''Abi uyanıcak mısın artık.''
''Kızım uyucam ya bi git.''
''İşe geç kalıcaksın abi. cidden hadi kalk.''
''Of iyi be. Kalkıyorum.''
Evet bir abi uyandırma seansının daha sonuna geldik. Abim de uyandığına göre gidip hazırlanabilirim. Odama gidip kot şort ve beyaz bir atlet giydim. Altıma da beyaz converse lerimi giydim. Sarı ama aralarında siyah olan saçlarımı tepeden topladım. Ah, evet yanlış anlamadınız. Sarı olan saçlarımın arasına siyah attırdım. Ama söylemeliyim ki, harika oldu.
Mutfağa gidip iki tabak, süt ve konfilenksi çıkardım. Tabaklara koyduktan sonra kaşığımı alıp yemeye başladım.
''Ee hadi abi!'' diye bağırdım içeri doğru. O sıradan kapıdan içeri girdi. ''Geldim.'' dedi.
Yanıma oturup tabağını kaşıklamaya başladı. ''Neyse ben çıkıyorum abi. Akşam biraz gecikirim.'' dedim gülümseyerek.
''Neden geç kalıyosun?''
''Of abi mezuniyetim var ya .'' dedim gözlerimi devirerek. ''Hadi öptüm.'' deyip kapıdan çıktım. Merdivenleri tek tek inip servise bindim.
Ben Aylin Sönmez. 18 yaşındayım ve şu an okulun son gününü görmeye gidiyorum. Ailem ben çok küçükken öldü. Bitek amcam var. Ama o da tahmin edebileceğiniz gibi Almanya da yaşıyor. Arada sırada konuşuyoruz. Ama fazla samimi değiliz. Birde iki tane kuzenim var. Onlar da biri İstanbul da diğeri Ankara da yaşıyor. Dediğim gibi hepsiyle konuşuruz ama yakın değiliz. Bir tek abim var. O da Akif amcanın zar zor bulduğu bir şirkette masa başı bir iş yapıyor. Haa Akif amca bizim takıldığımız yerlerde harika bir kafesi olan adam. Çok samimiyizdir. Hatta ben yazları orada çalışırım. Kışın da akif amcanın kızı Büşra ve iki arkadaşı beraber çalışır.
Eğer üniversite diye soruyorsanız, verecek bir cevabım yok. Çünkü ben anlamıyorum. İnsanların bilgisini nasıl saçma bir sınavla ölçebilirsin ki. Aslında tembel biri değilim. Çok ta çalışmam gerçi ama çalışırım yine de. Ama üniversite sınavında kesinlikle stresten ölüyodum ve bildiğim herşeyi unuttum. Bu yüzden bu sene çöp oldu. En yakın arkadaşlarım Efe ve Öykü de böyle bir sınavı gereksiz buluyorlardı. Efe sınavda bir şey yapamamıştı ve Öykü de sınavda bayılmıştı. Bu yüzden üçümüzün de bir senesi çöpe gitmişti. Bu yüzden bu senemizi beraber cafede çalışarak geçirecektik. Okula geldiğimizi belli eden servis şoförünün sesiyle kendime geldim. Servisten inip lisenin son gününün tadını çıkarmaya başladım.
--------
Yarın mezuniyetimiz olduğu ve buna rağmen hala elbise almamış olmam ne trajik öyle değil mi? Ama doğruydu. Almamıştım. Çünkü bir türlü seçememiştim. Öykünün de benden farkı yoktu tabi. Böylece okul çıkışı Efe ve Öyküyle Forum Bornova'ya gittik. Bir kaç mağazaya girdikten sonra Öykü vitrinde gördüğü mor ve uzun elbiseyi gözlerini pörtleterek aldı. Denemesini söylemiştim. Ama denemesine bile gerek kalmadığını bu elbiseye bayıldığını söyleyip elbiseyi aldı. Bi tek ben kalmıştım. Bi kaç mağazaya daha girmiştik ama hiçbirşey beğenememiştim. O sırada Öykünün sesiyle irkilerek ona döndüm.
''Aylin buraya girmeliyiz. Gel hadi.'' diyerek beni çekiştirdi. Onu durdurup:
''Öykü saçmalama tüm paramı bu mağazayı veremem ve açım.'' dedim.
''Hadi ama Aylin. Burasının harika olduğunu biliyorsun zaten.'' dedi ve beni çekiştirerek içeri soktu.
Ağzım açık bir şekilde içerideki elbiseleri incelerken Efenin sesini duydum.
''Ağzını kapa, Aylincim.'' dedi gülümseyerek. Ona dönüp dirseğimi karnına geçirdim. O da sanki acımış gibi inledi. Tekrar önüme döndüğümde elbiseleri incelemeye başladım. Sonunda elimde dört elbiseyle kabine giderken birini gördüm. O da ne? Bu saçlar. Bu aptal görünüş.
''Abi?'' dedim şaşkın bir tavır içinde. Dönüp bana baktığında aynı şaşırmayı onda da görebilirdiniz.
''Aylin napıyosun burda?''
''Asıl sen napıyorsun abi?'' dedim.
''Ben burada çalışmaya başladım.'' diyince gözlerimi pörtlettim.
''Neden işten ayrıldın ki ? ''dedim.
''Hadi ama Aylin benim öyle bir işte yapamayacağımı zaten biliyordun.'' deyince gülümsedim.
''Neyse..'' dedim. ''Zaten bende nasıl bu kadar dayanabildin bu işte diye merak ediyordum.''
''Bücürsün.''
--------
Kabinden çıktığımda öykü pufa oturmuştu ve bi yanında abim diğer yanında Efe vardı. Etrafımda döndüğümde :
''Bu renk sana olmadı.''
''Kardeş katili olmak istemiyorum.''
''Diğerini dene istersen.''
Kabine tekrar döndüğümde mavi ve pembe iki elbisey daha giydim. Hiç biri bana hoş olmamıştı. Su yeşili önü kısa arkası uzun straplez elbiseyi giyindim. Dışarı çıktığımda hepsi bana mal gibi bakıyordu.
''Bunu kesinlikle almalısın Aylin.''
''Bu beni katil yapmaz.''
''Çok güzel.''
Onlara gülümseyip aynaya döndüm. Yan taraftaki etiketine uzanıp fiyatına baktım.
Oha
Yuh
Ve birde çüş
300 TL mi? Ne ki bu ya altı üstüne bir elbise?
''Yok bu fazla pahalı başka mağazaya bakalım.'' deyip kabine girdim. Söylemeliyim ki çok güzel bir elbiseydi. Ve bu kadar pahalı olması canımı sıkmıştı. Kendi kıyafetlerimi giyindim. Elime denediğim elbiseleri alıp dışarı çıktım. elbiseleri pufa bırakıp çıkışa yürümeye başladım. Hey bi dakika bişey eksik. ''Abim nerede?'' dedim.
''Burdayım.'' dedi elindeki poşetle bana doğru gelirken. Tahmin ettiğim şey olamaz değil mi? Poşeti bana uzattı.
''Abi nasıl aldın bunu??'' dedim.
''Üzümünü ye bağını sorma kardeşim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abicik
Teen FictionGıcık, sinir ama bir o kadar da harika bir abi. Hayalleri ve güzel düşünceleri olan genç bir kız. Bu ikisi kardeş olursa.. İçinde aşkı, kardeşliği, dostluğu barındıran bir hikaye.