‘’Ne var yoksa buraya beni taciz etmeye mi geldin? Senden bugünden itibaren her türlü pisliği beklerim.’’ Sakinleşmiştim ama sanırım yarım saat önce hayatım boyunca bir erkekle ettiğim en büyük kavgaya başlamıştım.
‘’Özür dilemem çok saçma olur’’
‘’Şaka mısın sen! Git ve tedavi ol beyninde büyük çapta hasar var gibi çünkü normal insanlar 2 saniyede bir farklı kişiliğe bürünüp hatalarını kabul etmemezlik yapmaz.’’
Ona içimdeki tüm nefretle baktım
‘’Senden nefret ediyorum.’’
‘’Nefret güçlü bir duygudur.’’ Deyip sırıttı.
‘’Senden gerçekten nefret ediyorum.’’ Demem ifadesinde hiçbir değişiklik yaratmadı.
‘’Nefret gerçekten güçlü bir duygudur.’’ Deyip gülümsemesini genişletti. Önceden bayıldığım gülümsemesi artık sadece yüzüne yumruk atma isteği oluşturuyordu.
Bıkkınlıkla nefesimi verdim.
‘’Yapma artık! Onca şey oldu ama sen sabahki gibisin. Az önce sinirini benden çıkarıyordun. Şimdi ne değişti? Hadi bana olan nefretini kusmaya devam et. Ya da rezil bir şeymişim gibi benle dalga geç. Nede olsa bu konulara çok ilgilisin.’’
Onu yerinden kımıldamasını umarak ittim.
‘’Ne kadar rahat birisin!’’ sanki gülümsemesi daha da genişleyebillirmiş gibi sırıtmaya devam etti.
‘’Eşsiz diyelim.’’
Az önce bağırıyorken şimdi normal bir sesle tartışmayı yürütmemiz garipti.
‘’Konuyu saptırma!’’ dediğimde bana cevap vermek yerine ilginç bir şey görmüş gibi tavana baktı.
‘’Konuşsana!’’ dedim ve o sessizliğini sürdürdü. Ona doğru bir adım attığımda bakışlarını tavandan ayırıp bana sabitledi.
‘’Bir şey söyle!’’ diye daha yüksek sesle bağırıdım. Aramızda kalan son adımı tamamladığımda konuşmaya devam ettim.
‘’Arabada söylediklerine devam etsene! Beni yine aşağıla, durma hakaret et! Sen yaptığımız denemeye bile değmeyen bir insansın. Aslında sen tam bir-‘’ dediğim anda sırtım sertçe kapıya çarpıldı. Şu aralar alıştığım tokat atma işlemini gerçekleştireceğim anda kolumu tuttu.
‘’Günlük tokat yeme sınırımı aştım. Bunu yarına sakla.’’ Deyip güldü. Kavgada koyulaşan gözleri normale dönmüştü.
‘’Sana şiddet uygulamasam konuşacağın yok.’’ Dediğimde hızlıca davranarak beni öptü. Anın şaşkınlığıyla ve refleks olarak ve içimdeki sinirli de olsam geçmeyecek istekle ona karşılık verdim. Sonra onu ittim.
‘’Buraya bunun için geldin değil mi? Bir an gerçekten üzgün olduğunu düşünmüştüm.’’
‘’Çünkü senden hoşlanıyorum.’’ Derken başını öne eğdi. Biri bana onun utanmadığını söylesin!
‘’Gerçekten gitmen gerek.’’ Gözlerimi kaçırdım.
‘’Gerçekten gitmemi istiyor musun?’’
‘’Evet, dünyada en çok istediğim şey bu.’’ Dedikten sonra gözlerime inanmazca bakıp omuzlarını silkti ve kapıya yöneldi. Sanırım bir daha görüşmeyecektik. İçimdeki minicik de olsa pişmanlık ve kaybetme korkusu devreye girdi. Ama şimdi gurursuz bir şekilde ona gitmemesini de söyleyemezdim. Bu onun işine gelirdi. Ama eğer gitmesine izin verirsem de o artık benim için sadece herhangi biri olarak kalacaktı ama onun herhangi biri olarak kalmasını istemiyorum. Evet şimdi Dünya’daki en aptal kız olup belki de ona gitme demeliyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love at First Smile
Fanfiction‘’Son zamanlarda fark ettin mi bilmiyorum ama arkadaşlık sınırlarını fazlasıyla aştık.’’ Bana göz kırptı oturduğu yerden kalktı ve beni hızla kendine doğru çekti. ‘’Beni istediğin gibi yönetebileceğini düşünme.’’ Diyip onu uyardım. ‘’Biliyorsu...