Aslı vakası...

2.9K 122 5
                                    

Iyi okumalar...

Genç kız, genç adama üzgün bir şekilde bakıyordu. Ege elleri titreyerek Umut'a döndü. Güzel gözleri dolu dolu bakıyordu. Genç adam yanına gidip ellerini elleri arasına aldı. O sırada Andaç sinirle Ege'ye bakıyordu. Ege nasıl vururdu ablasına! O kadar güvenmişti Ege'ye! Ege Umut' a bakıp ne diyeceğini düşünüyordu. Nasıl açıklardı böyle alçakça bir şeyi!  Umut'sa merakla bekliyordu. Sesine aşık olduğu adamın ne diyeceğini! Ege " be- ben na- nasıl yap-tığımı bilmiyorum ya-yani saçma bi ne-deni var" Umut Ege' nin kekelemesinden pek bir şey anlamasa da bu yaptığını asla yanına bırakmazdı. "Tamam açıkla neden?!" "Allah'ın belası intikam yüzünden! " "Ne- ne intikamı? " "Annemin intikamı! " herkes şaşkın bir şekilde Ege' ye bakıyordu. Ege ise mahcup bir şekilde Umut'a! Umut Ege'den cevap alamayacağını anlayarak gözlerini kapadı.  Sesine aşık olduğu adam onu dövmüştü! Ege "Salaklık yaptım. Affet n'olur?" dedi. Üzgündü fakat bu Umut'un affedeceği anlamına gelmiyordu. Andaç sinirle Ege'nin kolunu tuttuğu gibi dışarı attı. "Bir daha sakın ablamın yanına gelme!"  dedi ve içeri odaya geçti. Ege kendine küfür de etse geri dönüşü yoktu. Ama bundan sonra herşey çok daha güzel olacaktı.

-Bir Ay Sonra-

Umut hastaneden çıkmış fakat hala fizik tedavi görüyordur. Ege ise üniversitenin yakınlarında bir cafe de garsonluk yaparak bir ev tutmuş yaşamına devam ediyordur. Arabasını kaldığı evin anahtarını Rüzgar'a vermiş ve tam bir aydır sevdiği kadını görmüyordur. Tuttuğu ev küçücük olsa da tek kişi ona yetiyordu. Cansu Ceyhun'un yanında kalıyordu ve hiç memnun değildi.  Sonuçta kim olsa zenginlikten biranda fakirliğe geçmek istemezdi! Bebeğin doğumuna bir ay vardı.
Umut hergün yeni bir şey hatırlıyor ve bazen  'ne olursa olsun, ama şu an yanımda olsun' diyordu. Insan sevdiğini nasıl bıraksın ki!  Son bir haftadır evde özel ders alıyordu. Gerçi büyük bir ihtimalle birinci sınıfı tekrar okuyacaktı ama, olsun en azından konuları biliyor olurdu.  "Annee?" "efendim canım?" "beni Ege' ye götürürmüsün?" Yaz kızına üzgün bir şekilde bakıp kafasını eğdi, fakat sonra gülerek kafasını kaldırdı ve "hadi odana gidip seni hazırlayalım" dedi. 

Umut hazır olduğunda bu sefer Yaz odasına gidip kendini hazırladı. Fakat kızına nasıl diyecekti 'Ege artık o evde kalmıyor' diye! Yaz'da hazır olduğunda birlikte evden çıktılar. Yaz başka bir yola girdiğinde Umut hemen "anne ordan değil ters yöne gidiyorsun!" dedi. Yaz üzgün bir şekilde kızına bakıp "canım bunu gidince konuşuruz" dedi. O'da biliyordu Ege'nin kızını çok sevdiğini ve Yaz kendi yaşadıklarını kızına yaşatmıycaktı! 

Ege'nin çalıştığı cafe'nin önüne geldiklerinde Ege bir bayana servis yapıyordu. Umut şaşkınca etrafına bakıyordu. "Anne neresi burası neden buraya geldik?"  "Canım içeri girince anlıycaksın" ikiside içeri girdiğinde Ege ikisinide görmüştü. Utansa da bunu yapmak zorundaydı. Emin değildi ama Umut onu seviyorsa bu şekilde de kabul ederdi. Yanlarına gittiğinde "Ne alırdınız efendim?" dedi. Umut anında kafasını ona çevirdi. Şaşkın şaşkın bakıyordu ona! Bu nasıl olabilirdi. Ege neden burda bu şekilde duruyordu. O cümlede neydi öyle?! "Ege?" "Evet? Ne istersiniz hanımlar?" "Elimi tut!" Umut'un sesiyle ona baktı. Umut ayağa kalkmak için ondan yardım istiyordu sadece.. "Sana elimi tut dedim!" Ege mecburen elini tuttu. Umut kalkınca ona sarıldı. Öyle sıkı sarıyordu ki onu Ege biran boğulacağını hissetti. "Neden burdasın sen?!" Ege patronu gelmeden ayrıldı ondan! "Umut mesaim bitince konuşucaz tamam mı? Ama şimdi olmaz patron bizi böyle görürse olmaz!" diyerek defterini tekrardan eline aldı ve Umut'u yavaşça yerine oturttu. "Ben portakal suyu istiyorum" "bende kahve alıyım oğlum" Ege sinirle Yaz'a baktı. Oysaki Elif'in ölmesinin suçu zaten Elif'ti. Yaşayan kimsenin suçu yoktu. Fakat Ege bunu bilmiyordu. Nerden bilebilirdi ki annesinin orospu olduğunu! Rüzgar annesini kötü bilmesin diye hep iyi olarak anlattı. Fakat Rüzgar'da bilmiyordu ki Ege'nin karısına kızına saracağını!

Umut mesai bitimine kadar beklemişti. Yaz'sa bir telefonla hemen kalkıp işe gitti. Ege her Umut'u gördüğünde tebessüm ediyordu. Onun inat edip beklemesi Ege'nin fazlaca hoşuna gidiyordu. Fakat umut bir şey fark etmişti ki bir bayan garson sürekli Ege'ye bir şeyler soruyordu. Ve Ege gülerek cevap veriyordu. Bu Umut'un canını sıksa da 'onu sevmiyorum ki neden kıskanayım! Hem o beni dövmüş bir adam!' diye geçiriyordu içinden! Fakat hatırladığı bir şey daha vardı ki O'da Ege'yi dövmüştü. İşte bu aklına her geldiğinde o'da gülüyordu. Komik geliyordu ona bu yaptığı bir erkeği güzelce dövmüştü. Hem de ona aşık olan bir adamı! Ege yine o kızla konuşurken Umut hafifce yerinden kalktı. Ege'ye seslense de Ege onu duymayıp o kızla konuşmaya devam etti. Tabii hal böyle olunca Umut ayağa kalkıp adım attı. Zorlansa da birkaç adım düşecek olsa da adımlarına devam etti. Ege onun farkında bile olmadan o kızla konuşmaya gülüşmeye devam etti. Aklına o tarafa bakmak bile gelmedi. Umut'sa ayaklarının acısına bacaklarının ağrısına dayanamadan yere düştü. Fakat hiç ses çıkarmadı zaten düşeceğini biliyordu! Yanınındaki birkaç kişi yardım etmek için kalktılar. Biraz gürültü olunca Ege kafasını çevirdi. Sevdiği kadını yerde görünce şaşırdı. Nerden bilsin yürüyemediğini! Ege hızla yanlarına gidip Umut'u kucağına aldı. "Niye düştün?" "yürüyemediğimdendir!" Umut'un bu lafıyla Ege olduğu yerde kaldı. Tabii bir ay yanına gitmemişti ki nerden bilsin!

-Bülent Ege-

Nasıl haberim olmazdı yürüyemediğinden! Nasıl bir aşıktım ben! Sevdiğim kadın yürüyemiyor ve ben bilmiyorum! Onu yerine oturtup yanındaki sandalyeye oturdum. "Niye kalktın ayağa bana seslenseydin ya!" "Yüz kere bağırdım ama duyma zahmetinde bulunmadın! Yanında kimse artık onunla konuşuyordun!" Aslı'dan behsediyordu. Ve ben ona bunu nasıl açıklıycaktım bilmiyorum! "Özür dilerim iyimisin?" kafasını sallayıp onay verince ayağa kalktım. "Buzlu çay istermisin?" "hayır" diyerek çantasını karıştırmaya başladı. Telefonunu çıkarıp birilerini aradı o sırada Aslı yanıma gelip "Tatlım müşterilerle böyle haşır neşir olmamalısın!" dedi. Umut bunu duyunca hafif bana baktı sonra tekrar telefondaki kişiye döndü. "Bade ben seni sonra ararım" telefonu kapatıp tekrar birini aradı. "Andaç gelip beni alırmısın? Boğuluyorum da.........Kampüs kafe'deyim.....evet ordaki çabuk gel" Telefonu çantasına atıp bana döndü. "Limonata istiyorum buz gibi olsun!" o sırada Aslı "bebeğim hadi gel" diyerek önden mutfağa girdi. Piçtim ben bu belli hem aşığım diyip hem de kızı aldatıyordum. Bir tek gecelik olan şu kıza lanet ediyorum. O geceye de lanet ediyorum. Niye böyleydim ben! Genimde mi var ibnelik benim! "Hadi ne duruyorsun başımda!" gidip ona çokta soğuk olmayan limonata yaptım. Hasta olmasın şimdi! Boğazı falan şişer.... 

Yarım saat sonra Andaç içeri girdi. Umut'u görünce hemen yanına gidip oturdu. Ama benim mesaimin bitmesin dört dakika var bekle biraz daha! "Hesap!" Andaç'ın sesiyle oraya döndüm. Azcık oyalanırsam dört dakika dolardı.  Hesabı hazırlarken Aslı yanıma gelip "hadi tatlım çıkıyoruz" dedi. Hesabı elime alıp masaya bıraktım. O sırada önlüğü Aslı'nın eline tutuşturup "içeri koyarmısın?" dedim. O'da kafasını sallayıp onay verdi. Andaç kutunun içine fazladan yirmilik koyunca bahşiş olduğunu anladım. Güya beni eziyordu. Kutuyu da Aslı'ya verip yirmiliği içinden aldım. "Umut?" kafasını çevirdi. Çok güzeldi be! "Konuşalım mı?" "hayır!" diyerek Andaç'ın onu kucağına almasına izin verdi. "Umut'um bekle lütfen!" "Andaç dur!...Ne var?! Ne diycen o kızla çok mutlu olduğunu mu? O yüzden mi yanıma hiç gelmedin! Yoksa daha önceden de var mıydı? Cansu, ben ve onu birlikte mi idare ediyordun! O yüzden mi dövdün beni?!!" ..kaldım öyle ne diyebilirdim ki? Haklıydı biraz da çünkü ben aldatmıştım onu! Lanet ben yine ihanet etmiştim sevdiğim kadına!

Umarım beğenirsiniz... +20 vote canlarım sizi seviyorum :*

Ege'nin Umut'u -Düzenleme yapılıyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin