K8

4.3K 334 85
                                    

Sabahın erken saatlerinde uyanmıştım ve evin her yerini dolaşsam da Koçer'i bir türlü bulamamıştım. Muhtemelen gece yarısından sonra çıkıp gitmişti. Üzerime deri ceketimi alıp merdivenlerden aşağıya doğru adımladım. "Meriç, çıkıyorum ben." diye seslendim salona doğru. Hızlı adım seslerini duyduğumda açtığım kapıdan dışarıya çıkmadım. "Nereye bu saatte?" diye sordu salon kapısının pervazına yaslanarak. "Koçer'in şirketine. Muhtemelen oradadır." diyerek yanına doğru ilerledim ve elindeki kahveyi aldım. Gözlerini kısarak yüzümü taradığımda omuzlarımı silktim ve dış kapıya doğru ilerledim. "Bir ara kendi şirketine de uğramayı denesen keşke." Mırıldanışıyla durdum ve dudak büzerek masum bir bakış attım yüzüne. "O iş sende." dedim ve göz kırparak dışarıya çıktım.

"Koçer'den başka şeyler de var dünyada!"

Bağırmasını duymuştum fakat sikleyecek vaktim yoktu. Bu aralar değişen tavırlarının farkındaydım ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Her zaman beni Koçer'e doğru iten adam birden bire Koçer düşmanı kesilmişti başıma. Arabamı çalıştırdım ve son gaz şirkete doğru sürdüm. Ölüm gibi geçen sürenin ardından arabayı durdurdum ve anahtarı valeye bıraktım. Asansöre doğru adımlayarak on ikinci kata dokundum ve kapıların kapanmasını izledim. Onu görmek için sabırsızlanıyordum. Asansör durunca son bir kez aynadan kendime baktım. Siyah takım elbisemin içinde hoş duruyordum. Kol kaslarımı belirginleştiren dar ceket ve boynumdaki zincir kolyem resmi duruşumu biraz hafifletiyordu. Jilet gibi göründüğümün farkındaydım.

"Hoşgeldiniz Erce Bey." Asansörden indiğim gibi yanıma gelen Ezgi'ye gülümsedim. "Koçer Bey odasında mı?" diye sordum nazik bir sesle. Gözlerini üzerimden kaçırarak Koçer'in odasına doğru baktı. "Evet içeride. Fakat geleceğinizden haberi yoktu. Söylesem iyi olacak sanırım." Hal ve tavırlarındaki gariplikten belliydi ki Koçer odasına kimseyi almamayı emretmişti. Özellikle de beni. "Gerek yok, ben yabancı değilim." diyerek gülümsedim ve hızlı adımlarımı Koçer'in odasına doğru ilerlettim. "Ama Erce Bey..." Arkamdan konuşa konuşa geliyordu fakat onu duymuyordum. Patron beyimizin odasının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve sert bir şekilde kapıyı araladım. Onu kafasını masasına gömmüş bir şekilde görmeyi beklemiyordum. Sert bir şekilde açtığım kapının sesiyle kafasını hafifçe kaldırdı ve kısık gözlerini etrafta gezdirmeye başladı.

Şu haldeyken o kadar güzeldi ki bu görüntüsüne bir sigara yakabilirdim.

"Erce?" diye fısıldadı fakat onu duyabilmiştim. Bakış açısına girdiğimde kafasını iyice kaldırdı ve elleriyle gözlerini ovuşturmaya başladı. Bir süre kendine gelmesini bekledim. Bu sırada gözüm odadaki diğer masaya kaydı. İsimlikte hala benim ismim yazılıydı. Hafifçe gülümseyerek tekrar ona doğru döndüm. Kafasını eline yaslamış bir şekilde beni inceliyordu. Ara sıra gözleri açılıp kapanıyordu ve bu halleri bende ona sarılma isteği uyandırıyordu. "Vay be. Sen takım elbise içindesin bense eşofmanlayım. Rolleri mi değiştirdik?" Sorduğu şeye göz devirdim ve üzerimdeki ceketi çıkartarak masasının önündeki siyah koltuklardan birine bıraktım. "Keşke değişsek." diye mırıldandım yüzüne bakmadan. Ne kastettiğimi anlamadığını biliyordum.

"Çoktan değiştik bence." diye fısıldadı o da benim gibi. Kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm. Neyden bahsetmişti? "Efendim?" Anlamadığımı belirten bir şekilde ona bakmaya devam ettiğimde gözlerini yüzümden kaçırdı ve omzunu silkti. "Artık korumam olmadığını biliyorsun değil mi?" Sandalyesine doğru adımladım ve dibine kadar girerek kalçamı masasına yasladım. Gözleri birkaç saniye kalçalarımda oyalandıktan sonra tekrar gözlerimi buldu. Eli çenesindeydi ve yeni çıktığı belli olan sakallarını okşuyordu. "Biliyorum. Koruman olarak burada değilim zaten." Kaşlarını çattı ve ne dediğimi anlamak istercesine yüzüme baktı. Derin bir nefes aldım ve tekrar konuştum.

Koçer | Beni Senden KoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin