Multimedia: Hera'nın Giydiği elbise (Semihin doğum gününde giydiği.) ve Hera.
İyi okumalar...
"Hera'dan"
O yerden nasıl kurtuldum bilmiyorum. En son bir yerde ellerim ve gözlerim bağlı bir şekilde alıkoyulmuş ve bu süreç boyunca her gün düzenli olarak boynumdan bi iğne yapılmıştı. Çok şükür ki doktorların yaptığı tetkikler de herhangi bir sorun çıkmamıştı. İlk başta bir çeşit uyuşturucu madde verdiklerini düşünmüş korkmuştuk ancak öyle bir durum söz konusu değildi. Babama defalarca sormama rağmen nasıl kurtulduğum hakkında hiçbir şey bilmediğini ifade etmişti. Benim ise tek hatırladığım birine sarıldığım ve baş döndürücü muazzam bir koku. Bu öyle bir koku ki daha önce böyle bir koku duyumsamadığıma yemin edebilirim. Tarifi imkansız derecede aşık olunası bir koku. Belki de basit bir rüya görmüşümdür. Kim bilir...
Olayın üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hala o kokuyu arıyorum. Nerdeyse gezmediğim parfümeri kalmamış gittiğim hiçbir yerde o kokuyu bulamamıştım. Yine bir parfümcüden çıkıp sallana sallana okula gelmiştim. Bu üç hafta içinde şok üstüne şok yaşamış şaşırmadığım bir şey kalmamıştı sanırım. Kaçırıldığım yerden kurtulduğum zaman bu işin altında Cengiz bey ve Yonca olduğunu söylemişlerdi bu şokun üzerine ilk iş olarak onlardan şikayetçi olmuş en ağır cezayı almaları için elimden geleni yapacağımı belirtmiştim. Okulun kapatılması için devreye girmişlerdi ancak daha sonra aldığımız habere göre zengin bir iş adamı okulu satın almış ve içinde çalışan öğretmen ve diğer görevlilerin aynen kaldıkları yerden devam etmelerini belirtmişlerdi. Bu bir bakıma bizim işimize gelmiş en azından işsiz kalmamıştık.
"Yine parfümcüden geliyorum deme Hera!"
"Maalesef Zeynepciğim, parfümcüden geliyorum. Ve yine sonuç hüsran."
"Ya kızım sen iyi misin?" elini alnıma koyup tuhaf tuhaf bakmaya başladı. "ateşinde yok ki! Ne oluyor sana!"
"Ya bilmiyorum Zeyno, o kokuyu bulmayı çok istiyorum. Nedenini bilmiyorum sadece bulmak istiyorum."
"Ah Hera ah!"
Karşımda duran Zeynep'e dil çıkarıp koşar adım odama gittim. Çantamı ve montumu bırakıp tekrar odadan çıkarak miniklerimle buluşmak üzere sınıfa gidiyordum ki Lidya'nın elinden tutmuş karşımda dikilen adamla bakışlarımız kesişti. Bu adam beni oldukça korkutuyor. Nedenini bilmiyorum ama Bu adamda beni iten bir şey var. Sanki bakışlarıyla beni öldürüp ardından da mezarımı kazacakmış gibi bir hali var. Daha önce hiçbir erkekten bu denli korktuğumu hatırlamıyorum. Ki ben oldukça dik başlı, kendinden emin ve erkeklere kolay kolay boyun eğmeyen biriyken bu adamın karşısında elim ayağım titriyor, ne yapacağımı şaşırıyorum. Bu adam da olan ne peki! Ne olacak, adam seni boğuyordu hatırlatırım cicim! İç sesimi susturarak karşımdaki adama doğru ilerledim. Aynı anda Lidya koşarak yanıma geldi ve elimden tuttu.
"Günaydın öğretmenim."
Eğilip Lidya'nın boyuna gelip yanağına küçük bir öpücük bırakarak "Günaydın bitanem" dedim. O da beni öperek karşılık vermişti öpücüğüme.
Ardından bir şey unutmuş gibi arkasına dönen minik meleğim koşarak babasına gitti. Karşımdaki adam da aynı benim gibi eğilip Lidya'nın boyuna gelmişti. Aynı şekilde babasına da minik bir öpücük bahşeden kız koşarak sınıfına girdi. Karşımdaki adamla bakışlarımız kesiştiğinde istem dışı kasılmış tuhaf bir hisle dolup taşmıştım. Adam yerden kalkıp dik bakışlarını bana sabitledi. Tam yerden kalkmış sınıfa girecekken adamın buz gibi sesi doldu kulaklarıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANKI
RomanceBir kadın deli gibi korktuğu adama aşık olabilir mi? Peki kadınlardan nefret eden bir adam nasıl kalbini aşka açar!? Aşk mı? Nefret mi? Bu hikaye Hera ve Yankı'nın hikayesi... Okuyun ve görün. Aşk mı kazanacak nefret mi? ** İlk yayım tarihi: 4 mayı...