*Bölüm Koçer'in ağzından.
"Lansmanda yanında olacak mıyım?" diye sordu kafasını yasladığı masadan kaldırmadan. Yüzünü yan yatırmış bir şekilde bana bakıyordu. Gülümseyerek elimdeki kağıda yazmaya devam ettim. Her zaman yanımda olup beni korumak istemesi hoşuma gidiyordu. "Bilmem, olmak ister misin?" Kollarını masaya koydu ve kafasını koluna yasladı. Beyaz gömleğinin altından belli olan kolundaki sargı sinirlerimi bozuyordu. Ona benim yüzümden zarar gelmesine katlanamıyordum. "Patronum izin verirse tabikide isterim." diye mırıldandı ışıldayan gözlerini kırpıştırarak. Bu hareketi bende kirpiklerini öpme isteği uyandırmıştı. "İstediğin zaman yanımda olabilirsin Erce." diyerek onayladım onu.
"Uzun bir konuşma yapacaksın sanırım, sabahtan beri buradayız." Mırıldanarak konuşmasıyla kaşlarımı çattım. Muhtemelen kahvaltı yapmamış olmalıydı ve bu saate kadar aç durması mucizeydi. "Neden beni uyarmıyorsun? Yemek yemedin değil mi?" diye sordum sinirli bir şekilde. Omzunu silkerek karşılık verdi. Her hareketinin içimde bir şeyler uyandırmasına sinir oluyordum. Adamın nefes alıp vermesini bile saatlerce izleyebilirdim. "Hadi kalk bir şeyler yemeye gidelim." diyerek ayaklandım fakat elimi tutmasıyla kalakaldım. Avuç içime baskı yapan sıcaklığı delirmeme yetecek cinstendi. "Pizza söylesek?" Gülümsedim ve elinden tutarak çekiştirdim onu. "Ya ne güzel pizza yiyecektik işte." Arkamdan söylene söylene geliyordu.
Beni gülümsetebilen tek insan olmasına hayrandım.
Kapıdan çıkmadan önce elini istemeyerekte olsa bıraktım. Yüzünün düşmesine an be an şahit olmuştum. Fazla takmamaya çalışarak ilerledim. "Ezgi, biz odamda olacağız. Önemli olmadığı sürece rahatsız edilmek istemiyorum. Ha, bu arada iki büyük boy bol sucuklu pizza söylesene." Ezgi'nin imalı bakışlarını yakaladığımda göz devirdim ve Erce'nin arkamdan gelip gelmediğini kontrol ettim. Ellerini ceplerine koymuş bir şekilde ayaklarını sürüye sürüye geliyordu. Asansöre yaklaştım ve içeriye adımlayarak girmesini bekledim. "Bu bina on iki katlı değil miydi ya?" diye mırıldandığında ona doğru döndüm ve göz kırptım. "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Kafasını öne eğerek gamzelerini gösteren bir gülüş sergiledi. Eriyordum lan.
Kalbimin titremesine engel olamıyordum.
Asansör durduğunda kendimi odaya doğru attım ve iki gündür üzerimde olan sweeti çıkartarak koltuğa doğru fırlattım. "Hasiktir." Fısıldayışına hafifçe kıkırdadım ve kendimi yatağa doğru bıraktım. "Resmen kendine üç artı bir ev kurmuşsun burada." diye mırıldandı ve gülümseyerek duvara yaslandı. Gerçekten de öyleydi. Odanın içinde ne ararsan vardı. Gözlerimi kapatarak yatakta yüz üstü döndüm. Bu şekilde yatmayı seviyordum. "Gece hiç uyumadın değil mi?" Yanıma doğru adımladığını hissedebiliyordum. Uyuyamamıştım çünkü saat başı odasına giderek onu kontrol edip duruyordum. İyi olduğunu bilsem de vicdan azabından kurtulamıyordum. "Mümkün olmadı." diye konuştum genzimden. Sesimden bile yorgunluk akıyordu.
Sırtımda ellerini hissetmemle tüm kaslarım gerilmişti.
Gözlerimi sımsıkı yumdum ve parmaklarının tenimde gezinmesinin hazzını yaşamaya başladım. Omuzlarımı kavradığında kafamı iyice yastığa gömerek nefesimi içimde tuttum. "Masaj yaptığım ilk insansın." diye konuştu gülerek. Gülüşüne güldüm ve kafamı yana çevirerek büyükçe bir nefes aldım. "Tek olmak isterim." diye fısıldadığımda boğazından bir ses çıkardı ve o da kısık bir sesle konuştu. "Memnuniyetle." Açılan gözlerimi tekrardan yumdum ve bu anın tadını çıkartmaya devam ettim. Sırtımdaki parmakları biraz daha aşağılara indi ve bel boşluğumda gezinmeye başladı. Huylanarak bir kahkaha attım ve belimi hafifçe çektim. O da kahkahalarla karşılık vererek belimi sıkıca tuttu ve kendine doğru çekti. "Ya Erce, huylanıyorum." diyerek ellerini tutmaya çalıştım fakat hayvan herif çok güçlüydü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koçer | Beni Senden Koru
Kısa Hikaye"Ee, işe alındım mı?" diye sordum rahat bir tavırla. Alt dudağını dişlerinin arasına aldı ve burnundan sert bir soluk verdi. "Artık benimlesin." dedi ve önüme kağıt parçalarını uzattı. Bunlar sözleşmeler oluyordu. Başarmanın verdiği rahatlıkla gülüm...