''Beni başka biriyle karıştırdınız heralde, benim bir ablam yok.'' dedim. Hadi ama şaka falan mıydı bu? Ne diyordu bu kadın?
''Tatlım lütfen dinle. Bir ablan var aslında.''
''Ne saçmalıyorsunuz?''
''Bak, senin çok küçükken ailenin öldüğünü ve bir abinin olduğunu biliyorum. Ama aslında bir kardeşin daha var hayatım.''
''Bu nasıl mümkün olabilir?''
''Ablan 5 yaşındayken onu kaçırmışlar. Yani sen doğmadan önce, abinde bir yaşındayken. Ve ailen onları bir türlü bulamamış. Polisler falan kimse bulamamış. Onu kaçıran benim babamdı.'' deyip gözlerini kapattı. Gözünden bir damla yaş düştünde onu elinin terisyle silip devam etti.
''Ayyaş babam küçük çocukları kaçırıp zengin ve çocukları olamayan ailelelere satardı. Beni de satacaktı. Eğer annem olmasaydı. Ablanı bizim evimize getirdi. Bir hafta burada kalacak deyip çekip gitti. Annem ona çok iyi baktı. Ablanla çok iyi anlaştık. Sonra babam bi trafik kazası geçirmiş ve ölmüş. Böylece ablan bizim yanımızda öylece kalmıştı. Onu polislere teslim etmeyi düşündü annem. Ben daha küçücüktüm zaten. Ama sonra vazgeçti. Kendisini tutuklarlar diye düşünüp bu fikirden vazgeçti. O günden beri ablan bizimle yaşadı. Büyüyüp 12 yaşına geldiğinde ona gerçeği anlattık. Zaten bazı kısımlarını biliyordu. Hayal meyal hatırlıyordu en azından. Sonra ona küçükken ilk bu eve geldiğindeki çantasını verdik. İçinden sizin fotoğrafınız çıktı. Yani sen yoktun tabi. Ama abin annen ve baban. Sonra büyüdük. Üniversiteye gittik. Sonra biriyle tanıştı ablan. Ömer diye bi çocukla birbirlerine aşık oldular ve evlenmeye karar verdiler. Ben de evlendim sonra. '' deyip hala akan göz yaşlarını sildi ve derin bir nefes aldı. Ben se hiç bir tepki vermeden bu saçmalıkları dinliyordum.
''Bir çocukları oldu. Ah Tanrım! Onlar bir kaza geçirdi. Bir hafta önce. Ve ikside öldü. İkiside. Ben de buraya Kerem'i eğlendirmeye geldim. Sırf anlamasın diye. Sırf üzülmesin diye.''
Bana ne diyeceğimi merak eden gözlerle bakmya devam ettim. Hiç ciddiyetimi bozmadan ''Buna inanacağımı mı sanıyorsunuz?'' dedim.
''Bunların hepsi gerçek. Seni bulmam bir mucize işte anla. Sizin hayatınızı biliyorum. Çünkü ölmeden önce sizi araştırıp bulduk. Yanınıza gelecektik. Yani gelecekti Esra gelecekti. Ama sonra kaza oldu. Seni tanıyorum Aylin. bunun başka bir açıklaması olabilir mi?''
''Gerçekten beni güldürdünüz Zeynep hanım. Herneyse işlerim var gitmeliyim.'' deyip cevap vermesine fırsat vermeden yanından ayrıldım. Arkamdan seslendi ama onu umursamadım. Neden umursayacaktım ki? Böyle saçma bir şeye gerçekten inanacağımı mı düşünüyordu. Garip. Cidden tuhaf insanlar var.
------------------
Alış veriş merkezine gitmiştik. Yemeğimizi yiyip, bir sürü kıyafet almıştık.Ama açıkçası pek keyfim yoktu. O kadının dediklerini tabi ki de inanmamıştım. Ama aklımı kurcalıyordu. Gerçekten beni tanıması sinirimi bozmuştu.
Otele döndüğümzde çocuklara yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım. Onlar da club'a gittiler. Odaya çıkıp yatağa uzandım. Tanrım! Kafayı yiyeceğim. Bu gerçek olamaz değil mi?
O sırada kapı çaldı. Yataktan kalkıp kapıyı açtığımda Emreyi gördüm. ''Gir içeri.'' dediğimde içeri girdi.
''Neler oluyor Aylin?''
''Hiç birşey yok.'' dedim.
''Seni tanımaya başladım. Ve sen gerçekten durgunsun. Canını sıkan şey ne?''
Ona anlatmak istedim. Aslında bir yandan da bu saçma şeyi ona anlatmak istemedim. Tabi bir yanım daha ağır basıyordu. Ona olanların hepsini anlattım. Bu saçma şeye inanmadığımı ama yine de aklımı kurcaladığını söyledim. Bana sadece gülümsedi.
''Abine sormalısın.''
''Biliyorum.'' dedim bıkkınca. Ve büyük bir of çektim.
''Tanrım! Of çekince harika oluyorsun.''
''Salak.'' dediğimde bana doğru geliyordu. Yanıma oturduğunda sadece gözlerimin içine baktı.
''Canını sıkmak istmemem ama cidden abine danışmalısın.'' dedi.
''Onu arayacağım merak etme.'' dedim. Oysa hala gözlerimin içine bakıyordu. Bi an gözleri dudaklarıma kaydı ve beni öpmeye başladı. Ellerim istemsizce saçlarına gidiyordu. Çok güzel kokuyordu. Böyle bir koku mümkün olabilir miydi acaba?
Beni belimden tutup kucağını çıkardı. O sertliği hissettiğimde irkildim. Ama hala öpüşmeye devam ediyorduk. Geri çekildiğimde ikimiz de nefes nefese kalmıştık.
''Hadi çocukların yanına dön.'' dedim.
''İyi olacak mısın?''
''Evet hadi git.'' deyip onu resmen dışarı attım. Sonra telefonumu elime alıp abimi aradım. Bu sabah İzmire dönecekti. Ama hiç konuşamamıştık.
''Vay bücür beni hatırladın demek?''
''Abi.'' dedim sadece.
''Hey neyin var. Sesin mal gibi geliyor ve tatildesin.''
''Bizim bir ablamız mı var?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abicik
Teen FictionGıcık, sinir ama bir o kadar da harika bir abi. Hayalleri ve güzel düşünceleri olan genç bir kız. Bu ikisi kardeş olursa.. İçinde aşkı, kardeşliği, dostluğu barındıran bir hikaye.