250 Günlük Cinayet-5 |5

10 1 0
                                    

İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Fakat bunlardan çok farklısı ise insanın üreme özelliğidir. İnsanlar belli bir yaştan sonra sevdiği biriyle bir çocuk sahibi olur. Sevdiğimiz kişi doğru insan olmaz bazen. Mesela bir alkol bağımlısına ya da bir katile! Bunlardan daha kötüsü ise kendi cinsiyetimizden birine aşık olmaktır.
İşte Süda tam da bu sıkıntıyı yaşıyordu. Bunu gerçek anlamda istemiyordu fakat kendisini de alamıyordu bu duygudan. Hemde öyle birisine karşı besliyordu ki bu duygularını, ağır yıkımdı.
Kendisinden nefret ediyordu bu durumdan dolayı ama onun ki de aşktı işte, ne yaparsa yapsın...
Kerem evde oturmuş, Zerrin Hoca ile konuştuklarını düşünüyordu. Konuştuklarını düşünüp bir anlam çıkarmak istiyordu ama anlayamamıştı. Zerrin'in ona karşı tavırlı bir şekilde konuşmasının sebebini hala daha çözememişti. Daha sonra saatin yaklaştığını görüp okula doğru yol almaya başlamıştı.
Aradan bir kaç gün geçmişti. Kerem, bu küçük ayrıntının kendisine gerçekleri açık edeceğini bilmiyordu. Zerrin ile konuşup olanları öğrenmişti. Zerrin hoca şuan, Kerem'in ona komplo kurduğunu sanıyordu. Olduğu gibi söylemişti Kerem'e her şeyi ve ateş püskürüyordu adeta. Kerem ise bu durum karşısında ne kadar iftira dese de inandıramamıştı kendine.
Süda koridorda gezerken Elisa'yı görmüştü onun yanına koşar adımlarla gidiyordu. Gittiği yerde, koridorun bittiği yerde ise Merve ile karşılaşmıştı. Gözlerini Merve'den ayıramamış ve uzun uzun bakmıştı. Elisa ise nolduğunu anlamamıştı. Fakat aklının ucundan bile geçmemişti. Süda'nın Merve'ye aşık olduğu... Daha sonra Elisa Eyüp'ün yanına gitmişti. Konuşmaya başlamışlardı. Eyüp her ne kadar Elisa'ya göre onun çıkarını gözetiyomuş gibi gözüksede asıl istediği Merve'ydi ve kendi çıkarıydı. Kendi oyununu oynamaya başlamıştı. Konuşmaya başladıklarında Eyüp;
+Laf aramızda ama seni kimin oraya kapattığını buldum.
-Kim?
+Cidden soruyomusun? (Gülerek)
-Kimsede bunu yapıcak cesaret bulamıyorum da ondan.
+Ha evet, son senelerde bir sürü cinayetin işlendiği okul mu?
-Boşver, ee kim söyle hadi!
+Merve diyorum Merve, bugüne kadat o yapmış sana o fenalığı. Sırf sen orda kalıp ölesin diye elinden geleni yapmıs, ruh hastası.
-Ciddimisin sen?
+Canım, bunun şakası olur mu? He? Allah aşkına mantıklı ol. Bak sen bir aralar kimle yakındın?
-Kerem, abi Kerem işte! O yüzden dimi?
Aralarında uzun bir bakışma geçmişti. İkiside neyin ne olduğunu anlıyordu. Eyüp telefonuna gelen mesajı okurken birden arkasından Kerem gelmişti. Elisa'dan gitmesini istemişti. Eyüp ve Kerem başbaşa konuşacaklardı. O anda Eyüp Kerem'e;
+Ne diceksen çabuk de, işim var.
-Bu Zerrin diye bir hoca varya.
+Ee?
-O sanırım her şeyi öğrenmiş...
+Neyi?
-Sırrımızı!
+Ne sırrından bahsediyosun Kerem?
-Anlamadım?
+Bak, senin o sır dediğin şey, Merve benim ve senin birer adam öldürmüş olması. Bu bir sır değil, yok oldu artık yani öyle bir şey. Tamamiyle bitti. Anladın mı? Toprağın altına gömdük gitti. Kimse de kimseye bir şey demiyor.
Üçününde ortak bir sırrı vardı ve onları birbirine bağlayan şey ise buydu.
Herkes matematik sınavına girmeyi istiyorlardı. Bir an önce bitmesini diliyorlardı. Fakat bazılarımızı ayrı sürprizler bekliyordu. Bu sürprizlerden habersiz bir şekilde hayatına hala daha devam ediyordu. Sınavına her zaman ki gibi girmişti. Gireceği sınıfa gitmiş, oturması gereken sıraya oturmuştu. Sıranın üstünde bir kalem bir silgi ve açacak bulundurmuştu. İşte her sınavı birbirinin aynısı şekilde sınavın başlamasını bekliyordu Kerem. Daha sonra zil çalmış ve sınıfa hoca girmişti. Gözetmen hoca ise Zerrin Tutar'dı...
Girdiği anda Kerem'le aralarında kısa bir bakışma geçmişti.
Aradan kısa bir süre geçmişti. Sınavda herkes sorularını yapıyordu. Birden bire Zerrin Kerem'e bağırmaya başlamıştı. Kerem'in kopya çektiğini söylüyor, ona ceza vermesi gerektiğini anlatıyordu. Ardından Kerem'in kağıdını alıp üstüne kopya yazmıştı. Kerem'i ise sınıftan atmıştı. Zerrin suçlu sandığı Kerem'den hırsını böyle alıyordu işte.
Kerem haksız yere uğradığı bu rezaletten dolayı çok mutsuzdu ve bahçede gezinmeye başlamıştı. Daha sonra tenefüs zili çalmıştı. Yanından iki kız geçmişti ve aynen şöyle demişlerdi "kargo şirketlerinin bazıları çok yavaş" . Kerem en başta duyduğu bu şeyi öneme almamış yürümeye devam etmişti.
Elyesa ve Sinan son zamanlarda gerçekten yakın birer arkadaş olmuşlardı. Her dertlerini beraber hallediyorlardı, geziyorlardı. Sinan'ın çok soru sormayan bir yapısı olduğundan bu da Elyesa'nın işine geliyordu. İşte tam da o gün Sinan'ın doğum günüydü. Sinan bir kaç arkadaşıyla beraber doğum gününü kutlayacaktı. Doğum günün'de ki gelişmeler işte bugün kü cinayetin en büyük sebeplerinden biriydi.
Doğum günü her organizasyon gibi başlamıştı. Herkes mutlu, şaşalı hayatlarının tadını çıkarıyordu. Gerçekten herkes göründüğü gibi mutlumuydu?
Gecenin ortasında Merve'ye birisi Süda seni bahçeye çağırıyor demişti. Ardından ise Merve de çağırdığı yere gitmişti. Merve gerçekten iyi niyetle yaklaşmış ve onun yanına gitmişti. Aralarında bir kaç konuşma geçmişti. Süda ona karşı duyduğu hisleri açık etmişti sonunda, korkusuzca. Böyle bir şeyi söylemişti gerçekten de ama Merve'nin ona karşı acıyarak ve aşağılayarak baktığını gördüğünde ise delirmişti. Merve, böyle bir şeyi duymamış olmayı ve kabul etmediğini söylemişti. Süda ise kabul etmemiş daha da üstelemişti. Süda Merve'nin kolunu sıkmaya başladığı anda ise aralarında uzun bir bakışma geçmişti.
Sinan'ın pastası gelmişti. Güzel bir dilek dilemiş ve pastayı üflemişti. Sıra hediyelere geldiğinde ise ilk başta açmak istememiş ama ısrarlardan sonra açmıştı. Elyesa'nın hediyesi ise güzel, gümüş bir şamdandı. Herkes görünce çok beğenmişti. Parıltısıyla evi aydınlatmıştı adeta. Bu hediye ikisinide çok mutlu etmişti. Arkadaşlıkları ileriye taşınıyordu.
Partinin sonlarına doğruda herkes mutluydu fakat herkes her şeyi ceplerinde biriktirmişti. Parti bitmişti fakat herkes Merve'yi arıyor bulamıyoru. Daha sonra masada ki büyük gümüşlüğün üstünde "rahatsızlıandım eve gittim" yazıyordu. Kimse aldırmamış, herkes evine dağılmıştı. Fakat garip olan ise Süda'da yoktu...
Kerem karanlık bir yolda evine doğru gidiyordu. Attığı her adımda başına gelenleri düşünüyordu. Düşüncelere iyice dalmış ve önünde ki taşı farketmemiş su birikintisinin üstüne düşmüştü. Her tarafı su olmuştu ama bu şaşkınlık ona gerçeği göstermişti adeta. O an kısa bir düşünme süresi ile her şeyi çözmüştü. Geçen gün Eyüp'ün arkasından ona doğru yaklaşırken bir kargo şirketinden mesaj geldiğini hatırlamıştı ve bu bir tesadüf olamazdı.

250 Günlük Cinayet 5. Sezon!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin