K10

3.9K 296 84
                                        

"Vay amına koyayım, kaderimde Koçer'in yatağında uyanmak da varmış." diyerek gerile gerile yatakta doğruldum. Tabiki de yanım boştu. Muhtemelen sabahın köründe ofise inmişti. Onun tarafındaki komodinin üzerinde duran notu farketmemle yatakta kaydım ve notu ellerimin arasına aldım. Güzel bir yazıyla yazılmıştı. Adamın yazısı bile güzeldi ulan. "Uyandırmaya kıyamadım. Ofiste küçük bir toplantım var, bittikten sonra beraber kahvaltı yaparız olur mu?" Gülümseyerek okuduğum şeyden sonra bedenimi tekrardan yatağa bıraktım. Anlam veremediğim şeyler oluyordu. Yıllardır sevdiğim adam benimle ilgileniyordu ve ben şu sıralar dünyanın en mutlu adamıydım. "Erce Bey, günaydın." Kaşlarımı çatarak ani bir hareketle yatakta doğruldum.
Haparlörden çıkan Ezgi'nin sesi tüm odada yankılanıyordu.

"Bir misafiriniz var, sizi aşağıda bekliyor." Misafirim mi varmış? Ayaklanarak Koçer'in dolabına doğru ilerledim. Kıyafetlerini giymemde sakınca göreceğini hiç sanmıyordum. Açık mavi bir gömlek ve kot pantolonu üzerime geçirdikten sonra asansöre doğru ilerledim. Bir alt kata ulaştığımda asansörün kapıları yavaşça açıldı ve karşımda tanıdık bit siület belirdi. "Neredesin lan sen? Geceden beri arıyorum ama beyefendi ortalıkta yok!" Meriç'in yükselen sesine anlam veremeyerek kaşlarımı çattım. Milletin içinde bağıracak kadar sinirlenecek ne vardı? "Hayırdır oğlum, ne bu haller?" diyerek kolundan tuttum ve köşeye doğru çekiştirdim bedenini. Dişlerini sıkarak burnundan derin bir nefes aldı. Gözlerim ani bir şekilde beline kaydı ve silahını fark etmemle duraksadım. "Emanetlisin, ne bok dönüyor lan?" diye sordum kısık bir sesle. Gözlerini anlık bir şekilde yumdu ve geri açtı.

"Hiçbir şey. Başına bir şey gelir diye yanıma aldım." diye hızlıca konuştu. Kısık bakışlarımı yüzünde gezdiriyordum. "Erce, acilen şirkete gitmemiz lazım tamam mı? Daha fazla oyalanamayız." diyerek kolumu tuttu ve bedenimi asansöre doğru sürüklemeye başladı. "Ne şirketi? Bir sorun mu var?" diye sordum şaşkın bir şekilde. Şirkette ayda yılda bir sorun olurdu ve Meriç bunu kendi başına halledebilecek bir adamdı. "Evet, büyük bir ihale kaybetmek üzereyiz. Soru sorma sadece gidelim." dedi ve asansörün düğmesine bastı. "Meriç, senin halledemeyeceğin ne olmuş olabilir lan? Şirketi bok çukuruna soktum deme bana." diye konuştum endişeyle. Sertçe yutkundu ve kafasını iki yana salladı. "Merak etme, şuradan çıkalım halledeceğiz." Hal ve tavırlarından endişeli olduğu anlaşılıyordu. Kesinlikle önemli bir şeyler olduğu kesindi. Asansörün gelmesiyle içeri doğru adımladım ve yavaşça kapanan kapıları izledim. Küçük bir aralık kalana kadar her şey yolundaydı.

Ta ki asansörün kapıları kapanmadan önce duyduğum gürültülü sese kadar.

"Hasiktir, neydi o?" diye sordum hızlıca Meriç'e dönerek. Dışarıdan bağırışma sesleri geliyordu fakat asansör ilk kata inmekle meşguldü. "Lan silah sesi miydi o? Amına koyayım, Koçer yukarıda!" diye bağırdım ölümcül bir sesle. Hızlı bir şekilde asansörün düğmelerine doğru ilerledim ve önüme gelen her şeye bastım. "Aşağıdan geldi ses. Sanırım şirketi bastılar." Meriç'in mırıldanışıyla şokla ona doğru döndüm. "Ne sanırımı lan? Ne sanırımı!" Bu siktiğimin asansörü neden bu kadar yavaş ilerliyordu? Tekrardan düğmelere doğru ilerledim ve onuncu katın düğmesine bastım. Kırmızı ışık yandı ve tekrardan söndü. Muhtemelen onuncu katı geçmiştik. "Sikeyim, ulan ne bok yiyeceğiz?" Meriç'e doğru baktığımda gergince sakallarını ovaladığını gördüm. "Tek emanetli misin?" diye sordum fakat sorunun cevabını biliyordum. Kafasını usulca salladığında sert bir tekmeyi asansörün kapısına doğru geçirdim ve bu hareketimle birlikte asansör yavaşladı.

Kapılar ağır bir şekilde açılmaya başladığında Meriç aniden önüme geçti ve silahını belinden çıkartarak öne doğru doğrultu. "Arkamdan ayrılma." diye mırıldandığında onu dinlemeyeceğimi biliyor gibi konuşmuştu. Gözlerimle etrafı kolaçan ettikten sonra katın temiz olduğunu anladım ve koşarak merdivenlere doğru ilerledim. Sekizinci kattaydık ve Koçer'e ulaşmam zaman alacaktı. "Aptallık etme Erce! Üzerinde bir sik yokken adamları nasıl alt edeceksin?" Bağırışını dinlemeden merdivenleri hızlıca çıkmaya devam ediyordum. O da peşimden geliyordu fakat daha temkinliydi. Koçer'e bir şey olmuş olma düşüncesi yeniden bedenimi ele geçirmişti. Ellerim titriyordu ve gözlerim kararmıştı. Bir sik düşünemeyecek haldeydim. Birkaç el silah sesi daha duyduğumda koşuşumu hızlandırdım ve on ikinci kata ulaştım.

Koçer | Beni Senden KoruHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin