Lochness Canavarı

98 5 0
                                    

‘’Evet farkındayım saat dört işim ancak bitti, herkes benim gibi hızlı olamaz.’’ Dediği şeyi anladığımda öğürdüm.

‘’İğrenç şeylerden bana neden bahsetme gereği duyuyorsun?’’

‘’Ne o yoksa kıskandın mı?’’ dediğinde yanındaki salakların ‘Ooo’ diye bağırışlarını duydum.

‘’Git kendini becer ve yanındaki sürünü sustur. Hem sen beni neden bu saatte aradın ki?’’ SAAT DÖRT!!!

‘’Bunu açıklamıştım.’’

‘’Söylemeyeceksen kapatıyorum.’’

‘’Sen de baya zor çıktın. Neyse ben arayınca kızıyorsun ama ünlü gay arkadaşınla her yere gidiyorsun.’’ Ünlü ne?

‘’Sen neden bahsediyorsun?’’

‘’İçki içmekten hoşlanmayan Carmen -en azından ben davet ettiğimde sevmeyen- ünlü arkadaşıyla, neydi şunun adı? Harris mi? Neyse ne, barda görüntüleniyor vee üstüne üstlük el elesiniz.’’ Gerçekten magazinde falan mıydık? Ve bu neden onu bu kadar ilgilendiriyor?

‘’Ve bu senin umurunda çünkü?’’

‘’Bilmiyorum erkeklerden hoşlandığını sanırdım.’’ Bu çok sinir bozucuydu.

‘’Ben de senin insan olduğunu sanırdım. Ama içindeki hayvanı her geçen gün daha da ortaya çıkarıyorsun.’’ Dediğimde yine saçma arkadaşlarının ‘Ooo’lamasını duydum.

‘’Kapat şu lanet hoparlörü! Ve konuşmalarına dikkat et. Hem sen bizi nerede gördün?’’

‘’Bugün seni okula bırakmama izin verirsen söylerim.’’

Gerçekten tam bir pislik olduğunu unutmuşum…

‘’Ya da ben magazin haberi izlerim ve senden alacağım cevaba ihtiyacım kalmaz?’’

‘’Düşündüğünden daha çok şey biliyorum.’’

‘’Directioner olduğunu bilmiyordum, ya da magazin izlediğini.’’

‘’Bunu bilmem için Directioner olmama gerek yok. Ne biçim bir fandom bu böyle? Magazin de izlemiyorum. Ben her yerdeyim bilirsin.’’

‘’Haklısın seni ve şu iğrenç arkadaş çevreni unutmuşum.’’

‘’Neyse kabul ediyor musun etmiyor musun?’’

Meraklı olma huyumdan nefret ediyorum.

‘’Beni 8.30 da evimin önünden al.’’ Dedim sıkıntılı bir nefes verirken. Ona katlanmayı sevmiyorum.

‘’Çok kolay oldu Carmen.’’

‘’Düşündüm de kendim gitsem daha iyi.’’

‘’Tamam tamam susuyorum.’’ Lütfen.

‘’İyi edersin. Şimdi bırak da uyumaya devam edeyim.’’ Ve beni hayattan soğutan o cümle…

‘’Görüşürüz bebeğim.’’ Jensen!

Telefonu kapattıktan sonra uykumu kaçırdığı için Jensen’a küfür ettim ve okul saati gelene kadar müzik dinledim. üzerinde ‘I Hate Mondays’ yazan beyaz bir tişört, siyah külotlu çorap ve bordo bir şort giydim. Üzerime siyah deri ceket ve siyah vanslarımı giyip mutfağa ilerledim. Bir kaseye mısır gevreği ve süt koyup yemeye başladığımda telefonumun titremesiyle gözlerimi devirdim. Jensen’la uğraşamazdım ama yine de ağzımda kaşıkla mesaja bakarken bu kişinin Harry olduğunu görünce mısır gevreğini geri püskürttüm ve öksürürken bir yandan da mesajı okumaya başladım.

Love at First SmileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin