Önüme sırt üstü düşen saçları ıslak, bornozlu Hoseok'a şaşkınlıkla bakıyordum. Yere düşmesinin verdiği acıyla ağzından inlemeler çıkıyordu
"Lanet olsun He Ran." yanına eğilip onu yerinden kaldırmaya çalıştım
"Belimi siktin."
"B..ben üzgünüm birden dokununca korktum ve kendimi korumaya çalıştım." sinirli sinirli bana bakıyordu
"Böyle bir yeteneğin olduğunu bilmiyordum. Sen cılızsın farkındaysan beni kaldırdın ve yere yapıştırdın az önce." gülümsemeye çalışarak bu işten yırtmayı planladım
"Aslında dedemden çok önceden öğrenmiştim ani bir şey olduğunda yapabiliyorum normal de hayatta yapamam." kafasıyla onaylayıp yerden kalktı ve belini tuta tuta yatağa uzandı bende onu kolundan tutmuş kendini bana yaslamasını sağlamıştım.
"İyi misin?"
"Mükemmelim hatta bir daha dayak yemek isterim." gözlerini devirip dalga geçtiğini belli ettikten sonra vücuduma bakmaya başlamıştı tabi benimde aklıma hâlâ iç çamaşırlarımla olduğum gelince hemen yerimden kalktım ve ilerideki pijamalarımı giyindim
"Sapık değilim tamam mı? Sadece birden karşımda seni öyle görünce dayanamadım gerçi seninle evli değilmiyiz?" sorusu üzerine düşünmeye başlamıştım
"Evliliğimizin rol icabı olduğunu sanıyordum."
"Yani olsun evliyiz sonuçta." gözlerini tavana dikip bakmaya başlayınca hafifçe gülümsemiştim. Onu hafifçe ve canını acıtmadan yatağa yatırıp bende yanına yattım. Fazla sert çarpmıştım onu yere sanırım.
"Hoseok tekrardan özür dilerim."
"Tamam sorun değil hem sadece senin suçun değil sinsice gelmemeliydim." yanağına bir öpücük bırakıp arkamı dönmüştüm çünkü utandığımı anlamasını istemiyordum. Kıkırdama seslerini duyunca daha da bir utanmıştım ve iyice yorganın altına saklanmıştım. İlişkimizin bir adı yoktu sahte bir evliliğimiz vardı ama onun beni sevdiğinden tam emin değildim. Peki ben ne hissediyordum? Onun yanından ayrılmak istemiyordum, ona zarar gelmesini bile hayal edemiyordum ya da onu görünce kalbim çarpmayı unutuyordu aslında adını koyabilirdim bu duygunun ama korkuyordum. Onun beni sevmemsinden, bir gün onsuz kalmaktan en çokta bağlanırsam onu bırakamamaktan.
***
Güneşin ışıkları yüzüme doğru vurmaya başlayınca uyanmak zorunda kalmış ve yanımdaki boş yere bakmıştım. Sırtının ne hâlde olduğunu merak ediyordum umarım iyileşmiştir ya da acı çekmiyordur. Yerimden kalkıp pijamalarımı çıkartmadan tuvalete gidip çişimi yapmıştım ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonrada gerneşerek muftağa düşmüştüm. Yemek için bir şeyler hazırlıyordum ki iki el beni arasına hapsetmişti
"Günaydın kung fucu." dediği şeyle gülümserek elimdeki çikokata kavanozuyla yüzüne döndüm
"Sana da günaydın beli kırık." gözlerini kısıp bana bakmaya başlamıştı
"Kırılmamış ama morartmışsın." şaşlınlıkla ona bakarken güldü
"Sorun yok ilerideki sağlık ocağına gittim bana krem verdi kırık çıkık yok."
"Ben gerç..." sözümü tamalamama dudakları izin vermemişti. Gözlerim yuvalarından çıkacak kadar büyürken benden ayrılmıştı
"Susmazsan cezalandırılırsın He Ran." bu cezamıydı? Bu resmen hediyeydi. Bütün vücudumdaki kan yanaklarıma gitmeye başlarken Hoseok beni aldığı kol hapsinden çıkarmıştı derince bir nefes verdim ve elimdeki çikolata kavanozunu masaya koyup tost makinasındaki kaşarlı tostları tabaklara koydum Jimin gülümseyerek gelip masaya oturmuştu
"Çok güzel kokmuş tostlar." diyerek gömüşülmüştü ama ağzı yanınca değişik değişik yüz ifadeleri yapmaya başlamıştı
"Ne yapıyor bu değişik?" Hoseok'un sorusuna güldüm ve bende masaya oturdum. Hoseok oturmadan tostu peçeteye sardı ve içeri gitti.
Yeme işlemini bitirdikten sonra kendime bir fincan çay doldurup Hoseok'un yanına girmiştim öylece dalmıştı
"Hoseok." beni duymamıştı bile
"Hoseok." tekrar seslendiğimde hızlıca kafasını çevirmişti bana doğru
"E..efendim."
"Ne düşünüyordun?" kafasını öne üzüntüyle eğmişti
"Eskiden ne kadar aptal olduğumu." dudaklarımı dişleyip devam etmesini bekledim
"Eskiden babamın gözüne girmek için her şeyi yapardım tüm canilikleri insanlara radyasyon vermek, bir saat boyunca küçük bir bebeği gürültülü bir ortamda tuttuğumu bile bilirim nedeni ise insanlığa düzgün bir şey yapmaktı ama fark ettimde onların tek derdi dünyaya hakim olmak, zenginlik, para." gözlerini sımsıkı yumunca vicdan azabının bütün vücudunda dolandığı anlamıştım ona yaklaştım ve pürüzsüz yüzüne değdirdim parmaklarımı
"Üzülme ben hep senin iyi olduğuna inanacağım." gözlerini benim gözlerime dikdiğinde içtenlikle gülümseyerek sıkıca sarılmıştım ona bana sardığı kolları inandığının garantisi gibiydi ona gerçeklerimi anlatmak istedim ama yapamamıştım sadece anımızın tadını çıkarttım.
Yorumlarınızı ve oylarınızı beklerim
Sonraki bölüm bir hafta sonra sizi seviyorum 😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Experimental (Jung Hoseok)
Fanfiction1. kural kesinlikle deneklere aşık olmak yasaktı, peki ama Hoseok bu kurula ne kadar uyacaktı?