18. Bölüm - Kâbus

23.2K 955 261
                                    

İyi okumalar.. :))

------------------

Üstümü çıkardıktan sonra geceliklerimi giydim. Şort ve üstünde Mickey mouse olan askılı geceliğim en sevdiğimdi.

Odadan çıkıp Meriç'in odasına geldiğimde içimde korku vardı. Bana sorularımın cevabını verecek ve sonrada bu cevaplar ne kadar kötü olursa olsun onunla uyuyacaktım. Şimdi böyle düşününce daha da berbat bir korku oluşuyordu. En iyisi daha fazla bekletmeden içeri girmek oldu.

Meriç ilk defa giyinik bir şekilde koltuğunda oturuyorken düşünceli görünüyordu.

Yavaşça arkamdan kapıyı kapatıp yatağın üzerine oturdum.

" Şey.." dedim " İlk sorum : Ne iş yapıyorsun ? Cevap verecek misin ?"

Geldiğimi yeni fark etmiş gibi kafasını yerden kaldırdı. Yüzü herzamankine göre daha sert ve daha keskindi. Yeni çıkmış kirli sakal ona ayrı bir çekicilik veriyordu.

Öylece beni süzdükten sonra soğukça gözlerime baktı.

" Ben bir kadın satıcısıyım." dedi ve cevap veya tepki bekler gibi bana baktı.

Kelimeler beynimde yankılanırken ne diyeceğimi bilmiyordum. Aman tanrım ! O bir kadın satıcısı olamazdı. O bu kadar kötü birisi olamazdı. O .... O Meriç Taşer olabilirdi , sigara içebilir veya her gece başka bir kadınla birlikte olabilirdi ama kadın satıcısı olamazdı. Belki kavga eden , çetesi olan , duygusuz bir pislikti. Ama hayır ! Kadın satıcısı değildi. Olmamalıydı.

Ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşlarım karmaşık duygularımı belli edercesine akmaya devam etti.

Ona ne diyeceğimi ve nasıl davranacağımı bilmiyordum. Onu tanıdığımı sanmam bile büyük bir hataydı. Geçmişi hatırladığım da kendime binlerce kez lanet hatta bela okudum. Ezgi beni uyarmıştı ama ben yinede ondaki cazibeye karşı koyamayarak ondan uzak durmamış tam tersine onu tanımak , onun hakkında daha çok şey öğrenmek için çabaya girmiştim. Boş bir çabaya. O tam anlamıyla bir belaydı. Ve şimdi onun en yakınındaki kişi de bendim. Üstelik onu öpmüş ve ondan hoşlandığımı kendime bile itiraf etmiştim.

Annem beni bu pisliğe satmıştı. Üstelik tüm bunları bile bile. Kendi kızına nasıl böyle bir şey yaptığına hala anlam veremiyordum. Ondan nefret ettiğimi bir kez daha hatırladım.

Bir süre daha ona öylece baktıktan sonra ayağa kalktım. Ve onun iğrenç yatağına girdim. Sırtımı ona dönüp beni görememesini sağladığımda sessizce ağlamaya devam ettim. Bir de şimdi bana sarılacaktı değil mi ? Hıçkırarak ağlamak , bağırmak , onu öldüresiye dövmek istiyordum. Ama yanlızca sessizce ağladım.

Ona onunla uyuyacağıma söz vermiştim. Sözümü daima tutan birisi olarak bugün de tutacak , olduğum kişi olmaktan asla vazgeçmeyecektim.

Yatağın diğer tarafının çöktüğünü hissettigimde kendimden de ondan da tiksindim.

Kolunu yavaşça belime dolayıp beni kendine çekti. Hiçbirşey demeden ağlamaya devam ettim ve sürekli kendime onun bir kadın satıcısı olduğunu hatırlattım. Böylece ona karşı duygularıma biraz karşı koyup onun nasıl bir pislik olduğunu sürekli hatırlar kendimi kontrol edebilirdim. Şu anki tek planım buydu....

****

Tüm gece uyumamış olmanın verdiği halsizlikle yataktan kalkmaya çalıştım. Meriç kolunu hala üstümde tutuyordu ama belliki ağır bir uykudaydı. Zorlada olsa yataktan kalktığımda saatin 06 : 09 olduğunu gördüm. Ah ! Gözlerim feci ağrıyordu.

Güneş yeni yeni doğuyordu ve ben bir saat bile uyumamıştım. Meriç ise hayvan gibi uyuyordu. İnşallah kış uykusuna yatmıştır ve bi daha uyanmaz diye içimden dua ettim. Kusursuz yüzüne son kez baktıktan sonra sessizce odadan çıkıp kendi odama gittim. Ve ardından hıçkırıklarımla baş başa kaldım.

Belki beni de sattığı diğer kadınlar gibi satardı. Ne de olsa onun gözünde bir hiçtim ben. Yanlızca hiç.

Zırlama işime banyoda devam ettim ve neredeyse 40 dakika boyunca ağladım. Kendime böyle bir şeyi yediremiyordum. Bu iğrenç bir şeydi. Kandırılmış gibi hissediyordum. Aldatılmış gibi..

Sonunda banyodan çıktığımda üstüme yine geceliklerimi giydim. Okula gitmeyecektim. Bu halle gidemezdim zaten. Gözlerim dayak yemiş gibi kıpkırmızı ve kanlıydı. Bedenim de zaten kırk gün yük taşımış gibi agrı içindeydi.

Kendimi yatağa attım ve yorganı kafama kadar çektim.

O bir kadın satıcısıydı...

****

Ağrıyan gözlerimi zorlukla açtığımda karşımda siyah takımlı bir adam vardı. Korkuyla yorgana iyice sindiğimde adamın yüzünü hala ayırt edemiyordum. Etraf bulanıktı.

' Belki de kör olmuşsundur. ' diye konuştu yine beynimdeki Defne.

Onu umursamadan bakmaya devam ettim. Sonunda adamın yüzünü seçebildiğimde bunun Mehmet denen pislik herif olduğunu anlamıştım.

Deri koltukta oturmuş öylece beni seyrediyordu. Sinsi bakışları tüm vücudumda bir tur attıktan sonra gözlerimde durdu ve yüzünde iğrenç bir sırıtış belirdi.

İyi de bu pisliğin benim odamda ne işi vardı ?

SERSERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin