşında biriken suyun içine düştüğünde, yalnız olmadığı için seviniyordu. Düştüğü birikinti ise su değil, kandı. Kan, gecenin karanlığında daha koyu görünürdü. İki yağmur damlası daha aynı birikintiye düştüğünde, ikiside kana bulanmış oldu, bilmeden. İkiside kaosun içinde bulunmuştu, ikiside yok etmek için doğmuştu. Birisi ölüm gibiydi, diğeri savaş. İkisinin birleştiği yer, birlikte olmaları için yaratıldıklarını yazmış olan kaderdi.

Elinde sıkıca tuttuğu telefonu yan tarafına fırlattı ve gözlerini birkaç saniyeliğine yumdu. Siren sesleri yanı başında duyulmaya başlandığında gözlerini araladı ve yola baktı. Üç polis arabası evin önünde toprağı kaydıracak hızla duraksadığında arabalardan birinin içinden Jack çıktı. Hemen ardından diğer araçlardan, ellerinde silahlarla polisler çıktı. Hannibal yüzündeki ifadesizliği bozmadan, sakince ellerini yukarı doğru kaldırdı ve teslim oldu. Jack ağır adımlarıyla yürürken arkasındaki polisler koşar adım öne geçtiler. Hannibal'ın ellerini kelepçeleyip ayağa kaldırdıktan sonra, Jack gözlerinin içine baktı. Yan taraflarındaki iki polis hâlâ sertçe kollarından tutuyorlardı. Jack kaşlarını çattı ve üzgün bir ifadeyle Hannibal'a baktı. Hannibal'ın ise yüzünde mimik oynamıyor, duygularından arınmış gibi öylece kaskatı duruyordu.

O an bir araba hızla herkesin görüş alanına girdiğinde Jack başını sesin kaynağına yöneltti ve gelenin Will olduğunu gördü. Will hızlıca arabayı durdurup dışarı çıktığında, Hannibal'ın gözleri Will'i buldu. Jack'in göremeyeceğini biliyordu fakat o Will'in korkuyla titrediğini görebiliyordu. Anında bakışlarını indirdi ve yere bakmaya devam etti. Will, sakin kalmaya çalışarak yanlarına gittiğinde Jack kaşlarını çattı. "Burada olduğumuzu nereden-"

"Beverly söyledi." diye yalan söyledi hızlıca Will. Özellikle Hannibal'a bakmamaya çalışıyordu. Kalbinin deli gibi attığını yok sayarsa daha mantıklı açıklama yapabilirdi belki fakat ağzındaki kelimeler dışarı gelişigüzel çıkıyor, düşünmeden söyleyiveriyordu korkuyla.

Jack arkasını döndü ve son kez Hannibal'a baktıktan sonra polislere, arabaya götürmeleri için işaret etti. Will bakışlarını ne kadar kaçırmak istede, yüzü yere eğik Hannibal'a baktı ve sertçe yutkundu. Yüzünü ifadesiz tutmaya çalışarak Jack'e döndü. Jack Will'e baktı ve derin bir nefes alıp "Biliyorum." dedi. "Neden diye soruyorsun."

Will cevap vermeden sessizce Jack'in yüz ifadelerini izledi. Kalbi hâlâ deli gibi atıyor, aklı Hannibal'ı kurtarmak için ne yapılmalı bulmaya uğraşıyordu. Jack "Çizimlerini buldum." diye devam etti. "Birde dediklerin aklıma takıldı, en sonundaysa fark ettim."

Will hızlıca "Onunla gideceğim." dedi. Fakat söylediği an pişman olmuş olsada, kararlıydı. Hannibal'ı yalnız bırakamazdı. Hapiste çürümesine ise izin vermeyecekti.

Jack kaşlarını hafifçe çatıp "Will." dedi. "Seni..." dediğinde ise Will öfkeyle Jack'e doğru yürüdü ve gözlerini kısıp "Jack." dedi. "Ne?"

Jack soğukça "Seni onunla yalnız gönderemem." dediğinde Will savunma olarak "Yalnız olmayacağız, yanımızda koruma da olacak." dedi. Ardından soran gözleriyle "Bana güvenmiyor musun Jack?" diye fısıldadı. Sesi tehditkâr çıkıyordu sanki. Manipüle ediyorcasına.

beautiful crime | hannigramHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin