Buna karşı çıkmaz herhalde.
''Tamam ama bu mağaza senin tarzına çok yakındı.''
Ona sinirli bir şekilde baktım. Kimse benim zevksiz olduğumu söyleyemez ki.
''Kes sesini ve çıkalım buradan.''
Sinirimi bozmanın verdiği sevinçle gülümsedi ve elleri ceplerinde yürümeye başladı. Biraz ilerledik ve hoşuma giden salaş kıyafetlerin satıldığı mağazaya girdik. Bence kesinlikle ilk girdiğimiz mağazadan daha güzeldi.İlk önce şort ve t-shirt bakmaya başkadık.Harry elinde mor bir şort sallayarak bana döndü.
''Bu gayet güzel!''
O şort mu yani. Bence onu giyeceğime altıma hiçbir şey giymeyebilirim.
''Sen ciddi misin? Bence bu şortun beş santimini biri yemiş.'' Eğer bir erkek arkadaşım olsaydı bana bu kadar kısa giymememi ve başkalarının bacaklarıma bakmasına dayanamayıp onların gözünü bu şortla aynı renk olacağını söyleyip garip tehditler savurur ve beni kıskanırdı. Ama olsaydı tabi, olmadığına göre kendi kendimi boyut konusunda kısıtlayabilirim ne de olsa Harry zaten kısa şeyler seçiyor.
En iyisi Harry'nin kıyafetlere karışmaması.
''Haklısın,senin çarpık bacaklarında hoş durmazdı zaten.''
Acaba buraya beni sinir etmek için mi getirdi? Hem benim bacaklarım gayet düzgün. Bence biri ona gözlük takmalı çünkü o kesinlikle miyop!
''Ne kadar uyuz olduğunum umarım farkındasındır ama ben yine de söyleyeceğim sen uyuzun ve gıcığın tekisin!''
Bana şaşırmış gibi baktı.
''Sadece eğleniyorum Carmen, beni bu kadar ciddiye alma.''
Şaka yapıyor herhalde.
''Madem seni ciddi almayayım o zaman beni neden buraya getirdin?!'' sesim istemsiz olarak yüksek çıkmıştı.
''Peki, üzgünüm. Hadi şu son beş dakikayı unutalım.'' dedi ve az öncekinden daha uzun bir şort gösterdi.
''Buna ne dersin?''
Kendini affetirme konusunda başarılı.
Ve seçtiği şortu ve diğer şortlarla t-shirtleri de alıp kabine gittim. Mor şort ve üstüne beğendiğim t-shirtlerden birini giyip kabinden çıktım. Şort biraz bol gelmiş gibiydi ve rengi bana pek yakışmamıştı. Harry başını olumsuz şeklinde salladı.
''Sana büyük gelmiş.''
Tekrar kabine girip diğer şeyleri deneyip kabinden çıktım fakat Harry giydiğim her şeye bir kusur buldu ya da bana büyük geldi.
''Bence başka mağazaya gidelim buradaki hiç bir şey sana göre değil.''
İlk defa ona hak verdim ama tam dışarıya çıktığımızda tüm kızlar Harry'i görüp bağrışmaya başladılar. Tüm Londra burada işte, ya da Londra’daki tüm kızlar. Aslında o an bana zarar verebileceklerinin farkında olmama rağmen tek korkum Harry'i görmek için beni ezmeye çalışmalarıydı. Harry'e dönüp sinirle,
''Ben de bundan korkuyordum seni zeki'' diye bağırdım.
Etrafındaki kızlar bir anlığına baktılar ve 'O da kim?' gibisinden sesler çıkardılar. Harry neredeyse hepsiyle fotoğraf çekinip imza verirken homurdandım, sıkılmıştım. Buraya canı sıkıldığı için gelmiştik ama şimdi de benim canım sıkılıyordu. Evet hayranlarına önem veriyordu ve bu çok güzel bir şeydi ama ben dışarıdan bekleyen biri olarak sıkılıyordum. Öte yandan o hayranları da anlamak gerekti. Böylece tam otuz beş dakika geçti. Harry'nin etrafındaki kız grubu sonunda dağıldı. Yanıma geldiğinde üzgün olduğuna belirten bir bakış attı. Ona hayranları olduğu için kızamazdım zaten. Moralimi yüksek tutmaya çalıştım, yüz ifademi sıkılmıştan çok ‘mutluya’ çevirdim ve derin bir nefes alıp gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love at First Smile
Fanfiction‘’Son zamanlarda fark ettin mi bilmiyorum ama arkadaşlık sınırlarını fazlasıyla aştık.’’ Bana göz kırptı oturduğu yerden kalktı ve beni hızla kendine doğru çekti. ‘’Beni istediğin gibi yönetebileceğini düşünme.’’ Diyip onu uyardım. ‘’Biliyorsu...