Destroyed Kissing

123 4 0
                                    

‘’Ah… evet, dans teklifini kabul ediyorum.’’ Ona bakarken elimden tuttu ve aniden dans pistine çekti daha önce hiç dans etmeyi beceremediğimi hesaba katarsak umarım düşmem ya da onun üstüne düşmem. Bu şarkının slow olduğunu yavaş dans edeceğimizide eklersek, üstüne düşme riskim azalır, tam bu saçma düşüncelerle savaşırken ellerini belime koydu. Pekala bu biraz tuhaf hissetirdi. Erkeklere fazla yakın olmak garip hissettiriyor. Ona ne yapacağımı bilmez gibi baktım, evet ona uyum sağlayabilirdim ama dediğim gibi bu his tuhaftı. Ellerini belimde birleştirdi ve ben o sırada ona boş boş baktığımı anlayıp, ellerimi omzunda birleştirdim. Hareket etmeye başladığında yaptığım tek şey ona uyum sağlamaya çalışmaktı. Şarkının ortalarına geldiğimizde başımı uzun süredir baktığım omzundan kaldırdım. Ona baktığımda, bana bakıyordu. Şarkının değişmesi beni bu rahatsız edici durumdan kurtarmıştı. Yani aslında çok hoştu ama, rahatsız ediciydi. Ellerimi yavaşça çektim yoksa onun da ellerini çekmeye pek niyeti yok gibiydi. Sırf konuşmuş olmak için,

‘’Güzel şarkıydı.’’ Dedim. Sanki o bunun farkında değildi.

‘’Evet ve birlikte dinlediğimiz ilk şarkıydı hem bence çok hoş dans ediyorsun.’’

Yapmaya çalıştığı şey yapamadığımı yüzüme vurmak mıydı yoksa  benim yaptığım gibi sırf bir şey söylemiş olmak için mi söylüyordu bilmiyorum.

‘’Kim, ben mi? Güzel dans ediyorum? Emin misin?’’ derken ona ‘Yalan söylediğin çok belli.’ Der gibi bir bakış attım.

‘’Evet, sen güzel dans ediyorsun, eminim.’’ Derken sorduğum sorulara sırayla cevap vermesinin komikliği bir yana yapmaya çalıştığı iltifat daha da komikti. Bir anda arkadan çalan müzik yüzünden istemsizce titredim çok gürültülü ve tuhaftı. Feel Like a Monster vay canına! İstesem çalmaz.

‘’Güzel titriyorsun, müzik de çok hoş. Neydi bunun adı? Şeyy… Feel Like a Monster! Metal,’’

‘’Evet bu şarkıyı biliyorum ama bu şarkıda dans edemeyiz .‘’

Bu şarkıda değil  aslında hiçbir şarkıda dans edemediğimi anlayamaması çok tuhaf.

Bana bakıp sinsi bir planı varmış gibi sırıttı

‘’Sen öyle san!’’ deyip beni kendine çekti.

Aslında dans ediyor gibi görünüyorum ama etmiyorum, yani etsem saçma olur. Ama şu an dans ediyorum, yani edebiliyorum. Ama buna dans denmez yaptığım tek şey saçma salak hareketler. Ama teorik olarak bu saçmalığa dans deniyor.

Evet, Carmen dans ediyorsun, tamam yeter.

Yaptığım saçma hareketlerden sonra bana baktı ve kahkaha attı.

‘’Gerçekten dans edemiyorsun.’’ Dediği an surat astım. O iltifattan sonra sinir etmese olmuyordu sanki.

‘’Beni dansa sen kaldırdın, sana söylemiştim. Git ve şurada sabahtan beri dikizlediğin çok ateşli dans eden sarışınla dans et!’’

Dedikten sonra onu itekleyip kalabalığın arasına girip oturacağım sırada –ki bu kalabalıkta nasıl oturacağımı bilmiyorum. Tam ilerlemeyi denerken kolumu tuttu ve tekrar dans ettiğimiz yere çekti.

‘’Öncelikle kızlara bakmadım, o bana baktı ben de seni işaret ettim. Yanımda sen varken onlara bakmam aptallık olur. Sadece şaka yapmıştım, bu kadar kırılacağını bilmiyordum, hem zaten ben de dans edemiyorum.’’ Dedikten sonra saçma hareketler yapmaya başladı, rezil olacağını çoğu magazin sitesine bu hareketlerle çıkacağını bile bile yapmaya devam etti. Ama ne kadar yaparsa yapsın aptal gibi görünmek yerine çok çekici görünüyordu. Yaptığı hareketlere gülüp onunla beraber yorulana kadar saçmaladıktan sonra boş bir yer bulup oturduk. Dinlendikten sonra konuşmaya başladık.

Love at First SmileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin